Anasayfa , Avrupa , Yeni Kadın | 150 Yıllık Kürtaj Yasağına HAYIR!

Yeni Kadın | 150 Yıllık Kürtaj Yasağına HAYIR!

BENİM BEDENİM, BENİM KARARIM!
Kürtajın yasal durumu, kadınların o ülkedeki doğurganlık haklarının ne derece göz önünde bulundurulduğunun en önemli göstergelerinden biridir. Her kadının çocuk sahibi olma veya olmamayı seçme, çocuk sayısı ve hangi aralıkla doğuracağına karar verme, doğurganlık düzenlemesi ile ilgili tüm tedavilere tam olarak erişme, sağlıklı bir gebelik geçirme, doğum yöntemi hakkında bilgilenme, ulaşılabilir ve güvenli koşullarda doğum yapma hakkı vardır. Bu da devletlerin sorumlulukları dahilindedir. Oysa kürtaj, tarihler boyudur kadının istemediği veya hazır olmadığı bir gebeliğe son verilen tıbbi bir müdahele olmaktan çıkartılarak, egemenler tarafından kadın bedeni üzerinde tahakküm kurabilmek için bazen etik, dini, psikolojik motiflerle de şekillendirilip kendi çıkarları doğrultusunda kâh tamamen kâh kısmen yasaklanarak, bazen yasallaştırılarak dünyanın bütün coğrafyalarında tartışılan bir konu olmuştur.
Kürtaj Hakkı, Yaşam Hakkıdır;
Sağlıksız kürtaj, kadın sağlığını tehdit eden en önemli faktörlerden biridir. Dünya genelinde kadınlar istenmeyen gebelik durumlarında, yöntemin yasal olup olmamasına bakmaksızın kürtaja baş vuruyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, kürtajın yasal olduğu ülkelerde her 1000 kadın dan 37’si kürtaj yaptırırken, kürtajın tamamen yasak veya kısıtlı olduğu ülkelerdeki oran ise % 35’tir. Görüldüğü gibi, kadınların kürtaj yaptırma oranı yasalardan bağımsızdır. Dünyada her yıl 47 bin kadın kürtajın suç kabul edilmesi nedeniyle sağlıksız şartlarda yaptırdığı kürtaj uygulamalarında hayatını kaybediyor. Tüm dünyada nüfus politikaları patriarkal kapitalist sistemin ihtiyaçlarına uygun biçimde kadın bedenleri üzerinden, kadın cinselliği ve doğurganlığı denetlenerek sürdürülür. Tarihler boyunca erkek egemenliğinin tahakküm nesnesi kadın bedeni olduğundan, kürtaj hakkı mücadelesi de; her toplumsal süreçte kadın mücadelesinin gündemi olmuştur.
150 Yıllık Kürtaj Yasağı
Almanya’da ceza kanununun 218. maddesi kürtajı cezai işlem gerektiren bir suç olarak tanımlar ve 150 yıldır yürürlüktedir. 218a maddesinde de kürtajın cezadan muaf tutulacağı durumlar sıralanır ve kadınların danışma hizmeti almadan kürtaja karar vermesi engellenirken, gebeliğin 12 haftayı geçmemesi şart koşulur. §218, Alman İmparatorluğu’nun ceza kanununa 1871’de zorunlu doğurma olarak dahil edilip, kürtaj cezalandırılabilir bir suç haline getirildi. İhlali halinde, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası belirlendi. 19. yüzyılın sonlarında korunma yöntemlerinin tabu olmaktan çıkması ve gelişmesiyle doğum oranı düşünce, iktidarlar doğum kontrollerini; “ulusal tehlike”, “kanserli ur” vb. olarak nitelendirdiler. Kürtaj yasaklarına karşı kadınlar 1931’e kadar ciddi mücadeleler verdiler. Ancak Hitler’in iktidara gelmesi ve faşizmin yükselmesiyle birlikte, kadının bedeni üzerindeki karar hakkı bir kez daha engellendi. Kürtaj, “Ari” kadınlar için kesinlikle yasaklandı ve 220 yasası (bugünkü §219a) yürürlüğe girdi. “Ari olmayan” ve engelli kadınlar, zorla kısırlaştırmaya büyük bir imha politikasına maruz bırakıldılar. 1970’lerde, kürtajı 12. haftaya kadar bazı durumlarda ücretsiz ve “yasal” gerçekleştirebilme, kürtaj sürecine dair bilgi alma hakkı kazanılmış ve paragraf 218 yeniden düzenlenmişti. 1990’da iki Almanya’nın birleşmesiyle, §218 tekrar düzenlendi ve Doğu Almanya’da ki yasa “kabul edilerek”, sözde kürtaj üzerindeki “yasak kaldırıldı” ve ücretsiz olması kabul edildi. Ancak §218’e “a” bendi eklenerek kürtaj öncesi gebe kadının devlet onaylı bir kuruma danışıp, danışmanlık belgesini alma zorunluluğu eklendi. Dolayısıyla kürtaj yeniden koşullara bağlandı. Kürtaj hakkı bedenlerimizin, cinselliğimizin ve doğurganlığımızın egemenler tarafından denetlenmesine karşı, bedenimiz ve yaşamımız üzerinde söz ve karar hakkımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Egemenler, bedenlerimiz üzerindeki söz ve karar hakkımızı elimizden almaya çalışırken, kadınların toplumdaki yerini de anne olarak meşrulaştırıyorlar. Yeni Kadın olarak kürtajı, “Benim Bedenim, Benim Kararım” şiarıyla kendi yaşamımız ve bedenimiz üzerinde söz ve karar sahibi olmamızı mümkün kılan toplumsal bir hak olarak savunuyoruz. Çocuk doğurmak ya da doğurmamak, bedenimiz üzerindeki karar ve tasarruf hakkı, yalnızca bize aittir. Hükümetlerin kadın bedeni üzerinden yükselttikleri, kadın düşmanı, ırkçı politikalarını ve erkek egemen sistemin bedenlerimiz üzerindeki tahakkümünü reddediyor, bir kez daha hatırlatıyoruz; BEDENİMİZ BİZİMDİR! BENİM BEDENİM, BENİM KARARIM! KÜRTAJ TOPLUMSAL HAKTIR; YASAKLANAMAZ!