PARTİZAN : Emperyalist-kapitalist sistemin daha fazla kâr odaklı sömürü çarkının işçi-emekçilerin alınteri, canı ve kanı ile işletildiği bu düzene karşı isyanın sesleriyle doludur Mayıs ayı… Enternasyonal işçi marşının bilincimizi keskinleştiren bu dizeleriyle başlar Mayıs ayı. Hele de yılda 2 bine yakın işçinin bu aşırı kâr odaklı sisteme açıktan kurban edildiği; taşeron, esnek ve güvencesiz çalışmanın işçi-emekçinin tüm insanca yaşam haklarını yok etmeyi hedeflediği ülkemizde Mayıs daha ilk gününden kavgaya çağırır ezilenleri; ekmek ve onuru için… Daha sonra 1972’nin 6 Mayıs şafağından bu yana idam edilen Üç Fidan’ın; Deniz’in, Hüseyin’in, Yusuf’un bilinci ışıklandırır Mayıs ayını…
Kürt halkına dönük imha, inkar ve asimilasyona karşı başlatılan isyanın ilk önderlerinden Haki Karer’in ölümsüzlüğü ile Mayıs ayı daha bir kızıllaşır. 1980 AFC’sinin pilot işkence bölgesi olan Diyarbakır 5 No’lu Zindanı’nda bedenlerini ateşe veren Dörtler’in isyan ateşini harladığı aydır Mayıs ayı.
Ve Mayıs ayı ülkemizdeki genç bir komünist önderin, zindanlarda “ser verip sır vermeyen” direnişinin de ölümsüzleştiği ay olarak geçer direniş tarihimize… Henüz 23 yaşındayken Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist’i (TKP/ML) kuran komünist önder İbrahim Kaypakkaya, ortaya koyduğu devrimci öğreti ve komünist ideoloji ile bu ülkede devrimin yolu ve yöntemleri üzerine berrak belirlemeler yapmıştır. Ülkenin “en ilerici”sinden “en devrimci”sine dahi bulaşmış olan Kemalizm zehrini çok açık bir şekilde ortaya koyan ve bugün hala başlıca çelişkilerinden olmayı sürdüren sistemin Kürt ulusal meselesine dair komünistlerin alması gereken en ileri mevziyi tutan Kaypakkaya yoldaş; Diyarbakır Zindanlarında 90 gün boyunca işkencelere karşı direnmiş ve onurlu mücadelesinden geri adım atmamıştır.
Kaypakkaya yoldaş, öfkemizin bilinci ve direnişin rehberidir!
Bugün dünyada ve ülkemizde emperyalist-kapitalist sistemin yoğunlaştırdığı çelişkilere bağlı olarak, toplumsal krizler süreğenleşmiş vaziyettedir. Halkların isyanları, dünyanın dört bir yanında farklı önderlikler tarafından yönetilmekte veya kendiliğinden, öfke patlaması şeklinde ortaya çıkıp sonra sönümlenmektedir. Baltimore’de siyahların öfkesi, Yunanistanlı emekçinin isyanına karışıyor, Zeydilerin yüzlerce yıllık başkaldırısıyla buluşuyor, Rojava’daki direniş ve halkçı yönetimlerle yeni bir boyut kazanıyor.
Ülkemizde de Gezi İsyanı ve ardından Kobanê Serhildanlarıyla sarsılan egemenler başta Kürt ulusal mücadelesi olmak üzere direnen her kesime karşı baskı ve zulüm yasaları hazırlayarak; halkımızı katlederek sistemini ayakta tutmayı hedefliyor. % 10 barajı ile Kürt ulusu ve bu mücadelenin yanında konumlanan devrim ve demokrasi mücadelesinin öznelerine faşist yasaklar koyan egemenler, 7 Haziran seçimlerine giderken açığa çıkan mücadele coşkusuna bu yasak ve baskıların yeterli gelmediğini görerek, HDP’ye dönük ırkçı saldırılar örgütlemekten geri durmuyorlar.
Ülkemizdeki ve dünyadaki bu tablo halk kitlelerinde büyük bir öfke yaratmaktadır. İşte Kaypakkaya yoldaş tam da bu öfkenin adı, bu öfkenin bilinci olarak karşımızdadır! Baltimore’de siyahların öfkesi, Yunanistanlı emekçinin isyanı, Zeydilerin yüzlerce yıllık başkaldırısı, İştebrak’ta Alevilerin çığlığı oluyor ve Şengal ile Kobanê’de DAİŞ’e karşı verilen onur mücadelesinde yeniden doğuyor Kaypakkaya yoldaş!
Kaypakkaya yoldaş; kömür madenlerinde, yerin derinliklerinden gelen öfkenin; inşaat çukurlarında arkadaşlarının cenazelerini elleriyle çıkarmaya çalışan bir işçinin öfkesinde yaşıyor! “Çocuğum yüzme bilmezdi” diyen bir ananın, “Aslında bağıracaktım, haykıracaktım Başbakan’a! Ama korktum. Eşimin cesedini vermez diye korktum!” diyen bir başka kadının acısı ve öfkesini taşıyor omuzlarında! Bugün Kaypakkaya yoldaş; toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile emeği iki kat sömürülen, her gün katledilen, ayrımcılığa uğrayarak eve hapsedilen kadınların; nefret saldırıları ile vahşice öldürülen, intihara sürüklenen ve yaşam alanları kısıtlanan LGBTİ’lerin yaşamak için verdiği direnişin haklılığının adı oluyor!
Kaypakkaya yoldaş aynı zamanda ortaya koyduğu bilinç, irade ve komünist ideolojiyle direnişin ve isyanın rehberidir. Örgütlenmenin, devrimcileşmenin, halkın her direniş alanında var olup ona önderlik etmenin ve devrimi inşa etmenin yoludur, yolcusudur. Sınırları, sınırlara hapsolmayı reddetmektir. Ve Kaypakkaya yoldaşın devrimci mirasını yüklenen bizlere düşen sorumluluk, onun iddia ve mücadelesini Soma’dan Ermenek’e, Bursa metal işçilerinden taşerona karşı verilen mücadeleye uzanan bir hatta sınıfın örgütlenmesinde aktif rol almaktır. Kobanê’den İştebrak’a, % 10 barajından HDP’ye dönük ırkçı saldırılara karşı ortak direnişi büyütmektir!
Başta Kaypakkaya yoldaş olmak üzere 18 Mayıs’ta ölümsüzleşen Haki Karer ve Dörtler’i bu bilinçle anıyor ve 18 Mayıs’ta sokaklara çağırıyoruz!
Partizan
Anma Programları
Çorum
16 Mayıs Cumartesi
Mezar başında anma
İstanbul
15 Mayıs Cuma
* Yürüyüş
19.30
Gülensu Son Durak/Gülsuyu
16 Mayıs Cumartesi
* Panel
Katılımcılar: Volkan Yaraşır, İbrahim Ünal, Partizan Temsilcisi
17.00
Munzur Kültür Derneği/Sarıgazi
* Panel
Katılımcılar: Temel Demirer, Partizan Temsilcisi
17.00
Eğitim-Sen Avcılar Şubesi
Ankara
18 Mayıs Pazartesi
* Yüksel Caddesi’nden Sakarya’ya Yürüyüş
18.30