Home , APP , Tutsak Kadir Karabak’tan Mektup

Tutsak Kadir Karabak’tan Mektup

Haber Merkezi | 25.04.2021 | Tekirdağ F tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Kadir Karabak tarafından gönderilen ve elimize ulaşan mektubu olduğu gibi paylaşıyoruz.

Sevgili yoldaşım merhabalar,

Baharın coşkusu, nisan güneşimizin sıcaklığıyla, umut, direnç dolu selamlar ve sevgilerimi gönderiyor, sıkıça kucaklayıp, özgür geleceğe sevdali güzel yüreğinden öpüyorum. Her anlamda iyi, moralli ve sağlıklı olmanızı diliyorum. Ben genel olarak iyiyim. Ciddi bir sorun yok. Moral olarak süperim, sağlık olarak da süpere yakın . 10.02.2021 tarihli mektubunu 19.03.2021 tarihinde aldım . Iyi olmanıza sevindim. Bu aralar evde kızınla minik partizanımızla vakit geçirdiğini yazmışsın. Minik prensesimiz, babasıyla vakit geçirmenin haklı olarak mutluluğunu yaşıyordur. Ona özel selamlar, öpüyorum küçük prensesimizi. Tüm çocuklarımıza ileride tüm insanların eşit, özgür olduğu, sömürücü sistemlerin tarihin çöplüğüne atıldığı, özğür bir gelecek armağan edeceğimize olan inancım her zamankinden daha fazladır. Kızın bizim Zilan‘la görüşüyorlarmış, buna sevindim. Bence fırsat oldukça minik partizanlarımız daha çok görüşmelidir. Sevgili yoldaşım bu zorlu süreçte bızleri yalnız bırakmayıp, her anlamda dayanışma içinde olduğunuzu bilmek bizi ayrıca çok mutlu ediyor. Herşey için çok teşekür ediyorum. …………..  Seninde belirttiğin gibi bu coğrafyada iki çocukla bir başına kadın olarak yaşamak çok zor, eşimde bunun zorluğunu fazlasıyla yaşıyor. Bana göre asıl mucadele eden bedelini ödeyen eşim ve kızlarımdır. Güçlü bir iradeye sahip onunla gurur duyuyorum ve inanılmaz saygi duyuyorum. ………………..

Sevgili yoldaşım sorduğun sorulara hızlıca cevap vereyim, sağlık olarak her zamankinden daha iyiyim ,kendimi önümüzdeki zorlu geçecegi bu günden belli olan zorlu koşullara hazırlıyorum. Aslında bu coğrafyada mucadelenin her dönemi zorlu geçti geçiyor. Dönemsel „rahatlama“ olsada demokrasi rüzgarı estirselerde faşizmin doğası gereğı mevcut gerçeklik değişmiyor. Yoksul emekçi halkların payına her zaman olduğu gibi baskı zulum ve kan gözyaşı ve buna karşı onurlu bir mucadele düşüyor. Özellikle son yıllarda egemen güçler her türlü baskı aygıtını kullanarak toplumu yıldırmayı sindirmeyi hedefliyorlar. Devrimci diri dinamik güçler başta olmak üzere tüm muhalif kesimlere var gücüyle saldırıyorlar, ama bu çabalarının hiç bir işe yaramayacağını bir kez daha göreceklerdir. Gündem çok hızlı değişiyor. İstanbul sözleşmesinin bir gecede jet hızıyla Türkiye‘nin bu sözleşmeden RTE imzasıyla çıkıldığının açıklaması ise, Türk aile yapısına uygun olmadığı, eşcinşelliği özendirdigi vb ucube savlarla yapılmasi, HDP‘ye kapatma davası açılması, seçilmiş milletvekilerinin vekilliklerinin düşürülmesi, en demokratik taleplerle sokağa çıkanları terörist yaftasıyla etiketleyip linç kampanyalarının örgütlenmesi, ırkçılığın körüklenip ezilenleri kutuplaştırmaya çalışmaları vs vs. Memleketin yaşadığı ekonomik siyasi krizin boyutunu anlamak için RTE‘nin hınca hınç dolu kongre salonlarında halka çağrı yaparak, „yastık altı altın ve dövizi çıkartalım milli ekonomiye kazandıralım“ vs. demesi yeterli olur. Tüm bu tabloyu bütünlüklü olarak değerlendirirsek tek cümlede özetleyebiliriz, halkımızın dediği gibi „Yolcudur abbas bağlasan durmaz“. Yani ne yaparsa yapsın mevcut iktidarin gidecegi kesin. Tabi burada asıl olan bizlerın ne yapacağıdır. Zira egemen güçlerin her zaman sahneye çıkaracağı piyonları vardır. Biz varolan sorun sıkıntıları, çelişkileri örgütlemenin aracına dönüştürüp sonuç alıcı adımlar atabilmeliyiz. Bugünü doğru çözümlemeyen yarına doğru hazırlık yapamaz ve doğal olarak başarılıda olamaz. Yani yıllardır ağzımıza sakız olan „somut koşulların somut tahlilini“ iyi yapmalıyız ki, başarının sırrı buradadır. Yarım asırlık tarihimiz ve ödenen bedeller bizlere bu günde öğretmektedir. Özellikle birinci oturumda kollektifimizin yönelimi her açıdan ezber bozan bir niteliğe ve umutlandıran bir gerçekliğe sahip. Bugün istediğimiz noktada olmayışımızın bir çok sebebini sayabiliriz ama aynı zamanda sayacağımız bu gerekçeleri olumlu anlamda değiştirme gibi bir zorunlulumuz var. Geleceğe dair umudumuz her zamankinden daha fazladır. Yarım asırlık yürüyüşümüz mutlaka hedefe varılarak taçlanacaktır. Bu coğrafyada toplumsal çelişki her zamankinden daha fazla. Egemen sınıflarla emekçi yığınlar arasındaki çeliski düne göre daha fazla. Halkımız tabiri caizse tutunacak bir dal arıyor. Zifiri karanlığın ortasında ufak bir ışık arıyor. Aynı zamanda aydınlığa en yakın olduğumuz an zifiri karanlığın yaşandığı andır diyebiliriz..

Sevgili yoldaşım buraya dair daha önce konuşmuştuk. Son zamanlarda tüm hapishanelerde hak gaspları yaşanıyor, bunları biliyorsunuz zaten. Son dönemlerde su kotası uygulanıyor, kisi basına sıcak su 50lt, soğuk su 150 lt olarak verileceği söylenmişti ama verilen su miktarı yetersizdir. Bu da işkencenin baska bir versiyonudur. En temel kişisel bakım, temizlik vb ihtiyaçların engellenmesi sözkonusudur. Amaçları nedir bunun memleketteki su sıkıntısıyla alakası varmı? gibi sorular gelebilir insanın aklına ama bununla hiçbir ilgisinin olmadığını biz iyi biliyoruz.Amaç her anlamda baskı uygulayıp bireyleri düşüncelerinden ideallerinden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Bu vb uygulamalar tarih boyunca farklı boyutlarda tüm hapishanelerde uygulandı ama her defasında devrimci politik tutsaklar bu mekanları devrimci yaşamın yeniden üretildiği örğütlendiği alanlara çevirdiler. Bugün de böyle olacaktır. Bu vb uygulamalar daha fazla mucadele etmenin nedeni olabilir. Düşünsene, devrimci sosyalist basına ulaşımımız „basın ilan kurulu“ ile ilgili çıkardıkları yasayla tamamen engellenmiş oldu. Bunun öncesinde istediğiniz gazetelere abone olun dayatmasi vardı , biz bu dayatmayı kabul etmedik kimi dostlar abone oldular ama onlara da gazeteler verilmedi, verilmiyor. Dışarıdan gönderilen kitaplar verilmiyor, istediğiniz kitapları bile, kitapların listesinde olanlardan yazıp, parasını siz ödemeniz koşuluyla alabilirsiniz deniliyor ( tabii 20 kitap sınırlaması var), yani şöyle bir durum var burada: çalışmayan, doğal olarak ailelerin zorlanarak, zar zor gönderdiği paralardan tutsaklara kitap satın alın dayatması var. Bırakalım kıtap almayı bazı arkadaşlar en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayabilir durumda değil. Zaten bunu bildiklerinden böyle bir uygulamaya gittiler. Birçok tutsak sağlık sorunu yaşıyor. Yine pandemi bahanesiyle hastahane sevkleri yapılmıyor yada geç yapılıyor. Keyfi gerekçelerle arkadaşlara görüş iletişim hücre vb cezalar verilebiliniyor. Kisacasi sevgili yoldaşim her gün yeni bir yönelim, yeni bir uygulamayla karşımıza çıkıyorlar. Bu bizi şaşırtmıyor tabii. Bu birazda dışarıdakı durumlada ilintili, zamanla tüm sorunları aşacağız. Unutmadan birçok hapishaneden yoldaşlardan mektuplar geliyor hepsi genel olarak iyiler, sizlere çok selamları var.

Sevgili yoldaş, mektubundan devam etmek istiyorum. Öncelikle sizlerden güzel haberler almak bizi çok mutlu ediyor. Bu zorlu süreçte elinizden geldiğince destek olup, paylaşımda bulunuyorsunuz , burada, yani hapıshanede özel bir isteğimiz ihtiyacimiz yok, iyi olmanız ve güzel haberlerinizi almamız bize yetiyor. Pandemiyle ilgili son dönemde virus sınıf ayrımı yapmıyor vb. haberler çoğaldı. Kaynağının kapitalizm olduğunu bildiğimiz virüsün sınıf ayrımı yapmadığı iddiasıda bulunmak hem gerçekle örtüsmez ,hem de sınıf bakışı açısından değerlendirmeyen bir bakış açısı olur. . Bilindiği gibi tüm sorun ve sıkıntılarda ilk ve tek hedef yoksul emekçi halktır. Yoksul halk işsizlik açlık yoksulluk nedeniyle malesef virüsü umursayacak halde değil, insanlar en temel yaşamsal ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyorlar. Bu gerçeklikden hareketle şunu net olarak söyleyebilirim, bizler için mucadele bir seçenek değil zorunluluktur. Şu an bir durgunluk bir sessizlik havası var gibi ama bu fırtına öncesi sessizliktir. Bunu yakın gelecekte hep birlikte göreceğiz, o zaman hep bir araya geleceğiz coşkun halaylara duracağız.

Sevgili yoldaşım sonlandırmadan tekrar herşey için tesekür ediyorum. Özgür geleçekte toplumsal özgürlüğü yaşayacağımıza olan inançla, coşkuyla selamlıyor; sevgiyle kucaklayıp yoldaş sicakliğiyla öpüyorum. Kendinize her anlamda çok iyi bakın, iyiki varsınız, her zaman var olmalısınız . Biz sizlerden aldığımız maneviyatın gücüyle daha iyi olacağız. Yaşamınızda, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Umut, dirençle kal selamlar
Kadir Karabak
Tekirdağ F tipi Hapishanesi