Home , Haberler , Maraş’a Nazi kampı modeli mi?

Maraş’a Nazi kampı modeli mi?

48302 

Maraş’ın Sivricehöyük Mahallesi’nde yapılması planlanan AFAD mülteci kampına ilişkin ‘ince hesap’ tartışması! Mülteci kampının inşa edileceği alan, yer tahsisi yapılan Tekstil İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’ne sınır. Buraya komşu olacak kamp, OSB’deki işletmeler için ‘ucuz işçi’ membası olacak. Gelişmeler, Nazi toplama kamplarının tekeller tarafından köle işçi pazarına dönüştürülmesini hatırlatıyor.Maraş’ın Sivricehöyük Mahallesi’nde, AFAD mülteci kampı yapılacağı iddiasıyla, “360 dönümlük mera arazisinin hukuksuz biçimde Hazineye devrilmesine ilişkin yeni bir hesap ortaya çıktı.

Bugüne kadar, tartışılan iki hesap üzerinde duruluyordu. Birincisi, kamp alanı inşaatının TOKİ üzerinden Kalyon İnşaat’a ihale edilmesinden dolayı rant hesabıydı. İkincisi ise kamp alanının Alevi bölgesine yapılmasından dolayı Alevi nüfus üzerinde baskı hesabıydı. Şimdi bunlara bir de ‘ucuz emek sömürüsü’ hesabı eklendi.

AFAD kampı için Hazineye devredilen meraya sınır bölgede, 5 bin dönümlük alana Tekstil İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (OSB) kurulacak. “Arsa Ön Tahsis İlanları” yayınlanan OSB için ocak ayında Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odasında (KMTSO) tanıtım yapılmıştı.  Tanıtım sırasında, “İlave 25 bin kişilik istihdam ve ihracatta ciddi bir sıçrama yaşanacak” ifadeleri kullanılmıştı.

Bölge halkının tepkilerine rağmen, başta Vali olmak üzere tüm yetkililerin kesin bir dille “Planlandı, değiştirilemez” diyerek savunduğu kamp için de “30 bin civarında mültecinin barındırılacağı” belirtiliyor.

SANAYİ-DEVLET İŞ BİRLİĞİ

KMTSO Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Karaküçük’ün, Tekstil İhtisas Organize Sanayi Bölgesi tanıtımında yaptığı konuşma adeta itiraf gibi! Emeğin ve doğanın her türlü sömürüsüne meydan verecek şekilde düzenlemeler yapmak üzere hükümetten söz alındığının itirafı gibi.

Toprak Koruma Kurulu onayı ve ÇED (çevre etki değerlendirme) raporları olmadan sanayi tesisi yapamamaktan şikayetçi olduğu konuşmasında Karaküçük, yeni kurulacak OSB’de Hazine arazilerinin hizmetlerine sunulduğunu şu sözlerle anlatmıştı: “Kahramanmaraş maalesef hazine arazileri açısından çok zengin bir bölge değil. Tomsuklu askeri bölgesinin yanındaki alana yaklaşık 2 bin 500 dönümü Hazine arazisi, 2 bin 500 dönümü de özel mülkiyet olan alanı birleştirerek 5 bin dönümlük sanayi alanı oluşturduk”.

ASKERİ ENGEL KALKACAK !

OSB için, Merkez Dulkadiroğlu ilçesi sınırlarındaki Çınarlı, Çiğli ve Yeni Yurt Mahallelerinin sınırları içerisinde 500 hektarlık alanın ayrıldığı belirtiliyor. 73 parselde, 62 sanayi alanı oluşturulduğu ifade ediliyor.

Söz konusu mahalleler AFAD kampı için ayrılan Sivricehöyük Mahallesi’ne sınır. Söz konusu yer “Tomsuklu” olarak da ifade edilen askeri alanla da birleşiyor. 2017’ye kadar TSK’ye tahsis edilmiş olan alan daha önce de aynı bölgede Maksutuşağı köyü içinde yapılması planlanan ‘çöp tesisi’ için gündeme gelmiş ve yine köylülerin direnişiyle karşılaşılmıştı. Birinci sınıf tarım arazisi olduğu gerekçesiyle oluşan tepkiler ve açılan davalar sonucunda “Bölgenin, TSK’nin atış alanı içinde olduğu” gerekçesiyle tesis projesi iptal edilmişti.

2012 yılı içinde bu bölgenin OSB olarak değerlendirilmesi için başlanan girişimlerde ise bu sorunun, AKP il ve ilçe yöneticilerinin çabası sonucu bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla aşıldığı iddia ediliyor.

O günlerde, yine KMTSO ve diğer patron örgütlerinden gelen açıklamalarda, “TSK’nin de konuya sıcak baktığı, zaten 2016 sonuna kadar askeri alana sıfır olacak şekilde tüm OSB çalışmalarının tamamlanmasıyla, buranın askeri alan için uygun olamayacağı, 2017 yılında  bölgenin bu konumdan çıkacağı” belirtilmişti.

‘AKP’NİN HESABI ÇOK YÖNLÜ’

Maraş Yaşam Platformu sözcülerinden Mahmut Deliter, gazetemize yaptığı açıklamada karşı karşıya oldukları saldırıyı şu sözlerle anlattı: “Günlerdir süren direnişimiz, bazı çevrelerce ısrarla yanlış aktarıldı. Suriyeli mültecilere karşıyız gibi gösterildi. Herkes şunu bilmeli ki buradaki hesap ‘Mültecilere insani yardım’dan öte bir hesap. AKP İktidarı, bu projeyle, bizleri kendi ayrılıkçı politikalarının bir parçası olarak baskı altına almaya çalışıyor. Endişelerimizi ve hassasiyetimizi hiçe sayarak, Suriye’de yaptığı gibi, burada da mezhepçiliği kışkırtıyor. Belki de bizleri, bizden önceki akrabalarımız gibi mülteci konumuna düşürmenin hesabı içindeler”.

Burada yaşayan halkın, kamplara dair “Cihatçı örgüt elemanlarının da barındırıldığı” yönündeki endişelerine hiçbir açıklayıcı yanıt alamadığını ifade eden Deliter, tüm bu endişelerin dışında bölgede ‘çok daha geniş bir talan hesabı’ olduğuna dikkat çekti: “Görünen o ki, birinci sınıf tarım arazisi olan bu toprakları, sanayinin hizmetine verme yönünde yıllardır süren çaba sonuçlanmış. Mülteci kampı için bu yerdeki ısrar da bu yüzden. Bir yandan buradaki nüfusu yıldırıp dağıtacaklar, bir yandan da mülteciler üzerinden patronlara ucuz iş gücü imkanı sunacaklar. İşte AKP’nin hem mültecilere hem de kendi ülkesindeki halklara reva gördüğü politika!”

SİVRİCEHÖYÜK DİRENİYOR

Maraş-Narlı arasında çoğunluğu Kürt-Alevi yurttaşların yaşadığı yerleşim yerleri, neredeyse tüm bölgenin en verimli tarım arazileri. Bu yüzden yıllardır bu alana dair her türlü talan girişimine (çöp tesisi, çimento fabrikaları) direnişle karşılık veren bölge halkı açısından “AFAD kampı” da şüpheyle karşılandı.

Maraş Yaşam Platformu bünyesinde günlerdir mücadelelerini sürdüren Sivricehöyük ve civar mahalle sakinleri, bu kez saldırının çok yönlü olduğunu ifade ediyorlar. Pazar günü binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen mitingde jandarma, kitleye gazla müdahale etmiş, ardından direniş çadırını kaldırtmıştı. Aynı günün akşamı, “Mücadeleye devam” diyerek cemevi bahçesinde yeniden nöbete başlayan Platform bileşenleri ve çok sayıda destekçi, hukuki alan da dahil, mücadeleyi bırakmayacaklarını söylüyor.

MÜLTECİLERİN ACI TÜRKİYE SERÜVENİ

Suriye’deki savaştan kaçarak Türkiye’de yaşamaya çalışan mülteci sayısı 3 milyonu buldu. AKP’nin başlangıçta Suriye Rejimine karşı bölgedeki hesapları için gelmelerini istediği mülteciler, hesapların değişmesiyle giderek bir yük olarak görülmeye başlandı. “Bunları nereye kadar besleyeceğiz” söylemleriyle mülteciler uluslararası düzeyde de pazarlıklara konu edildi.

Son olarak AB ile varılan anlaşma gereği Avrupa’dan toplu olarak Türkiye’ye gönderilmeleri söz konusu oldu ve Türkiye, mülteciler için açık bir cezaevi haline getirildi.

Bütün bu sürece gelinceye kadar da başta Antep, Kilis ve diğer sınır illeri olmak üzere yurdun dört bir yanında yaşam mücadelesi veren Suriyeliler, ucuz iş gücü olarak görülmeleriyle birlikte türlü ayrımcılığa ve saldırılara maruz kaldı.
Savaş da dahil olmak üzere her durumu kazanç elde etmek için fırsata dönüştürme çabasındaki sermaye sahipleri de bu durumdan faydalanmakta gecikmeyerek, başta tekstil olmak üzere hemen her alanda mülteciler üzerinden yeni emek sömürüsü planları yapmaktan geri durmadılar.

NAZİ KAMPLARINDAN KÖLE İŞÇİ !

Gün ışığına çıkarılan Nazi belgeleri, Nazi toplama kamplarının tekeller tarafından köle işçi pazarına dönüştürüldüğünü ortaya koyuyor. Artık yüzlerce şirketin 2. Dünya Savaşı sırasında yaşanan köle işçi vahşetine katıldığı bir sır değil.
Ford, Siemens, Krupp ve IG Farben dünyaca bilinen birçok marka bu suça ortak! Kimi Nazilere mühimmat ve askeri araç üretti kimi Nazi partisine üniforma, kimi toplama kampından ‘zorunlu iş gücü’ ile içecek üretti kimi çikolata.(Fatma KESKİNTİMUR/Evrensel)