Anasayfa , Avrupa , Hollanda’da KCK davasına ilişkin panel ve Dersim şehitleri anması

Hollanda’da KCK davasına ilişkin panel ve Dersim şehitleri anması

DEN HAAG | 03 – 07 – 2011 | Den Haag’ta 3 Temmuz tarihinde, Kürt Kültür Evinde bir panel ve anma gerçekleştirildi. Hollanda Türkiyeli İşçiler Federasyonu (HTİF) ve FED-KOM’un ortak düzenlediği panelde KCK davası ve Kürt ulusuna yapılan baskılar ele alınırken, yapılan anmada son süreçte şehit düşen TKP/ML-TİKKO, HPG ve MKP-HKO gerillaları anıldı.

Panele konuşmacı olarak Uluslararası Halkların Avukatlar Birliği (UHAB) ve HTİF Denetim Kurulu üyesi avukat Dündar Gürses’in yanısıra Den Haag bölgesi Halk Meclisi üyesi Aydın Batman katılım sağladı.

Gürses: Evrensel Hukuk’a aykırı bir dava, taraflı bir yargı

İlk konuşmacı olan avukat Dündar Gürses, Ocak ve Nisan ayında, Hollanda’dan bir avukatlar heyeti ile birlikte katıldığı KCK davası duruşmalarına ilişkin izlenimlerini anlattı. 2008 yılında başlayan KCK davasında, aralarında belediye başkanları, il meclis üyeleri, sendikacıları ve insan hakları aktivistlerinin bulunduğu toplam 151 kişinin yargılandığını belirten Gürses, Açılım Hukuk Bürosu aracılığıyla KCK İzleme Komisyonu ile birlikte davaları katıldıklarını anlattı.

Gürses, yazılar ve araştırmalarla sunmaya çalıştıkları desteğin yanısıra, Hollanda’lı avukatlara, çeşitli kurum ve dergilere KCK davası sürecini ve izlenimlerini anlatarak kamuoyu yaratmaya çalışmanın önemine vurgu yaptı. Avukat Gürses, dava sürecinde mahkeme salonuna girişten, tutukluların savunmaları, üst aramaları, iddianame’nin avukatlardan önce medya yansıtılması, avukatların imzalarının araştırılmaya tabi tutulması gibi yoğun ve sürekli bir mücadele seyrinin olduğundan bahsetti. Gürses “savaş hukukundan daha ilkel bir hukuk şekli ile yargılanıyorlar, hiçbir hakları yok” dedi.

Avukatların ve tutukluların bu saldırıları karşı her adımda mücadele ettiklerini görmenin, orada bulunmanın oldukça gurur verici olduğunu söyleyen Gürses, KCK davasını tarihi ve taraflı, politik bir dava olarak nitelendirdi. Kürtçe savunmaya karşı çıkan, bilirkişi başvurularını ret eden, 130 bin sayfalık delil ve argüman dosyalarını okumaya bile gerek görmeyen mahkemenin de, KCK davasının da bir oyun olduğunu belirten Gürses, mücadeleye kamuoyu yaratarak, sistemin sınırlarını daraltarak devam edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Gürses, “KCK davasının, Avrupa’da ve Hollanda’da daha geniş kamuoyuna yansıması için demokratik kurumlar birçok şey yapıyor, bu çalışmaları düzenlemeli ve yoğunlaştırmalıyız, parlementoya ve siyasete yansıtmalıyız. Bu konuda hem avukatlara hem de demokratik kurumlara düşen görevler var” dedi.

Batman: Kürt hareketini marjinalleştiremediler

Daha sonra söz alan Den Haag bölgesi Halk Meclisi temsilcisi Aydın Batman, Nisan 2009’da başlayan KCK operasyonuna neden ihtiyaç duyulduğunu anlatmak için öncesindeki 29 Mart yerel seçim sürecinde devletin hedeflediğini anlamak gerektiğini söyledi. Devletin o dönemde hedefinin, DTP’nin elindeki belediyeleri alarak, aktivistlerini tutuklamak ve marjinalleştirmeyi hedeflediğini anlatan temsilci, bu planın, DTP’nin gücünü 2’ye katlayarak sağladı zafer sonrasında suya düştüğünü belirtti.

2 yıl öncesinden telefon dinlemeleri ve takiplerle, Irak ve ABD ile görüşerek Kürtlerin mücadelesinin tasfiyesinin hesabını yapan devletin bu zafer karşısında, intikam alma niyetiyle operasyona başladığını anlatan temsilci, DTP’nin kapatılması, Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk’ün milletvekilliklerinin düşürülmesi, 3 bine yakın DTP üyesinin KCK ile ilişkilendirilip gözaltına alınmasını bu anlayışın sonuçları olarak ileri sürdü.

“Halk ve kurum olarak biz bu süreci siyasi bir soykırım olarak tanımlıyoruz” diyen Batman, “operasyonun hiçbir hukuki dayanağı yoktur. İçerdeki arkadaşlarımız esir olarak orada tutuluyorlar, yani onların bırakılması, Kürt sorununun çözülmesiyle ancak mümkün olacaktır. İnkar ve soykırım siyasetine devam edilirse, operayonlar adı altında, siyasetten tasfiye etmek için, bu tutuklamalara devam edecekler. Biz yargılamaları kabul etmeyeceğiz.” dedi. Sonrasında, KCK davasının genel seçimlere kadar bilinçli olarak uzatıldığını söyleyen temsilci, yöneticilerinin içerde tutulduğu, komisyonlar kurulamadığı bir süreçte, halkın semt semt, mahalle mahalle gezerek seçim çalışmaları yürüttüğünü anlattı.

Devletin seçim öncesi, etki gücü olabilecek tüm kesimlerle görüştüğünü söyleyen Halk Meclisi temsilcisi, Hatip Dicle ve 5 milletvekili sürecinde yaşananları, ortamı gerginleştirme ve gerginliği BDP’ye mal etme politikası olarak değerlendirdi. “Talebimiz, demokratik anayasa ile sorunun çözülmesidir” diyen Batman artık demokrasi isteğinin önüne kimsenin geçemeyeceğini, Kürt halkının alternatifsiz olmadığını ve kendi yoluna devam edeceğini söyledi.

TİKKO, HPG ve HKO gerillaları anıldı

Daha sonra bir anma yapılarak, dağların doruklarında mücadelede, 27 Haziran’da Dersim Ovacık’ta şehit düşen MKP-HKO gerillaları Ozan Derman, İsmail Perktaş ve Abidin Demir, 29 Haziran’da Dersim Çemişgezek’te şehit düşen HPG gerillası Mazlum Erenci ve TKP/ML-TİKKO gerillası Yurdal Yıldırım için bir konuşma yapıldı.

Konuşmada, silahlı mücadele içerisinde şehit düşenlerin unutlmayacağını, Demokratik Halk Devrimi yolunda birer cesaret abidesi olarak onların yüreklerde yaşamaya devam edeceklerini, devrimi zaferle taçlandırmanın da herkesin boynunun borcu olduğu sözlerine yer verildi.

Yaşasın Halk Savaşçıları, Yaşasın Halk Savaşı sloganlarının ardından kitle ayakta alkış tutarak, “Şehit Namırın” sloganlarını tek bir ağızdan attı.