Home , Haberler , IAPL’den Münih Politik Tutsaklar Davasına İlişkin Açıklama

IAPL’den Münih Politik Tutsaklar Davasına İlişkin Açıklama

HABER MERKEZİ | 04.07.2020 | IAPL’den (Uluslararası Halkın Avukatlarının Birliği) Münih Politik Tutsaklar Davasına ilişkin açıklama:

BASIN AÇIKLAMASI

Münih, Almanya – Utrecht, 23 Haziran 2020

Türkiye’nin Komünist Partisine (Marksist / Leninist) mensup olmakla suçlanan siyasi aktivistlere yönelik son duruşma 16 Haziran 2020’de Almanya’nın Münih kentinde yapıldı. Sanıklara yöneltilen suçlamalar, Alman Ceza Kanunu’nun Terörle Mücadele 129b paragrafına dayanmakta. Sanıklara karşı açılan dava, Nisan 2015’te tutuklandıktan sonra 2016 yılında başlatılmıştı.

16-17 Haziran 2020 Salı ve Çarşamba günü devam eden duruşmalarda Uluslararası İzleme Heyeti hazır bulundu.

Aşağıdaki sorunlarla ilgili endişelerimizin özeti aşağıdadır:

Daha önce, Uluslararası İzleme Heyeti 2015 yılında dava başladığından beri bu mahkeme için izleme misyonlarına katılmıştı.

Bu son misyonda Uluslararası Heyet, savcılarla bir araya gelerek savcıların argümanlarınına dair güncellemeleri dinledi: Avukatlar, bazı önemli kanıt belgelerinin Türkçe-Almanca çevirilerindeki eksikliklere dikkat çekti. Vurgulanan bir diğer önemli husus, savcının Mayıs 2020’de sanıklardan birinin duruşma öncesi tutukluluğunun askıya alınmasını istemesine rağmen, Mahkemenin bu talep hakkında hala bir karar vermediğidir. Bu sanık 5 yıldır gözaltında tutuklu bulunmaktadır.

Korona kısıtlamaları nedeniyle, adliyenin genel galerisinde en fazla 7 kişiye izin verilmiştir. Dolayısıyla mahkeme salonuna giren sanıkların akrabalarının sayısı çok sınırlıydı.

Duruşma sırasında, sanıkların neden siyasi bir davanın bir tarafı oldukları ve nasıl Alman Savcılığı’nın hoşlarına gitmeyen legal göçmeyen kurumlarına saldırabilmek için Türkiye’nin arka plandaki etkisi ile kendisini Alman terörizmi mevzuatına dayandırdığı noktaları daha bir netlike kazandı.

Mahkeme heyetinde oturan yargıçların, sanıklardan ikisi tarafından sunulan gerçekler ve ifadeler temelinde, savunmacıların iddialarını kabul ederek tüm süreci sona erdirmeye karar verip vermeyecekleri sorusu halen cevapsız durmaktadır. Mahkeme heyetindeki yargıçların tutumlarına dayanarak bakıldığında, karar öngörülebilir değildir.

Alman mahmekesinin yargılama yöntemleri ile ilgili olanlar da dahil olmak üzere,  iddialar duruşma boyunca dinlendi ancak bağımsız bir hukuki görüşe ve dolayısıyla Alman ve Türk makamlarının çıkarlarından bağımsız olarak dinlenmişmidir sorusu da henüz muğlak durmaktadır.

Biz, uluslararası izleme heyetinin üyeleri olarak, duruşmanın, özellikle sanıklardan birisinin tutukluluk süresinin uzun olmasına ragmen henüz bir sonuca varamamış olmasını endişe verici buluyoruz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, özellikle de sanıkların siyasi mahkum olarak muamele gördüğü durumlarda, gözaltı sürelerinin gereksiz yere uzatılmaması için davaların makul bir süre içinde sonuçlandırılması gerektiğini açıkça belirtmektedir. Tutuklu ve korona salgınının sağlık durumu, bu yükümlülüğün aciliyetini hayati bir durum haline getirmektedir.