Anasayfa , Haberler , KCK : SÜRECİ CİDDİYETSİZ BİR HÜKÜMETİN İNSAFINA BIRAKAMAYIZ

KCK : SÜRECİ CİDDİYETSİZ BİR HÜKÜMETİN İNSAFINA BIRAKAMAYIZ

kckBEHDiNAN |10-10-2013 | KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, çözüm sürecinde gelinen aşamaya ilişkin tutumunu bir deklarasyonla açıkladı. Kürt sorununun çözümü için taleplerini sıralayan KCK, “Özgür ve demokratik yaşam hakkının tanınmadığı bir ortamda Kürtlerin özgür ve demokratik yaşamlarını kendi irade ve güçleriyle gerçekleştirmeleri meşru bir haktır. Bu çerçevede çok boyutlu bir yeni mücadele dönemi başlatılacaktır” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı açıkladığı deklarasyonda, Kürtlerin temel taleplerini üç madde halinde sıralayarak, “Bu temel talepler karşılanmadan ayrıntıda konuşulan ve yapılanlar hiçbir anlam ifade etmez” vurgusunu yaptı.

3 TEMEL TALEP

Kürt sorununun içerik olarak çözülmesinin temel koşulları vardır. Bu temel talepler karşılanmadan ayrıntıda konuşulan ve yapılanlar hiçbir anlam ifade etmez.

Bu temel talepler, parametreler ve koşullar bellidir. Bunlar birbirinden koparılmayacak biçimde bir bütünü ifade ederler.

Birincisi: Kürtlerin varlığının, kimliğinin, Kürt kültürünün anayasal ve yasal güvenceye alınması, Kürt kimliğiyle düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün tanınması.

İkincisi: Kürtlerin bir toplum olarak kabul edilmesinin gereği özyönetiminin, yani demokratik özerkliğinin kabulü.

Üçüncüsü: kültürel soykırımla yok edilmek istenen bir halk olmasından dolayı her düzeyde anadilde eğitiminin kabul edilmesidir.

Bunlar Kürt halkının vazgeçilmez talebidir. Bu üç temel talep karşılanmadan inkar ve asimilasyonun bittiğinden ve kültürel soykırımdan vazgeçildiğinden söz edilemez. Olsa olsa inkar, asimilasyon ve kültürel soykırımın yeni koşullarda sürdürülmesinden söz edilebilir. İnkar, asimilasyon ve kültürel soykırıma son verecek bu üç temel talep de ancak demokratik bir anayasayla karşılanacak ve birbirini tamamlayan taleplerdir. Biri olmadan diğerleri anlamlı olamaz. Kürtlerin Kürt kimliğiyle özgür ve demokratik yaşamı ancak bu üç öğenin bütünleşik varlığıyla mümkündür. Bunların nasıl somutlaşacağı ve pratikleşeceği ise tartışma, müzakere ve mutabakatla belirlenir. Kürtler muhatap alınmadan, iradesi tanınmadan, temsilcileriyle müzakere yapılmadan da bu temel taleplerin, hakların tanınması gerçekleşmez. Çünkü muhataplık ve Kürtlerin siyasi iradesini tanıyıp tanımama Kürt sorunu konusunda zihniyet değiştirip değiştirmemeyle bağlantılıdır. Çözüm iradesi ortaya koyma da bu konuda eski zihniyeti ve yaklaşımı bırakmayla belli olur ve pratikleşir.

Kürtleri muhatap almadan, siyasi iradesini tanımadan, dolayısıyla müzakere yapılmadan da bu sorun çözülür demek, en başta da Kürtleri kandırmak, oyalamak anlamına gelir. Bunun da “Alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete” yaklaşımının günümüzdeki pratikleşmesi olduğu açıktır.

 

ÇATIŞMASIZLIĞIN NASIL SÜRECEĞİ AKP’NİN TUTUMUNA BAĞLI

Eğer Kürt sorununun çözüm diyalektiği ve gerekleri yerine getirilmez, bugünkü tutumda ısrar edilir ya da bugünkü tutum farklı biçimde sürdürülmek istenirse Hareketimiz bu durumu değerlendirecek, teorik çizgimiz ve paradigmamız doğrultusunda özgür ve demokratik yaşamı kendi iradesi, gücüyle yeni yol ve yöntemlerle gerçekleştirme yoluna gidecektir. Özgür ve demokratik yaşam hakkının tanınmadığı bir ortamda Kürtlerin özgür ve demokratik yaşamlarını kendi irade ve güçleriyle gerçekleştirmeleri meşru bir haktır. Bu çerçevede çok boyutlu bir yeni mücadele dönemi başlatılacaktır. Çatışmasızlığın nasıl sürüp sürmeyeceği,  Hareket olarak hangi yol ve yöntemi tercih edeceğimiz AKP hükümeti ve Türk devletinin önümüzdeki günlerdeki tutumuna bağlı olacaktır” denildi.