Home , Köşe Yazıları , Hasan Sağlam Y. Özgür Politika’da Yazdı – SUSMA!

Hasan Sağlam Y. Özgür Politika’da Yazdı – SUSMA!

“Nasıl ki aerobik bedeni / diri tutuyorsa, müzik de ruhu / diri tutmalıdır.”  Sokrates 

Günlerin korku, panik ve telaşla sürüklendiği zamanlardayız. Ses üşüyor, nefes kuruyor, deklanşöre dokunan parmak titriyor, tuale değen fırça ürküyor. Elden ayaktan düşmüş umut. Kırık dökük sözler ile şiir çürüyor. Müzik zibidi birkaç cümle ile nakarata bağlanmış.

Korku kol kol büyüyor, gazeteciler kalem kırmış, doktorlar yeminlerini çürütmüş, televizyonlar çığırtkanlık yapıyor, sanat yalakaların tahakkümünde Efrîn yollarında piç bir katır gibi sırtına binen zorbayı sınır boylarına taşıyor.

Bütün bu korku kaygı telaşın içinde halkın sesi olmayı görev addeden “Grup Haykırış” fabrikalardan, dağlardan, ovalardan derledikleri ezgilerini “Susma” adı altında albümleştirip bizlere sundular.

Mir Prodüksiyon tarafından piyasaya sürülen albüm, üstümüze çöken hantal dumanı dağıtıyor adeta. Umudun ayakta olduğunu, bu kâğıttan kaplanların halkın mücadelesi karşısında yerle yeksan olacağını belirtiyor. Emekçilerden aldıkları marşları, Kürtlerin zılgıtlarını, Alevilerin deyişlerini, Ermenilerin avazını, Lazların sesini haykırarak mücadelenin renkliliğini, halkların müzikal kardeşliğini büyütüyorlar.

Dağların hikayeleri ile boy vermiş ezgiler var albümde. Bir sabah sazını alıp Munzurlara tırmanan Yetiş Yalnız’ın dağlara vuran sesinin tınıları ile dökülmüş  umudun tohumu; “naca Dersim o, naca de omed esto.”

Direnci zirvede tutmanın en güçlü silahı kuşkusuz müziğin ruhumuza el vermesidir.

Albümün kanaviçesini, Ali Haydar’dan İbrahim’e, Dersim’den, Amed zindanlarına destan düşüren yiğitlerin kavgası nakışlıyor. Ozan Emekçi’nin “Bel vermiş Munzur Dağı’na, İbrahim’le Ali Haydar” ezgisi ile kavganın müziğe düşen sıcaklığını, Munzurlarda sevdanın en asi en güçlüsüne selam vermiş Yel Dağı’nda kuşlara kanat olmuş kadın gerillalar; Sefagül Keskin’den, Mehtap Kara’ya “Beşler”in sesi ile büyüyor.

Susmamanın bu derece önemli olduğunu bize aranjenin, yorumun, sözlerin, icranın en düzgün halini sunmuşlar. 
Ortak çalışmaların zahmeti, ancak her şeye rağmen devrimci kolektif sanatı yaratmak kolay değildir. Zira sığmaz hiçbir algıya sanat, aşar tepeleri dağı, beynin zorlaşan kalıntılarından uçar da gider.

Güne güneşe gölge düşürenler, akıl izan ile bakmayanların karanlık günlerine gömüleceğinin işaretini verir bize. “Susma” albümü bu kırık dökük zamanın çarkına tükürecek güçlü bir çalışmadır.

“Susma” ismi ile evimize, sokağımıza, fabrikamıza düşen genç grup üyelerinin üretkenliği de gözden kaçmamalıdır. Mir Müziğin üzerindeki yoğun baskılara rağmen bu değerli çalışmaya yer vermesi de ayrıca dayanışmanın güçlü örneğidir. 
Demek oluyor ki, kaçağı yok bu işin, faşizm varsa, sanattan kültüre, kadından erkeğe, işçiden emekçiye, Kürt’ten-Türk’e, Alevi’den-Sünni’ye, hepimiz hedefteyiz.
İşte bundan mütevellit: “Susma.” (Yeni Özgür Politika)