Home , Avrupa , Stuttgart – Böblingen Dersim İnsiyatifi Derneğinde 8 Mart Paneli

Stuttgart – Böblingen Dersim İnsiyatifi Derneğinde 8 Mart Paneli

STUTTGART | 11 – 03 – 2010 | 7 Mart Pazar günü, Stuttgart – Böblingen Dersim İnsiyatifi Derneği’nin tertiplediği etkinliğe ATİK Kadınlar Komisyonu 2. başkanı Zeynep Şakar ve Uzman Psikolog Şükran Sever panelist olarak katıldılar.

Çoğunluğu kadın olmak üzere, 100’ün üzerinde katılımın sağlandığı etkinlik, Derneğin kadınlar kolunun yaptığı Türkçe ve Zazaca selamlama ve açılış konuşmasından sonra divan masasına Zeynep ve Şükran Şakarlar davet edildiler.

Zeynep Şakar, “Sevgili dostlar, bu yıl 8 Mart’ın ilan edilişinin 100. yıdönümü, ayrıca üyesi ve 2. başkanı olduğum  ATİK Kadınlar Komisyonu’nun kadın yayın organı olan YENİ KADIN’ın 20.yıl dönümü. Bu vesile ile sizi, 8 Mart’ın 100. , YENİ KADIN’ın 20. yılının coşkusuyla ATİK Kadınlar Komisyonumuz adına selamlıyorum. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz kutlu olsun. Hoş geldiniz” diyerek selamladıktan sonra, “panelimize başlamadan önce sizlerle birlikte bir film izlemek istiyoruz. Film, 8 Mart’ın nasıl ortaya çıktığını ve toplumda kadının yerini anlatmakta.” dedi. Sonrasında ise Bu Bahar Önce Kadınlar Yürüyecek” filmi ilgi ile izlendi.

Tekrar söz alan Zeynep Şakar, “Filmde de izlediğimiz gibi, 8 Mart, 19. yüzyılın sonlarında başlayan emekçi kadınların verdikleri mücadelelerde şehit düşenlerin anısına, 1910’da Kopenhag’ta düzenlenen 2. Enternasyonal’in Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda, Clara Zetkin tarafından, “senenin bir gününün kadınların sorunlarının tartışıldığı gün olarak ilan edilmesi” önerisi kabul edildi. İlk başlarda Şubat ayının sonlarında kutlanan bu gün, 3. Konferans’ta, “emekçi kadınların, 1857 New-York tekstil fabrikası direnişi, 1908 Petrograt’taki emekçi kadınların grevleri vb bazı grevlerin başlama tarihinin 8 Mart’a denk gelmesinden yola çıkılarak, kadınlar gününün 8 Mart’ta kutlanması kararlaştırıldı. 1977’ye kadar Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanan 8 Mart, 1977’de BM’in, 8 Mart’ı “Dünya Kadınlar Günü” olarak ilan etmesiyle, tüm dünyada “Kadınlar Günü” mü yoksa “Emekçi Kadınlar Günü” mü tartışmalarını başlatmış oldu. Hepimizin bildiği gibi dünyada ezenler ve ezilenler olmak üzere iki sınıf vardır. Bu iki sınıfın içindeki kadın da erkek te kendi sınıfının çıkarları doğrultusunda örgütlüdür. Ve, ezen sınıfın kadının, ezilen sınıfın kadının sorunlarına çözüm üretebilmesi mümkün değildir, çünkü bizim sorunlarımızın yaratıcıları zaten onlardır. Bu durum tarihte defalarca ispatlanmıştır. Örneğin Türkiye’de Tansu Çiller’in başbakan olduğu dönemlerde, kadınlara cezaevlerinde tecavüz edilmesi, işkenceden geçirilmesi önlenmişmidir? Veya yoksul emekçi kadının sorunlarına, çocuklarımızın eğitim sorunlarına çözüm üretilmişmidir? Tabii ki hayır. Biz çocuklarımızın okul masraflarını, akşam eve götürmemiz gereken ekmeğin parasını nasıl bulacağımızı düşünürken, onlar çocuklarını Amerikalarda okutmakta, çocuklarına “gemicikler” hediye etmekteler. Bizim  çocuklarımıza gecekondularımız bile çok görülerek kafalarına yıkılırken, onlar çocuklarına villalar armağan etmekteler. Örnekler saymakla bitmez… Sınıflar var olduğu sürece de bu uzlaşmaz çelişkiler sürüp gidecektir. Bu anlamda egemen sınıfın kadınları biz emekçi kadınların temsilcileri olamazlar. Bu nedenle de 8 Mart; Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak, emekçi, demokrat, ilerici, devrimci kadınlar tarafından “EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ” olarak kutlanmaktadır ve böyle kutlanmaya da devam edecektir. “ dedikten sonra, kadının toplumdaki yerine, ezilen sınıfın kadınlarının sorunlarına ve bu sorunların çözümünün örgütlenmekte olduğuna, bu anlamda da örgütlenmenin önemine vurgu yaptıktan sonra sözlerini sona erdirdi.

Ardından söz alan Psikolog Şükran Sever, sözlerine ”Dünyada 1,5 milyar yoksul insanın %70’ini kadınlar oluşturmaktadır.  Açlık sınırının altında yaşayan insanların da büyük çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşmaktadır. Çünkü toplumda kadına biçilen misyon, 4 duvarın arasıdır. Kadın birincil olarak çocuk, eş ve evinden sorumludur. Kadına biçilen bu misyondan kaynaklı olarak, çalışma hayatında kadın, yedek ve ucuz işgücü olarak kabul edilir. Oysa dünyada işlerin %66’sını kadınlar yapmaktadır ama yaptıkları işin karşılığında elde ettikleri kazanç sadece %10, mal varlıkları ise sadece %1’dir. Bu durum kadının erkeğe ekonomik bağımlılığını beraberinde getirmektedir. Ekonomik bağımlılığa mahküm edilen kadın dünyada en açları, en yoksulları oluşturmaktadır. Ekonomik gücü olmadığından söz hakkı olmamakta, toplumda saygınlığını ancak anne veya filanca erkeğin kızı veya eşi olarak kazanabilmektedir. Tüm bunlara toplumsal kültürel şekilleniş te eklenince, kadının dünyası cehenneme dönüşmektedir. Dolayısıyla bütün bu saydıklarımız kadının üzerinde ciddi psikolojik sonuçlar, rahatsızlıklar doğrurmaktadır.” deyip, sözlerini toplumda kadına biçilen misyonun kadın üzerinde yarattığı psikolojik sorunları anlatarak sürdürdü. Katılımcılar paneli ilgiyle dinlediler.

Daha sonra soru – cevap bölümüne geçildi. Bu bölümde de canlı bir tartışma süreci yaşandı. Kadına yönelik şiddeti içeren sorular için, Psikolog Şükran Sever’in, “Arzu ederseniz şiddet üzerine bir başka gün bir panel yapabiliriz” demesi, katılımcılar tarafından memnuniyetle karşılandı. Kürt kadınına yönelik gelen soruya Zeynep Şakarın, “Feodalizmin en katı şeklini yaşayan Kürt kadını, daha düne kadar çocuğunu kayınpederinin, kayınvalidesinin yanında kucağına alıp sevemezken, Kürt ulusunun mücadelesi Kürt kadınını geliştirmiş bugün eylemlerde en önde yerini almaktadırlar.  Bu nedenle Kürt kadınının mücadelesinin önünde saygıyla eğiliyoruz ve onun örgütlü mücadelesinden öğrenmemiz gerekenlerin olduğunun bilincindeyiz! ” demesi katılımcılarda büyük coşku yarattı.

Program dernek Kadınlar Kolunun okudukları şiirler, gençlik saz grubunun söylediği güzel türküler, canlı müzik eşliğinde çekilen halaylar ve lezzetli yemeklerle verilen ziyafetle  coşkulu bir şekilde devam etti.