Home , Köşe Yazıları , Hangi İbrahim mi ? Yeni Özgür Politika; Tarkan Bozkurt ve İbrahimler;

Hangi İbrahim mi ? Yeni Özgür Politika; Tarkan Bozkurt ve İbrahimler;

ilyas-100x100SÜLEYMAN ŞAHİN |18-05-2013 | İbrahim Kaypakkaya ve düşüncelerinin; ardıllarının çabalarının da etkisiyle; sol-sosyalist ve ulusal kurtuluşçu kesimlerce, ‘yeniden keşfi’ , ve etraflıca ele alınma çabaları olumlu gözüküyor. Kâh gerçekten yeni okuyanlar, kâh hatırlamak zorunda kalanlar kervanına elbette ki çarpıtma kasdıyla ele alanların da katılması kaçınılmazdı. Yeni Özgür Politika gazetesinin 16.05.2013 tarihli sayısındaki Tarkan Bozkurt imzalı yazıyı okuyunca, bu ne, demek durumunda kaldım.
Yazarımız diyor ki;
…..Ne yazık ki bu bölünmeler ciddi ideolojik nedenlerden değildi ve bunu gören Türkiye halkları gözünde de her bir sosyalist örgüt ciddi bir alternatif olmaktan uzaklaştı.
….Denizleri, Mahirleri Sinan’ları, Mazlumları, İbo’ları birbirlerinden koparıp burdan farklı örgütler yaratanlar, acı ve açık konuşmak gerekirse, hem devrim tarihimizi anlamayanlar hem de yer yer kariyerizm peşindeler.
…..Arkadaşlar biraz iyi niyet lütfen….
…. Tabii bu tek konu değildir, örneğin ‘Kürt sorunu‘ hakkında İbo daha değişik yaklaşmıştır, ‘ötekiler‘ daha milliyetçi açıdan bakmışlar diyen çarpık bir anlayış da var , ki bu hem doğru değil. Örneğin Hüseyin Cevahir, İbo’dan yıllar önce Kürt sorunu hakkında yazmıştır.
…. Peki İ.K.‘nın da altına imza attığı 21 Kasım 1967 tarihinde yayınlanan…..[….] Türk ulusu ikinci bir Kurtuluş savaşı vermek zorundadır.
..Bu ikinci Kurtuluş Savaşı vurgusu hem 1923 hareketini doğru bir değerlendirmenin sonucu varılan bir vurgudur, hem de bugün yapılması gerekene işaret eder….
….Burada İbo’yu öteki önderlerden ayırıp daha devrimci(!) göstermeye çalışanların niyetlerinden şüphe ediyorum!..
Bugün binbir parçaya bölünmüş tüm devrimci hareketlerden vazgeçtim, sadece İbrahim’i önderi olarak benimseyen, onun yolunda gittiğini iddia edenler bırakın sağ ve sol dergileri, kendi yayınlarını ne kadar okuyorlardır, herhangibiriyle konuşarak buna siz karar verin…..
….Ama insanların olduğu yerlerde hata olur. İbrahim’lerin yoğun operasyonların sürdüğü Dersim’den inatla uzaklaşmamaları böyle bir hatadır mesela(-). Belki de oradan ihbarcının çıkmayacağını düşünmekte hataydı….
…‘Küba devrimini de bu konferansta ‚‘küçük burjuvazinin önderliğinde tesadüfen gerçekleşen , bir devrim olarak‘ değerlendirirler.
…Yukarıda da belirttiğim gibi fikirlerinde kimi çelişkiler vardı İbrahim’in, bu yüzden yazılarında Kemalizm’e bir faşizm diyordu, bir Kemalizmi devrimci görüyordu. Bu çelişkiler sadece Kemalizm konusunda değildi. Örneğin……….
…Herşeye rağmen devrimci dayanışmanın en güzel örneklerini verdi o güzel insanlar…
..Acaba bugün kendine sol diyen örgütler bazı şeyleri tekrar gözden geçirmeleri, önderlerin tüm yapıtlarını tekrar okumaları, bunun dışında her alanda kendilerini geliştirmeleri gerekmez mi? Barış sürecine olan yaklaşımlarda bie kafakarışıklığı kendini hissettiriyor…
Bu kadar yeter sanırım.
İbrahim’i eleştirmeyeceğim, savunmayacağım da; T. Bozkurt ‘un yazısına sadece etik, insaf vb. kavramlar açısından değinirken neden böyle bir yazıya ihtiyaç duyulduğunu anlamaya çalışacağım.
Ahkâm kesmeden; Teorik yazılarını değerlendireceğimiz her birey-yazarı mutlaka tarihsel gelişimi içerisinde ele alırız/almalıyız. Örneğin öğrencilik yıllarındaki Marx’ı, Komünist Manifesto’dan sonraki Marx’la kıyaslamaz, çelişki bulmayız. Ve çelişki ile; değişim-gelişimi bu mantık kurgusu ile ele alarak sınıflandırırız, sınıflandırmalıyız. İçerikle-zaman/biçim gibi farklı kategorileri bir potada değerlendirmeyiz, değerlendirmemeliyiz. VS.VS.
Yazarımız hiç böyle kaygılar taşımıyor,kişiler, kavramlar ,tarihler biribirinin içine geçmiş , ne gam?
Kurgulanmış cümlelerini, peşisıra döktürürken ,araya sıkıştırdığı sevgi sözcüklerinin eşliğinde, İbrahim ‘i yerden yere vuruyor,İddia büyük: İbrahim Kemalizme bir Faşist diyor ,bir devrimci diyor.Ve diğerleri.Kanıt : sıralamış kendince ,takdir sizin.
Yazardaki cesarete hayran olmamak elde değil. Hani cesareti, cehaletinden kaynaklanıyor diyeceğim ama, aynı yazı içinde herkesi okumamak-araştırmamakla suçladığını görünce, başkalarının niyetini sorgulamaya çalışırken cehaletle bezenmiş bir kötü niyet ve sahtekârlık çabası gözüküyor bana.
İbrahim’i bütünüyle savunabilir ya da bütünüyle reddedebilirsiniz. Bazı görüşlerini savunup bazılarına şiddetle karşı çıkabilirsiniz. Düşüncelerini temelde reddedip, ‘Komünist Önderimiz‘ bile diyebilirsiniz. Bu en fazla bir hata olur. Ama çarpıtma, övme görüntüsü ile yok etme çabası buna biraz da sahtekârlık denebilir.
İbrahim onlarca cilt eseri olan, yabancı dilde yazıp kitapları gelişigüzel sırayla çevrilmiş devrimci kamuoyu açısından muamma bir yazar değil.
Temel düşüncesi bir ciltte toplanmış ‚‘yazarın‘ da çokça alıntıladığı tarihsel olarak daha eski yazıları ise 2. bir cilt olarak daha sonra yayınlanmış. Yayınevi önsözlerde yazılar konusunda gerekli asgari …bilgilendirmeleri de yapmış durumda. Ve T.D.H. bünyesindeki hemen herkes de İbrahim Kaypakkaya ve düşünceleri dendiğinde, Seçme Eserler 1’in kastedildiğini bilir. Kaypakkayacı gelenek de sıkça 5 temel …belgeden Bahsedildiğini de sanırım Yazar duymuştur.Bu belgeler de S.E.1 adı altında yayınlanan eserdedir.
Bu durumda 1967-1969 tarihli yazılar ve genel bildirgeleri İbrahim’in düşünceleri diye bizlere yutturmaya çalışıp çelişki bulmaya çalışması kabul edilemez.
Kendi derin Kemalizm sevgisini Tartışmayacağım ,kendisi bilir,ama buna İbrahim ‚‘den taraftar yaratmaya çalışması en azından saygısızlıktır.
Deniz, Mahir , İbo’yu aynılaştırma çabası yetmeyince ne tarihsel olarak ne konum olarak eşdeğer olmayan başka bir değeri, Mazlum’u da kapsama alanına alarak ulusal harekete de göz kırpmayı ihmal etmiyor.
İbo, Kürt sorunu hakkında daha değişik yaklaşmıştır. ‘Çarpık anlayışının‘ panzehirlerini Hüseyin Cevahir’in daha önce yazılmış yazıları var demekte bulan Yazar’ı ne kadar ciddiye alıp eleştirmeliyiz bilmiyorum ama sessiz de kalınca ‘Yazar’larımızın megolamanlığı sınır tanımıyor.
Yazıyı bulup okumalısınız.
Çelişkiler içerisinde ,birbirinden farklı İbrahim’ler yaratmaya çalışmayalım. Yok öyle bir şey .Yalnızca süreçle hatalarının üstüne gitmesini bilen ve kendisini geliştiren,marksizmi bir kılavuz olarak kullanan ufku geniş, yaratıcı, cesur bir Komünist var. Ki formelliğe düşme sınırlarını zorlayarak düşünce sınırlarını net,maddeler halinde ifade etmesi ile de ayırdedilebilir.
Konuyla ilgisi yok ama barış süreci de giydirilmiş yazıya. Mecbur muydu yoksa kendiliğinden mi bir ‘Kıyak‘ yaptı bilmiyorum.
**İnsanın yazıyı okuyunca bırak ‘Kızıl Güller‘ i rahatsız etme diyesi geliyor. Yine de iyi niyetli olma olasılığını kökten …yoksaymayarak, diyorum ki. Öyleyse ,
Yazma be kardeşim. İyi bir devrimci olmanın ,iyi ve dürüst bir insan olmanın yolu sadece yazmaktan geçmiyor. Bakma YAZI ‚‘nın , kutsallaştırılmasına, o da, o konuda daha yetenekli olan arkadaşların yapması gereken bir uğraş sadece, hizmet araçlarından biri, daha ulvi hiçbir anlamı yok ve hepimiz de yazar olmak mecburiyetinde değiliz.
18 Mayıs yaklaşırken gazete ne yapıyor.
Ya yayın kuralları işletilmeden, denetlenmeden, savrukça bir sayfa ayrılmış ;
ya da yaratılmak istenilen kafa karışıklığından medet umuluyor ,
Hangisi bilemedim.
17.05.2013- Süleyman şahin