HASAN AKSU | 24 – 11 – 2013 | Elimdeki egemenliği son kırıntısına kadar korumak , sürdürmek isteğini arzusunu daha da hırsla taşımaktayım.
Şimdi bazı hemcinslerim beni eleştirecekler,yargılayacaklar,belkide bu ne saçmalama, yolunu saşırmış yada olamaz diyecekler. Varsın desinler Çünkü gerçekler görülmedikçe , kavranmadıkça bu sorunlarımız dahada artarak devam edecektir. Iktidara karşı savaş halindeyken kendi iç dünyamızdaki benzer iktidar zaafını farkında olarak yada olmayarak süregelen tutsaklık devam edecektır
Türkiye ve Kürdisdan toplumunun sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel şekillenmesi ortada, buna islam dininin redikal yansımasıda eklenince şekillenme ve alşıkanlıklarımızın bize verdiği zarar daha da net bilinecektir.
Emperyalizme bağımlı burjuva` siyasi`otoritenin, klan/feodal otorite , dinsel otorite, ve de koca (erkek) otoritesi sürdürülen sistemin çeşitli derecelerdeki hiücrelerini oluşturmaktadır. Bu anlamda ülkemizde sisteme karşı mücadele tek başına yeterli değildir,aksine kadın sorununu özelini de ele almak zorundadır. ülkemiz özgülünde faşizm; dini siyasal alanda çok iyi kullanmakta , kadın lar üzerinde bir egemenlik, otorite aracı olarak görmektedir. Kadını ortaçağ şeriat düzeni ekseninde kölelestirmeyi, cinsel meta görmeyi kalıcılaştırmaya çalışmaktadır. Emperyalizm olsun yarı sömürge ve sömürge sistemlerde olsun erk erkek olan iktidarin elindeki sopadır. Kim elindeki variyeti ,mülkiyeti kaybetmek, yitirmemek ister. Hangi sömürücü sömürü hakimiyetini kaybetmek ister? Hiçbir sömürücü egemen bunu kabul etmez. Aksine , hakimiyetini korumak için şiddete, baskıya, katlıama kadar işi vardırmaktadır. Bütün toplumlarda erkeklerin kadınlar ve kız çocuklarına karşı uyguladığı gerçek idealize ettiğimiz özgürlükcü özellikleri taşımamaktadır. Bilakiş ,şiddeti ,baskıyı, zoru ve namus adına öldürmeyi bile göze alır. Kadına uygulanan erkek baskısı, sömürü sistemlerinde ki yönetim şekillerine göre farklılıklar göstersede özde tek bir zihinsel yapının ürünüdür ,kadına yönelik sömürü ve şiddet üzerine yapılan tüm araştırmalar yukarıda anlatmaya çalıştığım gerçeğimizi kanıtlamaktadır. Bu erkeğin ya da ezilenlerin bilinçşizliğiyle maskerenip meşru görülebilecek bir durum değildir. O nedenle sınıf bilinçli bir system özlemiyle bütün bu baskı ve şiddet içeren aşağılık siyaseti anlaşılır kılmak mümkün değildir.
Sosyalizimde ,soyalist veya halk demokrasisiyle yönetilen sistemlerde de her alanda sınıflar ve sınıflar mücadelesi vardır. sömürü ve ayrıcalıklar devam etmektedir yada bir biçimde sürmektedir. Halen kadın üzerindeki erk farklı bir biçimde de olsa mevcuttur. Kadının sosyalist sistemde özgürleşme yolu /yolları açılmıştır. Ama kadın hala özgürleşebilmesi süreklileşmiş bir mücadele sorunudur. Sosyalist olduğunu söyleyen birçok parti ve örgüt hala bu gerçeği görememektedır. Bunlar Kılişe sözlerle bilimsel sosyalizmi savunmak adına, sosyalizme -bilimsel sosyalizme zararlar vermektedir.
Zıtların birliği yasasını anlayamayıp, sosyalizmin sınıflı bir toplum olduğunu göremeyıp doğmatik davranıyorlar. Sosyal , ekonomik, toplumsal , kultürel değişim ve dönüşümler sosyalizim de sınıfların varolmadığını, sömürünün varolmadığını, kadına yönelik baski ve cinsel ayrımcılığın ortadan kaldırıldığını göstermez. Önemli nitel değişimlerle birlikde , halen ayrıcalıklar, egemenlik hücreleri , devam etmektedir. Daha ileri gidilirse komunist partilerinde de toplumda var olan çelişkiler ideolojik yansımalarını olabilir. Ve bu komunizm varana kadar toplumun bütün alanlarında görülebilir. Dönem dönem hakim hale gelerekde kapitalist sisteme geri dönüsler gercekleşebilir. Aksine , Komunizme geçiş sürecini oluşturan sosyalizm göreceli bir sitemi oluşturmaktadır. Devlet in olduğu yerde ,devletin merkezi ve idari yönetselliğinin bulunduğu bir sistemde , hala mülküyet sisteminin bulunduğu bir sistemde, yönetenle yöneten arasında , kafa ile kol arasında devam eden çelişkinin varlığı vb. vb bize neyi göstermektedir?
Peki ben neden kadın sorununu buraya taşıyıp sosyalit sistem üzerinde yoğunlaştım? Çünkü kadın sorunu yanlızca sınıf sorunu değildir, aynı zamanda, cinsiyet sorunudur, cinsiyet sorunu ise kadın sorununda asıl sorun olarak karşımızda durmaktadır. Kendisine sosyalist, komunist diyenlerin ezici çoğunluğu bu toplumsal çelişik gerçeği görmezden gelerek es geçmektedirler. Halbuki Kadın sorunu bütün toplumsal sistemlerde temel sorunlardan biridir. Bu sosyalist sistemde de böyledir. Kim kalkıp da sosyalizmde kadın sorunu, cinsiyet ayrıcalığı sorunu ortadan kalkmıştır diyebilir. Kim sosyalizmde herşeyin güllük-gülüsdanlık oldugunu söyleyebilir.
Yakın tarihimizde yaşananlar da hesaba katılırsa “sosyalist “ülkelerin patır patır dökülmelerini kimseye anlatamazlar. Kimki sosyalizmde sınıfların varlığını red ederse, kimki sosyalizmde kadının sömürülmediğini, özgürleştiğini söylüyorsa o, lafda sosyalist, özde ise değildir. Hala bilimsel sosyalizmi kavramamıs, sosyalist sistemde burokrat , yöneten özel mülkü elinde tutan , bu anlamıyla sömürü özelliği taşıyan sosyalist üst yapıyı kavramamıştır. Çünkü sosyalizmde üst yapı toplumu belirleyen özellik taşımaktadır. Kadının ekenomik özgürlügüne kavuşması, proleteryanın ekonomik (Komünsel ortak üretim anlamında) özgürlüğüne kavuşması, orada sınıfların ayrıcalıkların ortadan kalktığı anlamını çıkarmaz.Dahası kadın üzerindeki cinsiyet ayrımcılığı değişik şekillere bürünerek devam etmektedir.
Yukarıda genel, bazende özel olarak ifade etmeye çalıştığım Kadın sorunu: Türkiye ve Kürdisdan da belirleyici toplumsal bir sorundur. Bu toplumsal (temel) sorunu cözume almayanlar ne halk devrimi yapabilir, nede sosyalizme ilerleyebilir! O nedenle toplumun yarısından fazlasını oluşturan kadınların üzerinde süregelen: feodal (klan )otoritesine, burjuva –feodal siyasi otoriteye karşı, dinsel otoriteye karşı vede var oluşundan günümüze süregelen erk otoritesine karşı yürüttükleri mücadele desdeklenmeli ,içinde yer alınmalı, örgütlenmelidir. Günümüzde bütün kadın hareketleri ilerici devrimci, sistem karşıtı bir özellik taşımaktadır. En küçük kadın hareketinin yanında olmak, desdek vermek birlikde mücadele etmenın yollarını yaratmak gerekiyor. Çünkü onlar mevcut mülk sistemine karşı özgürlükçü bir seçimden yana taraf olarak bağlanmaktadırlar.
Özellikle feminist ve soyalist feminist hareketlerle birlikte hareket etmemiz bizlere çok şeyler kazandıraçağı ınancındayım. Çünkü ,asırlardır cinsiyetçi ayrıma karşı feminizm bir baş kaldırıdır.