Anasayfa , Köşe Yazıları , KÜRESEL ANAFORUN MERKEZİ: SURİYE / Volkan Yaraşır

KÜRESEL ANAFORUN MERKEZİ: SURİYE / Volkan Yaraşır

KÜRESEL ANAFORUN MERKEZİ: SURİYE

RUSYA, TC, SURİYE SAVAŞI

Ortadoğu dünyanın merkezine dönüşüyor. Kapitalizmin genelleşmiş/ organik krizinin yarattığı yüksek konjonktür Ortadoğu’yu hızla küresel jeo- politik odak haline getirdi. Her yapısal kriz kendini emperyal özneler arasında şiddetli hegemonya savaşlarıyla dışa vurur. Ortadoğu ve hinterlandı hegemonya savaşlarının en şiddetli geçtiği coğrafya olarak dikkat çekiyor. 21. Yüzyılın güç ilişkileri ve güçler korelasyonu Ortadoğu üzerinden belirleniyor. Ortadoğu sürekli savaş coğrafyası haline geliyor. Bölgede tetiklenen etnik, dini, mezhebi polarizasyon sürekli savaşı besliyor. Yine savaş dinamiklerinin önünü açıyor. Sürekli savaş hali Ortadoğu’yu eklem yerlerinden kırıyor. Savaşın sarsıntıları ya da fay hatları kırılması kendini Ukrayna’dan Pakistan’a, Kuzey Afrika’dan Kafkaslara kadar gösteriyor. Bir anlamda Ortadoğu’da coğrafi olarak bölgesel bir savaş ama etkileri ve sonuçları itibariyle bir dünya savaşı yaşanıyor.

EMPERYALİST PAYLAŞIMIN ÖN CEPHESİ, SURİYE

Suriye bu savaşın ön cephesi işlevini görüyor. Suriye’de küresel, bölgesel ve yerel güç ilişkileri kesişiyor. Ve korkunç bir hesaplaşma yaşanıyor. Emperyalist paylaşımın en yıkıcı sonuçları Suriye topraklarında gerçekleşiyor. Ülke küresel jeo- politik açısından stratejik önem taşıyor. Suriye küçük bir Ortadoğu ve jeo-politik bir laboratuvar olarak öne çıkıyor. Küçük bir Ortadoğu olarak Ortadoğu’nun yeni dizaynı Suriye eksenli biçimleniyor. Uygulanan her taktik ve her politika Ortadoğu’nun yeniden paylaşımının nasıl gerçekleşeceğini gösteriyor. Suriye (de- stabilize ve fiilen sınırların kalktığı Irak’la birlikte) sadece Doğu Akdeniz’e açılan bir kapı ya da stratejik bir enerji geçiş güzergahı değil, Ortadoğu’nun kalbinin attığı, küresel güç ilişkilerinin yansıdığı, emperyal paylaşımın ve gerilimin odaklandığı, tüm bölge ve yerel güçlerin bir boyutta kendini gösterdiği coğrafyadır. Yaşanan yüksek konjonktür bu coğrafyanın olağanüstü odaklanmasına yol açtı. Artık bu coğrafyada yaşanacak sarsıcı kırılma ya da gelişmelerin şiddetli küresel sonuçlar doğurması kaçınılmazdır.

ORTADOĞU’DA YENİ GÜÇ MERKEZİ: RUSYA

Rusya hızla Ortadoğu’da yeni güç merkezi oluyor. Rusya’nın Suriye müdahalesi Ortadoğu’da güçler korelasyonunu sarstı. Rusya temel bir aktör olarak devreye girdi. Sürekli savaş coğrafyasında yeni bir konjonktürün önünü açtı. Bu durum vekalet savaşlarının bir nevi modifiye oluşunu gösteriyor. Vekalet savaşlarını yürüten güçlerin yanında artık asal güçlerde sahnede.

Ukrayna krizi ve savaşı hegemonya “savaşlarında” ABD ve AB’nin atağını göstermiş ve Rusya’nın sıkışmasına yol açmıştı. Rusya Suriye müdahalesiyle hem bu kuşatılmışlığa karşı bir hamle gerçekleştirdi, hem de etki alanını yaydı. Bir nevi sınırlarını Ortadoğu’ya, Suriye’ye taşıdı. Rusya bir hegemon güç olarak, Avrasya’da hakimiyetini pekiştiren ve çevre alanını kontrol eden atakta bulundu.

Rusya’nın müdahalesi Ortadoğu’da yeni güçler matrisi yarattı. Son 5 yıllık süreçte oluşan dengeler sarsıldı. Rusya hem diplomatik, hem de askeri ve ekonomik ataklarıyla yeni bir çekim merkezi oluşturdu. İran’la kurulan özel ilişkiler ve Suriye’de bir garantör devlet rolü oynaması bir başlangıç oldu. Son dönemde Suidi Arabistan, Ürdün, Mısır ve Körfez ülkeleriyle mekik diplomasi izledi. İsrail’le temaslarını yoğunlaştırıldı. Ve kısa bir süre önce Çin ve Mısır’la birlikte yaptığı askeri tatbikat dikkat çekti. Bu gelişmeler, Rusya’nın Ortadoğu’da çok yönlü ve çok boyutlu etki yarattığını gösteren emareler oldu. Rusya bu hamleleriyle Ortadoğu’da yaşanan gerginlik ve polarizasyonlara karşı etkin bir konum elde etmeye başladı.

Rusya Şii, Sünni ekseninde yer alan ülkelerle önemli temaslar kurdu. İran’la kurulan ilişkiler ve ABD’yle İran arasındaki nükleer anlaşmada aracılık etmesi ve İran İsrail arasında sorunlarda devreye girişi Rusya’nın Ortadoğu’da aranan ve uzlaşılan bir güç olmasının önünü açtı. Özellikle Suriye’de başta İŞİD olmak üzere benzeri fundamentalist yapılara karşı uyguladığı askeri operasyonlar, özellikle Paris saldıları sonrası Batı kamuoyunundan yüksek onay aldı.

Artık Rusya Ortadoğu’da temel bir aktör olarak konumlanıyor. Ekonomik hamlelerin yanında, kendisi açısından stratejik öneme haiz olan Akdeniz’de konuşlanmış durumda. Ayrıca Ortadoğu’daki varlığıyla diğer jeo- stratejik alanlara güç yansıtma şansı kazanıyor.

Rusya, “yeni” Ortadoğu’nun temel aktörlerinden biri olarak öne çıktı. Ağırlığı ve gücünü bölgeye hissettirmeye başladı.

RUS UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİ, RUSYA NATO SAVAŞINA ZEMİN Mİ?

AKP iktidarı neo- Osmanlıcık, Osmanlı restorasyonu, stratejik derinlik argümantasyonlarıyla Ortadoğu’ya yönelik agresyon politikaları izledi. Alt- emperyalist olma hayalleriyle yapılan bu hamleler bütünüyle boşa çıktı. Ortadoğu’nun alt üst edici anaforu Türkiye’yi sarsmaya başladı. En başta alt- emperyalist bir güç olmanın asgari zemini olan ekonomik, diplomatik, askeri, kültürel ve politik etki alanından yoksun olan TC’nin Ortadoğu yönelimleri hızla çöktü. Özellikle Suriye politikaları tam anlamıyla iflas etti. Ortadoğu’nun küresel bir jeo- politik odak oluşu ve küresel hesaplaşmanın merkezine dönüşmesi ve coğrafyada dengelerin hızla değişmesi TC’yi devre dışı bıraktı. Hatta izlediği politikalar giderek içinden çıkılmaz bir noktaya ulaştı. Emperyal hayaller, Ortadoğu bataklığında büyük hayal kırıklıklarına yol açtığı gibi yıkıcı sonuçlar yaratacak aşamaya geldi.

Son olarak Rusya uçağının düşürülmesi benzer bir yaklaşımın ürünü oldu. Böylesi bir hamlenin, bütün ajitetif perdeleme uğraşlarına rağmen, son derece sarsıcı sonuçlar doğurması kaçınılmazdır.

Suriye vekalet savaşları sonucu emperyalizmin yeni av sahasına dönüştü. Rejimin Libya’da Kaddafi rejimi gibi hızla çökeceği tahmin ediliyordu. Esad rejiminin özellikle Rusya’nın desteğiyle ayakta kalması, 2012’de Rojava Devriminin gerçekleşmesi ve emperyalizm ve bölgesel güçler tarafından organize edilen, kadro devşirilen, askeri ve lojistik destekle devreye sokulan bir dizi İslamcı fundamentalist yapı ve güçlerin, istenilen hamleleri yapamaması dengeleri bozdu. Ayrıca manipüle edilen bu güçler kısa sürede çözüldü,dağıldı ve etkisizleşti.

Esad rejimi ülkenin bazı bölgelerinden çekilerek, tahkim edilmiş alan savunması yaptı. Rejim bu taktikle uzun vadede soluklanmayı ve hamle kazanma şansı yakalamayı hedefledi. Aynı süreçte İŞİD, giderek inisiyatif kazandı.İŞİD, ABD ve AB emperyalizmi tarafından bir jeo- politik faktör olarak değerlendirildi. İŞİD hem emperyalist güçler, hem de bölgesel güçler tarafından desteklendi ve önü açıldı. Hızla dağılan, çözülmüş fundemantelist yapıların kadroları için çekim merkezine dönüştü. İŞİD bir yanıyla da çapraşık olsa da sahici bir olgu olarak ortaya çıktı ya da organize oldu. İŞİD Irak’ta “direniş” hareketinin metamorfoza uğramış ve çürümüş hali olarak gelişti. Kısa zamanda Irak’ta ve Suriye’de geniş bir coğrafyada hakimiyet kurdu.

Bu arada çok vektörlü gelişmeler yaşandı.Rojava Devrimi ve Kobane direnişi Suriye’de yeni bir moment oldu. Şengal direnişi ve büyük geri çekilme ahlaki bir manifesto olarak tarihteki yerini aldı. Rusya ve Hizbullah’ın desteğiyle Esad rejimi tahkim edilmiş alan savunmasından hamleler yapma ve stratejik alanları yeniden eline geçirme şansı buldu. İŞİD hem YPG ve YPJ’nin saldırıları, hem de rejimin hamleleri karşısında geriledi. Tunus, Suruç, Ankara, Beyrut ve son olarak Paris katliamı İŞİD’e karşı uluslararası kamuoyunda şiddetli tepkilere yol açtı. Bir istikrarsızlık öznesi olarak devreye sokulan ve son derece etkin yararlanılan İŞİD, yeni dönemde “ yeni” Ortadoğu’nun inşasında ya da dizaynında küresel terör öznesi olarak gündemde tutulacak.

RUSYA TC ARASINDA GERİLİM TIRMANACAK

“ Yeni” BOP diye de tanımlanan bu süreç, yeni güç momentini yaratıyor ve Ortadoğu’ya kolektif emperyalist müdahalelerin önünü açıyor. Son G20 zirvesi ve NATO toplantısında bu yönelim deklare edildi. ABD, İngiltere ve AB emperyalizmi bölgeye müdahale hazırlığı içine girdi. Özellikle Rusya’nın Ortadoğu’da inisiyatifini daraltmayı ve Ortadoğu’nun yeniden dizaynını hedefleyen bu gelişmeler “yeni” BOP olarak değerlendirilebilir.

Ortadoğu’da kartların yeniden karıldığı bir konjonktürde TC’nin Rus uçağını düşürmesi gündeme geldi. TC’nin bu hamlesi ister örtük NATO manipülasyonu, ister Ortadoğu’ya yönelik agresyon politikasının parçası (Suriye’de parçalanma ve mikro devletleşme sürecinde inisiyatif kazanma, Türkmen merkezli bir kantonlaşma hamlesi yapabilme ve YPG ve YPJ inisiyatifini kırma amaçlı) olsun önümüzde dönemde sert gelişmeler yaşanabilir. Savaş dahil bir çok olasılık gündemdedir. Anlaşıldığı kadarıyla Suriye’ye yönelik bir dizi tasarrufun yanında asıl olarak Rusya NATO savaşını tetikleyecek bir hamle olarak tasarlanmış bu gelişme, ABD ve NATO’nun diplomatik ve nötr açıklamalarıyla TC’yi ciddi derecede boşa düşürdü.

Rusya hemen harekete geçip, sert tepki verdi. Krizi tırmandırdı ve tırmandırmaya devam ediyor. Ayrıca çeşitli boyutta ambargolarla tavrını ortaya koyuyor. Diğer yandan örtük biçimde savaş tehdidinde bulundu. Ve askeri bir rövanşın alacığını diplomatik bir dille ifade etti. Suriye’ye yerleştirilen S- 300 ve S-400 sistemi Rusya’nın yeni pozisyon alışını gösterdi. Bunun yanısıra “vaka” Putin ve AKP iktidarı tarafından iç politik malzeme olarak kullanılmaya başlandı. Hatta gerilim Türkiye’de başkanlık sistemini meşrulaştırıcı bir içerikte kullanılmaya çalışılıyor.

Önümüzdeki süreç Suriye merkezli önemli gelişmelere neden olabilir. Suriye’de yaşanan iç savaş ve ortaya çıkan çelişkiler artık bölgesel etkilerinin yanında küresel sonuçlar yaratacak boyuta ulaştı. Suriye yerel, bölgesel ve küresel çelişkilerin odaklandığı ve kristalize olduğu bir coğrafyaya dönüştü. Şiddetli kırılmaları ve katastrofik etkileri beraberinde getirecek bir sürecin içine girildi. Siyasi iktidar izlediği politikalarla bu bataklığın içinde iyice sürüklenmeye başladı. İncirlik üssünün emperyalist güçler tarafından aktif kullanımı ve yeni yüksek teknolojili silahlarla takviye edilmesi, Suriye odaklı gelişmelere bir hazırlık olarak düşünülmeli ve Rusya’nın bölgede inisiyafini kırmaya yönelik hamleler olduğu görülmelidir. TC bütün gelişmelerin merkezinde yer alıyor. Ve izlediği politikalarla bataklığa iyice saplanıyor. Rusya savaş uçağının düşülmesi bu saplanışın ne boyutta olabileceğini gösteriyor. Suriye’de iç savaş küresel, bölgesel, yerel çelişkileri şiddetlendiriyor. İçinde yer alan bölgesel ya da küresel aktörleri anaforu içine çekiyor. Küçük bir Ortadoğu’ya dönüşen Suriye’de sürekli savaşın biçim alışı yüksek bir dalgasal etkisi olan “sürekli” iç savaş şeklinde gelişiyor. Ortadoğu’nun nabzı Suriye’de atmaya devam ediyor.