HABER MERKEZİ|26.02.2025| Frankfurt’ta gerçekleşen etkinlikte, ATİF ve ADHK tarafından düzenlenen kitap tanıtımında, Emre Erdal’ın kaleme aldığı „Tarihin Komün Yakasından“ eseri masaya yatırıldı.
21.02.2025 tarihinde Frankfurt KAGEF Derneği’nde ATİF ve ADHK tarafından kitap tanıtım ve söyleşisi gerçekleştirildi. Tanıtımı yapılan kitap, Emre Erdal tarafından kaleme alınan „Tarihin Komün Yakasından“dı. Tanıtım, moderatörün 8 ana başlıklı sunumuyla başladı. Bu başlıklar şunlardı: „Evrensel Ölçekli Devrimci Miras“, „Din ve Yabancılaşma“, „Değiniler“, „Devlet/İktidar“, „Irkçılık/Milliyetçilik“, „Kitle Hareketleri ve Anti-Kapitalist Yazılar“, „Sol’a ve Tarihimize Dönük Yazılar“, „Tarihe Düşenletimiz“.
Sonrasında yazar, önce kitabın oluşum sürecini anlattı. Emre Erdal, postmodernizm, sınıf mücadelesi perspektifinden uzaklaşma, devrimci hareketin edilgenliği gibi temalar üzerinden bir anlatımda bulundu. Devrimci hareketin postmodernizmden etkilenerek, sınıf mücadelesinin yerine kimlik mücadelesini istemsiz de olsa yer yer merkeze alma eğilimi gösterdiğini ifade etti. Bunları söylerken, ezilen ulus, cinsel yönelim veya inanç gruplarının taleplerinin komünistler tarafından savunulması gerektiğinin altını çizdi.
Emre Erdal, konuşmasında kimlik ve kimlikçilik arasındaki farkı vurguladı. Kimlik sorununun ileri bir demokrasiyle giderilebileceğini, fakat esasen bu sorunun sınıfsal zemininin ortadan kaldırılmasıyla çözülebileceğini ve bunun da yalnızca sınıf perspektifiyle mümkün olduğunu ifade etti. Paris Komünü’nün devrimci kadın yanını vurgularken, „devrimci hafıza“nın da oluşması gerektiğine dikkat çekti. Yine Komün tarihini anlatırken, Marsilya Komünü ve Paris Komünü arasındaki kopmaz bağlara vurgu yaptı.
Kaypakkaya ile ilgili olarak, O’nun sadece resmi devlet ideolojisine değil, aynı zamanda dünya çapındaki egemen ideolojiye de esaslı darbeler indirdiğini ifade etti. Kavramlar ve isimlendirmelere karşı devrimcilerin pek de sorgulamadan bu isimlendirmeleri kabul etmesinin yanlış olduğunu belirtti. „Kuşak“ kavramının 68 doğumlu bir politik isimlendirme olduğunu anlatırken, „y, z ya da alfa…“ tanımlamalarının liberalizmin kavramları olduğunu vurguladı. Aynı zamanda yazar, „Bu kadar haklıyken neden çoğalamıyoruz?“ diye sorup, cevabının diyalektik tarihsel materyalizm ve iktidar perspektifinden uzaklaşma olduğunu vurguladı.
Canlı bir katılımın olduğu soru-cevap bölümünden sonra etkinlik sonlandırıldı.