İstanbul’da on binler yürüdü: Hayatlarımıza müdahaleye HAYIR!
İstanbul 09.03.2017: On binlerce kadın “Hayatlarımıza Müdahaleye HAYIR” demek için Taksim Fransız Konsolosluğu önünde buluştu. Taksim’den dünya seslenen kadınlar uluslar arası kadın grevini selamladı. Fransız Konsolosluğu önünde bir araya gelen kadınlar “Feminist Mücadelemizin Geri Dönüşü Yok, Hayatlarımıza Müdahaleye HAYIR” pankartıyla tünele doğru yürüyüşe geçtiler.
Yürüyüş boyunca sık sık “Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa”, “Yaşasın 8 Mart”, “Bedenimiz, hayatımız, kararımız bizim! Aileniz sizin olsun!”, “Yoldan çıktık geliyoruz”, “Yaşasın kadın dayanışması”, “Bir kere çıktık sokağa bir daha dönmeyiz geriye, kadınlar isyanda”, “Kadınlar artık susmayacaklar susmayacaklar”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganları atıldı. “Dolapta zıkkımın kökü, sokakta isyan var”, “Yaşasın feminist mücadelemiz”, “Erkekliğinizi döktüğümüz regl kanında boğacağız”, “Sokakta isyan yatakta GREV var!”,”Uluslararası kadın grevine ses veriyoruz”, “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” dövizleri de eylem de taşındı.
“En büyük dayanağımız kadın dayanışması”
“Kutuplaşan dünyada en büyük dayanağımız kadın dayanışmasıdır” diyen kadınlar, erkek şiddeti sonucu katledilen kadınları, hayatta kalmak için şiddet gördükleri erkeklere öz savunma yapan kadınları anarak, Şengalli kadınları ve tutuklu milletvekillerini de selamladılar.
Tünele varıldığında 8 Mart Manifestosu ve basın açıklamasını kitle adına Türkçesini Dilşat Ehli, Kürtçesini de Xunav Altun okudu. Basın açıklamasından sonra trampetler, sloganlar ve danslar eşliğinde 8 Mart’ı kutlayan kadınlar, Taksim’in sokaklarına dağılarak gece boyunca coşkulu kutlamaya devam etti.
Açıklamanın tam metni şöyle
Bu sene 15. kez, Feminist Gece Yürüyüşü’nde kadınlar ve translar olarak işte yine yan yana sokakta, meydanda, İstiklal Caddesi’nde, hayatın orta yerindeyiz. İçimize korku salan, biz kadınları sokaklardan, meydanlardan, gecelerden, üniversitelerden, kamudan, iş yerlerimizden ve siyasetten tasfiye etmeye çalışan devletin ve bedenlerimize her gün kasteden erkeklerin karşısında hep birlikte dikilmekteyiz. OHAL’in yıkıcı koşullarında bile en iyi bildiğimiz şeyi yapmaktan geri durmuyor, hiç bir yere gitmiyor, direniyoruz, çünkü hayatlarımızın da mücadelemizin de geri dönüşü yok!
Muhafazakarlığın ve erkek egemenliğinin her türlüsünü en iyi biz tanıyor, kadınlara nasıl saldırdığını en iyi biz biliyoruz. Şort giyen kadına atılan tekme, parktaki hamile kadına saldırı, gece evine dönen kadına tecavüz haberlerini duydukça korkup evlere dönmemizi istiyorlar. Bu haberleri duyuyoruz çünkü biliyoruz ki hali hazırda var olan erkek egemenliğini gün geçtikçe daha meşrulaştırıyorlar.
Erkekler cezasız kaldıkları gibi ödüllendiriliyor, hukuk onlar için çalışmaya devam ediyor. Halbuki biz korkmak, geri çekilmek şöyle dursun; kadın dayanışması ile birbirimizi güçlendiriyor, sokaklardan geri çekilmiyoruz. AKP iktidarı, heteroseksist, Türk ve Sünni aileyi hepimize dayatırken bu politikaların hedef haline getirdiği translar evlerinde, sokakta, erkekler tarafından öldürülüyor, katiller bizzat devletçe korunuyor ve teşvik ediliyor. Her geçen gün erkek şiddetinin aramızdan aldığı kadınların ve transların sayısı artarken, erkek adalet kadın katillerini her türlü erkeklik indirimlerinden faydalandırıp onlara ödül gibi cezalar veriyor, hayatlarına sahip çıkan kadınlara ise ağır cezalar yağdırıyor. AKP arkasına aldığı milliyetçi güvenlik politikaları ile yaşam alanlarımızı giderek daraltıyor. Hayatlarımıza bombalar düşüyor.
Aile kuralım diye yapmadıkları teşvik kalmaz iken, biz kadınları aile içine tıkıp yalnızlaştırmak, güçsüzleştirmek istiyorlar. İstiyorlar ki çocuk doğuralım, çocuk bakalım, esnek çalışalım, kiralık işçi yasaları, anneannelere evde çocuk bakım ödenekleri ile ömür boyu niteliksiz güvencesiz işlerde çalışmaya mahkum olalım. Evlilik teşviki de boşanma komisyonu da aynı kapıya çıkıyor: aile. Yıllardır söylüyoruz, yine söyleyelim: Ne devlete, ne erkeklere çocuk borcumuz var. Aksine,bizler erkeklerden alacaklıyız. Evlilik teşviklerine de karnımız tok. Bu kadar teşvike rağmen boşanmaların artması ne söylüyor biliyor musunuz?
Kadınlar artık sokağa çıktılar, kadınlar hayatlarına sahip çıkıyorlar ve bunun geri dönüşü yok! Savaşın yıkımına ve hayatlarımıza düşen bombalara eklenen OHAL fırsatçılığı ile muhalif kadın kurumlarını kapatırken, bir yandan da kendilerine yakın kadın kurumlarını kuruyorlar ki ‘’ bakın biz de kadın örgütleri ile beraber çalışıyoruz’’ desinler. Kadın belediye başkanları ve yerel yöneticiler ile onların çabalarının ürünü olan kadın danışma ve dayanışma merkezleri kayyumlarla işgal ediliyor. Gelen kayyumların ilk işi ise kadın merkezlerini kapatmak hatta kadın otobüs şöförü olmaz demek oluyor. Mecliste sesimiz olan, eşit temsili hayata geçirmeye çalışan, feminist mücadelede yol arkadaşımız olan kadın millet vekilleri tutuklanıyor, susturulmaya çalışılıyor.
Bizleri meclisten, toplumsal hayattan itekleyerek çıkarmaya çalışıyorlar. Bizler ise mecliste değilsek sokaklarda, belediyede değilsek meydanlardayız ve her koşulda, her yerde kadın dayanışması ile başka türlü bir dünyanın mümkün olduğunu haykıracağız. Gece yarıları bizlerden habersiz meclisten geçirdikleri yasalarla, çocuğun istismarcı ile evliliğinin önün açmaya, kadınların medeni kanun ve uluslararası sözleşmeler ile hak ettiği kazanımları birer birer gasp etmeye çalışıyorlar. Haklarımızı biz kazandık, elbette bizler koruyacağız. Sessizce bekleyip, kaderimize boyun eğeceğimizi sananlara gülüp geçiyoruz. Daha iyisi şen kahkahalarımızı gönderiyoruz.
Bu 8 Mart’ta her zamankinden çok daha güçlüyüz. Çünkü dünyanın farklı yerlerinde kadınlar benzer muhafazakar, ırkçı, militarist, cinsiyetçi, homofobik ve transfobik devlet politikalarına karşı grevdeler, sokaktalar, isyandalar. Bu yıl 8 Mart kadınların dünyanın her yerinde yan yana geldiği, savaşa, erkek egemenliğine ve şiddetine, heteroseksizme ve her türlü ayrımcılığa itiraz ettiği ve hayır dediği bir 8 Mart oluyor. Kadın dayanışması sınırları aşıyor! Çetin zamanların bizi ittiği yalnızlık ve korkudan, yine birbirimizden güç ve cesaret alarak sıyrılıyoruz. Gece yürüyüşümüz, işte bu birlikteliğin ve kararlılığın hem ifadesi hem de yeniden ilanıdır.
Bizler bugün burada binbir çeşit kadın, binbir çeşit mücadele yöntemlerimizle bir aradayız. Farklılıklarımızla güçleniyor, hayatlarımıza yöneltilen tehditlere karşı yan yana, el ele mücadele ediyoruz. Ne giyineceğimize, kimle sevişeceğimize, hazzımıza, ne zaman sokağa çıkacağımıza, hamile kaldığımızda kürtaj olmamıza, ne zaman ne kadar hangi tonda konuşacağımıza, kahkahamıza karışma hakkına sahip olduğunu sananların neslini tüketene kadar devam edeceğiz. Hayatı yeniden ve bizler kuracağız.
Buradan erkeklere ve erkek devlete bir kez daha ilan ediyoruz. Yüzde yüz eşitlikten azına hayır! Sınırları aile ile çizilmiş bir hayata hayır! Eşit emeğe, eşitsiz ücrete ve güvencesiz çalışmaya hayır! Savaşa ve sınır ötesi operasyonlara hayır! Hak ve özgürlüklerimizin kırpılıp un ufak edilmesine hayır! Erkek adalete ve erkek devlete hayır! Ailenin reisine de devletin reisine de hayır! Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz Feminist mücadelemizin geri dönüşü yok! Gelecek sene de bu alanda feminist mücadelenin sesini yükseltmek için buluşacağız.
Yaşasın Feminist Mücadelemiz!
Yaşasın 8 Mart!
(Yeni Demokrat Kadın)