Gelişmelere ilişkin görüşlerine başvurduğumuz Yeni KADIN Başkanı ile AHM olarak bir röportaj gerçekleştirdik. Son siyasal gelişmelerin yanı sıra ATİK Kongresi hazırlık sürecine ilişkin görüşlerini belirten Yeni KADIN Başkanı, ATİK Kongresinde önerge olarak sunacakları Eşbaşkanlık üzerine sohbette bulunduk.
AHM: Hızlı gelişen bir süreç sözkonusu. Özellikle Türkiye’de 16 Nisan’da yapılacak referandum ve TC devletinin artan saldırıları tüm dünyanın gündeminde. Yeni KADIN referandumda HAYIR çağrısı yaptı. Süreç hakkında yorumlarınızı kısaca alabilirmiyiz?
Evet hızla değişen dünya gündemlerine yetişebilmek için adeta zamanla yarışıyoruz gerçekten… Özellikle de Türkiye coğrafyası açısından… Bugünlerde Türkiye yine çok hareketli. Bir taraftan 16 Nisan’da gerçekleştirilecek referandum, diğer taraftan 15 Temmuz “darbe girişiminin” duruşmalarının başlatılmış olması, sınır komşular ve AB, ABD, Rusya ile sürekli bir kavga halinde olma… Olaysız, kavgasız, sağa sola sataşmayan devlet yetkililerinin TV ekranlarında göründüğü bir gün yok artık… İşsizlik, yoksulluk, eğitim ve sağlık sorunlarının tavan yapmış olmasının yanı sıra hergün bir yeni isimle gerçekleştirilen operasyonlar eşliğindeki katliamlar, kadınlara ve LGBTİ’lere yönelik saldırılar/ kadın katliamları, KHK lar eşliğinde çıkartılan yasalarla büyütülen baskı ve zulüm ile korkutulmuş, sindirilmiş, susturulmuş bir toplum yaratılmaya çalışılmakta… İşte 16 Nisan referandumunda “EVET” çıkarsa, zaten fiili olarak bir adamın iki dudağı arasında olan tüm yetkileri, resmi olarak ta bir adamın elinde toplayarak halkın üzerinde estirilen bu zulmü büyütmek istiyorlar. Bu durum özellikle de biz kadınlar açısından daha fazla önem taşımakta. “Eşitlik kadının fıtratında yoktur.”, “Ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum!” diyen zihniyetin ellerine geleceğimizi teslim edemeyiz. Şakran çocuk yurdunda cinsel istismara uğrayan 45 çocuk için, “bir kerecikten birşey olmaz!” diyerek tüm Türkiye’nin kanını donduran bir siyasal zihniyete çocuklarımızın geleceğini teslim edemeyiz/ etmemeliyiz…
Biz YENİ KADIN olarak referandumda “HAYATIMIZ VE HAKLARIMIZ İÇİN KARARIMIZ; “HAYIR!” dedik! Ancak biliyoruz ki sonuçta “EVET”te çıksa “HAYIR”da çıksa değişen birşey olmayacak. Ancak tüm bu zulmün karşısında durmak, can bedeli mücadelelerle elde edilen hakların korunması için demokrasi mücadelesinde kitlelerle omuz omuza olmak, o mücadeleyi birlikte örmek, sokak sokak büyüterek kitlenin yanında onlara güven vermek önem taşımaktadır. Referandumun sonuçlarından büyük beklentilerimiz olduğu için değil, ama bu sistemin çürümüşlüğünü, devletin iki yüzlülüğünü, sahtekârlığını, misyonunu kitlelere daha iyi anlatabilmek için HAYIR Kadın Platformu ve Avrupa platformu ile birlikte bu kampanyayı aktif bir şekilde yürüttük. Proleterya’nın büyük ustalarından LENİN yoldaşın dediği gibi “Sandıkları yakacak kadar gücümüz yoksa boykotun da bir anlamı yoktur.”
AHM: Alman devletinin ATİK aktivistlerine ve devrimcilere yönelik saldırıları kapsamında önceki dönem MYK üyesi olan Banu Büyükavcı ve 9 devrimcinin davaları devam ediyor. Dava süreci ne boyutta, kısaca bilgi alabilirmiyiz?
15 Nisan 2017’de, yani birbuçuk hafta sonra, Alman devleti ile TC faşizminin ortak gerçekleştirdikleri operasyonun 2. Yıldönümü… Tutuklanan 10 devrimci tutsak iki yıldır Alman mahkemesi tarafından hukuksuzca yargılanmaktadırlar. Tutuklu yoldaşlarımıza yönelik gerçekleştirlen insanlık dışı muameleler, göz altına alındıklarından itibaren uygulanan izolasyon, kitap ve dergi kısıtlaması, mahkemelere getirilirken dönem dönem uygulanan kelepçe işkencesi, Mehmet Yeşilçalı yoldaşın maruz kaldığı fiziki işkence, en son Deniz Pektaş yoldaşa yaşatılanlar… Tutsaklara bu yaşatılanlar “demokrasinin beşiği” denilen Almanya’da vuku bulmaktadır. Tutuklamalar hukuksuzdur çünkü; hakim ve savcılar, iddanamelerde Avrupa’da işlenmiş bir suç gösterememektedirler. Gösterilen suçlamaların hepsi birçok yoldaşın Türkiye’deki hapishanelerde işkence altında polis tarafından alınmış ifadelere dayanmaktadır. Daha da kötüsü bu ifadeleri alan polis ve hakimler bugün sahte evrak düzenlemekten kendileri hapisteler. Bütün bu gelişmeler bize davanın politik olduğunu kanıtlamaktadır… Ancak Müslüm yoldaşın dediği gibi, “Bu dava mahkeme salonlarında değil, sokaklarda kazanılacaktır.”
AHM: Haftasonu biliyorsunuz ATİK’in 24. Kongresi yapılacak. Öncesinde Yeni Kadın, YDG ve Federasyonların Kongre ve Genel Kurulları gerçekleşti. Yeni Kadın’ın kongre sürecini ve ATİK Kongresine hazırlıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yeni Kadın olarak 2016’nın Kasım ayından beri çok yoğun bir süreç yaşıyoruz. Yeni Kadın’ın 25. Mücadele yılı etkinliklerine 25 Kasım’da Münih mahkemesi önünde gerçekleştirdiğimiz merkezi eylemle start verdik. Akabinde 10 – 11 Aralık’ta gerçekleştirdiğimiz Konferansımız, sonrasında kongrelerin hazırlıkları nihayetinde bu hafta gerçekleşecek olan ATİK 24. Kongremiz ile bir faaliyet dönemini kapatıp yeni bir faaliyet dönemine adım atacağız. Şüphe yok ki; kongrelerimiz aynı zamanda iki kongre arasındaki faaliyet sürecimiz açısından kendimizle hesaplaşma yerleri olmakta. İki kongre arası faaliyet dönemimizi değerlendirirken olumluluklarımızı, başarılarımızı dağarcığımıza alırken, eksiklerimizden, hatalarımızdan da dersler çıkartıp, o dersler ışığında yeni faaliyet dönemimizin yoluna ışık tutmaya çalışıyoruz. Bu nedenle kongrelerimiz mücadelemizin önemli dönemeçleridir.
ATİK 24. Kongresine de Yeni Kadın’ın delegelerini belirledik, alanlarda yürütülen ATİK perspektif tartışmalarına delegelerimiz de katılarak hazırlandılar. Başarılı bir kongre olmasını temenni ediyoruz.
AHM: Yeni KADIN Kongre kararı olarak, Eşbaşkanlık sistemini ATİK Kongre’sine taşıma kararı aldı. Eşbaşkanlık sisteminden ne anlamalıyız?
Öncelikle unutmamak gerekir ki bizler eşit bir toplumda yaşamıyoruz maalesef. Bu eşitsiz toplumda kadınlar toplumsal yaşamın her alanında yarışa en az bir adım geriden başlamaktalar. Bu durum, toplumsal şekillenişin sonucu olarak maalesef demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren ilerici, devrimci kurumlar içinde de çok farklı olmuyor. Geçmişe göre bugün kısmen ileriye dönük adımlar atılmaktaysa da bu konuda henüz bir hayli mücadele etmek zorundayız.
Buradan doğru baktığımızda EŞ BAŞKANLIK sistemi; kadını yönetim mekanizmalarında yer alma noktasında cesaretlendiren, teşvik eden bir rol oynayan, kadının hak ve özgürlüklerini elde edebilme mücadelesinde pozitif ayrımcılığı temel alan araçlardan birisidir. İnisiyatif geliştirme, kadını ileriye taşıma, örgüt yönetme ve kadınlara örnek olma noktasında da pozitif ayrımcılığın önemli bir ayağıdır. Özellikle karma örgütlerde cinsiyetçi bakış açısına, erkek egemen sistemin yarattığı erkek şovenizmine karşı, hem kadının ve hem de erkeğin birlikte dönüştürülmesinin de adımlarından biridir. Kadının eşit olmadığı örgütsel mekanizma ve şartlarda, kadının politik gelişimi ve eşit haklarını sahiplenme noktasında önemlidir de. Kurumlarımızın daha katılımcı, eşitlikçi, özgürlükçü siyaset ve örgütlenme anlayışını/ pratiğini, eşit temsiliyet ilkesini geliştirerek demokratik bir yapıya ulaşabilmesinin ön şartlarından birisidir. Eş başkanlık sistemi aynı zamanda, kadın özgürlükçü bir toplum yaratma adımlarını bugünden atmak ve bu adımları giderek ileriye taşımaktır. Dolayısıyla eş başkanlık sistemi erkeğin de kadınla birlikte siyaset yürütmeyi öğrenmesi anlamında, kadınla yeni insan, yeni toplum yaratma mücadelesinin bir yöntemidir.
AHM: Eşbaşkanlık sistemi ATİK camiası açısından yeni bir durum. Derneklerinde bildiğimiz kadarıyla birkaç dernekle sınırlı durumda. ATİK içerisinde Eşbaşkanlık sistemine dair ne tür çalışmalar düşünüyorsunuz?
Haklısınız; eşbaşkanlık sistemi ATİK bünyesi açısından yeni bir durum ve altlarda sadece birkaç dernekte henüz çok yeni başlatılmış olmakla birlikte bu sistem uygulanmakta. İki yıl önce 23. Kongrede de eş başkanlık önergesi verilmişti. Ancak kurumlarımızda tartışılmadan, kurumlarımızın gündemine hiç girmeden verilen önerge irade tarafından red edildi. Yeni Kadın olarak bu dönem Almanya ülke kurultayımız ve Merkezi Kongremizde konuyu tartıştırarak ATİK Kongresi’ne Yeni Kadın 14. Kongre kararı olarak taşıyoruz. Ayrıca bütünlüklü olmasa da bazı dernek kongrelerimizde de tartışılarak eş başkanlık sistemine geçilmiştir. Dolayısıyla 24. ATİK Kongremizde eş başkanlık sisteminin kabul edilmesi halinde bütün kurumlarımızda tartışmalar yürüterek konunun bilince çıkartılması ve sistemin yaygınlaştırılması çalışmalarını yürütmeliyiz.
Çünkü eş başkanlık sistemi; sadece kadın iradesini siyaset alanında etkin kılmayı amaçlamıyor. Eşbaşkanlık sistemi; kadının siyasal aktivitesini erkekle kollektifleştirerek, toplumsal bir güç ve yaşam tanımını açığa çıkarmanın bir aracıdır da. Bu nedenlerle önemli buluyoruz eş başkanlık sistemini ve tüm kurumlarımızda yaygınlaştırılması gerektiğini düşünüyoruz.
AHM: Bize zaman ayırdığını için teşekkür ediyoruz
Bende Başarılar temenni ederim.