Home , Avrupa , „Seçimler, Yeniyi Hakim Hale Getirmenin, Yeniyi Kurmanın Yolunu Örmektir!“

„Seçimler, Yeniyi Hakim Hale Getirmenin, Yeniyi Kurmanın Yolunu Örmektir!“

DSC_0040INNSBRUCK/WÖRGL | 26 – 02 – 2014| ATİK’in Türkiye’deki gelişmelere ve yaklaşan yerel seçimlere yönelik düzenlediği, Innsbruck ve Wörgl şehirlerinde örgütlenen paneller 22-23 Şubat tarihlerinde gerçekleşti.

Haluk Gerger, Partizan temsilcisi ve Mehmet Ali Çankaya’nın katılımının beklendiği panelde Mehmet Ali Çankaya, elde olmayan sebeplerden ötürü katılamadı. Wörgl ve Innsbruck’ta ortak sunum yapan Haluk Gerger ve Partizan temsilcisi bir bütün olarak Türkiye’nin mevcut ilişkilerini ve bu ilişkiler içerisinde yaşanan olayları yorumladı.

Haluk Gerger konuşmasında özellikle Türkiye’nin uluslararası ilişkilerine dikkat çekerek, Suriye ve Türkiye arasındaki ilişkilerin Adnan Menderes’ten beri ilk kez bu kadar kötü hale geldiğini söyledi. Gerger; daha önceki bir sunumunda Suriye ve Türkiye arasında yaşanan bu silah kaçakçılığı, paralı çete besleme ve destekleme gibi olayların Adnan Menderes döneminde de olduğunu belirttiğini ve hatta isim vermeden anlattığında dinleyenlerden „süreçler aynı olmuş“ yanıtını aldığını belirtirken, bugün Recep Tayyip Erdoğan’ın da medyada yansıtıldığı gibi sadece padişahlık tarzında olmadığının altını çizdi. Gerger; geçmiş yıllarda İstanbul Belediyesi’nde Erdoğan’la birlikte çalışmmış bir işçinin söylemlerini aktararak „İşçi arkadaş „Yahu başkanım milletin içtiği içkiden bize ne?“ dediğinde verdiği cevap „Ben İstanbul’un imamıyım“ demiş“ dedi. Erdoğan’ın ülke dışında bir çok emperyalistle ilişkisi olduğunu ancak bu beklenmedik muhalif dalga karşısında zor anlar yaşadığını aktaran Gerger; Erdoğan’ın emekçilere yönelttiği bu doludizgin saldırıları devam ettirebilmek için başkanlık sistemini önerdiğini, bu sayede aktif muhalefet yürüten BDP gibi parti ve kişileri de etkisizleştirmek istediğini vurguladı.

Devam eden konuşmasında Gerger; şu anki yerel seçimlere kadar Kürt Ulusal Mücadelesi’nin bir çok işi demokrasi mücadelesi açısından başardığını söylerken; bu süreç zarfında demokrasi isteyen Türk ulusu ve diğer azınlıklarında bu ittifak sorununda gerekeni yapması gerektiğini belirtip „Mücadele vermek bir ittifaklar sorunudur. Sen kimseyle bir ittifak yapmıyorsan, kimseyle bir platformda hareket etmediysen zaten tarih açısından birşey yapmıyorsun demektir“ dedi.

Ardından konuşma yapan Partizan temsilcisi; bugüne kadar Keynesçi ekonominin devamı anlamında neo-liberal politikaları işleyen Türk ulus egemen devletinin AKP dönemi ile beraber artık devletin ekonomik anlamda her alandan elini çekerek askeri çekirdeğe küçülmesi anlamına gelen Deregelasyon Politikları uyguladığını, bunun bir sonucu olarak da kamu  alanı da dahil olmak üzere devlet elindeki pek çok işletmeyle birlikte eğitim, sağlık, çevre gibi kamuya ait şeylerinde özelleştirildiğini söyledi. Sağlık alanındaki özelleştirmelerin ve eğitim alanındakilerin „gizliden özerkleştirerek“ yapıldığını söyleyen Partizan temsilcisi, şimdide 2023’e kadar Ulusal İstihdam Stratejisi denerek tüm sendikaların içinin boşaltılıp taşeronlaşmayı tüm hayata yayma amacında olduklarını söyledi.

Gezi olaylarının tüm bu birikim karşısında çıktığına vurgu yapan Partizan temsilcisi; ayrıca Gezi ve Haziran olaylarının „devrim“ gibi değerlendirilmesinin subjektif ve yanlış olduğunu ancak buradan çıkan „sokağa çıkma“ kültürünün daha da genişletilmesi gerektiğine dikkat çekti. Yaklaşan yerel seçimler konusunda HDP içerisinde çalıştıklarını belirten Partizan temsilcisi; „Devrimci mücadele bir ittifaklar sorunu ise bugün ne solcular gibi „bu bir devrimdir zaten“ deyip tek başımıza bayrak sallarız, ne de sağcılar gibi „bu saman aleviydi“ deyip yerimizde otururuz. Şu anda bu sistemin uygulamalarına muhalif olan, faşist veya Kemalist olmadığı sürece herkesle birlikte en geniş platformlarda hareket etmeliyiz“ dedi.

Devam eden paneller kısa bir aradan sonra soru-cevap kısmıyla devam etti.