İZMİR | 22 – 12 – 2012 | İlahiyatçı-Yazar İhsan Eliaçık, muhafazakar kesimin kapitalizmle yüzleşemediğini kaydederek, “Herkes kendine Müslümanım diyor. Müslümansınız da hangi müslümanlardansınız?” diye soruyor. Roboski Katliamı için “Bizzat Başbakan’ın talimatı var” diyen Eliaçık, “Roboski için özür dileyeceksiniz, sorumlularını yargılayacaksınız. Yoksa tarih sizi yargılar” dedi.
Alışılmışın dışında kendisini anti-kapitalist müslüman olarak tanımlayan İhsan Eliaçık, farklı bir ilahiyatçı… Müslümanların kapitalizmle hesaplaşmamasını sert bir dille eleştiren Eliaçık, AKP’nin kapitalizm tarafından üretilen bir proje olduğunu söylüyor.
Eliaçık, ANF’nin sorularını yanıtladı.
Sizin farklı bir duruşunuz var. Bize bu farkı anlatır mısınız? Kendinizi anti-kapitalist müslüman olarak tanımlıyorsunuz. Neden böyle bir vurgu yapma gereği duydunuz?
Anti-Kapitalist Müslüman Gençler 1 Mayıs’ta bir çıkış yapmışlardı. Ben de onları desteklemiştim. Bir manifesto yayınladık. O manifestoda; müslüman ismi bizim ezeli ve ebedi ismimizdir. Tüm zamanlarda ve mekanlarda kendimize müslümanız deriz. Kuran-ı Kerim’de Hz. İbrahim’den bu yana bu davaya inanlara müslümanlar deniyor. Tamam ama İslamiyet ortaya çıktığından bu yana kitleler halinde milyonlarca insan müslüman oldu. Yani Suudi Arabistan Şeyhi kedine müslümanım diyor, Hafız Esat’ta müslüman, Saddam’da müslüman olduğunu söylüyor…
Türkiye’de de kendine ‘müslüman’ diyen ama müslümanlığın gereğini yapmadığına inandığınız isimler var mı?
Türkiye’de de herkes müslüman olduğunu söylüyor. Adam yanında asgari ücretle, sigortasız işçi çalıştıyor ama kendine müslümanım diyor. İşyerinde sadece mescit açmakla anti-kapitalist olunmuyor, müslüman olunmuyor. Adam kapısına ‘mülk Allah’ındır’ yazıyor. Kiracısını kirasını ödemediği için kapı dışarı ediyor. Hacı olarak geçiniyor. Dolayısıyla burada bir ayrışma yaşanmak zorunda. Müslümansınız da hangi müslümanlardansınız? Biz çağa egemen olan kapitalist müslümanlardan değiliz. Mal varlığına, paraya neredeyse taparcasına değer veren müslümanlardan değiliz, biz bunlara karşı çıkan müslümanlardanız demek için böyle bir vurgu yapmak gerekti. Biz bu nedenle anti-kapitalist vurgusunu yapma gereği duyduk. Bu vurgu tarihsel bir vurgudur. Eğer tarihsel olarak faşizm olsaydı, bu kez de anti-faşist müslümanlar olarak çıkış yapmak gerekirdi.
Türkiye şuan bu durumda değil mi? Faşizm yok mu?
Faşizm dediğimiz şey kapitalizmin bir silahıdır. Devlet kendine karşı çıkanlara karşı silah olarak faşizmi kullanır. Şuan henüz bu aşamada olduğumuzu düşünmüyorum. Müslümanlar kapitalistleşmişlerdir. Kapitalizmle aralarına mesafe koyamamışlardır. Paraya tapınmakla, faizsiz kar payı adı altında kazançlarla, mülkiyeti yüceltmekle kapitalizmin iyice kucağına oturmuş durumdalar. Öyle ki, bu ülkede muhafazakar bir iktidar döneminde zenginle yoksul arasındaki uçurum 8 kat artmış durumda.
Evet! Bu bir çelişki değil mi? Neden böyle oldu?
Hacca gidenlerin, namaz kılanların sayısı, başörtüsü takanların sayısı da arttı. Ama zenginle yoksul arasındaki uçurumda arttı. Bu neden oluyor? Burada nasıl bir terslik var? Müslümanlar kapitalizmle hesaplaşmadılar, kapitalizme teslim oldular. Muhafazakarlarla ilgili eskiden beri gelen bir hikayedir bu; komünizmle mücadele derneklerinde yetiştirildiler. Şimdi de komünizmle mücadele derneklerinde yetiştirilenler, böyle eğitilenler bu ülkeyi yönetiyor. Kapitalizmle bir sorunları yok. Anti-kapitalist müslümanlar bu duruma tepki olsun diye ortaya çıktı.
Peki AKP’nin bu sistem içerisindeki konumu nedir? Sizin kendinizi orada tanımlamamanızın nedeni anti-kapitalist duruşunuz yüzünden mi?
Esas mesele o dur. AKP ne yapmak istiyor ve sistem içerisindeki yeri nedir? Benim görüşüme göre AKP Türkiye’de Kemalizmin yapamadığını yapmıştır. Yani kapitalizmi Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar, başı yemenili kadının iftar sofrasına kadar sokmuştur. Burada reklamlar yapılmaktadır. Ülker-Cola Turka reklamlarıyla Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar kapitalizm götürülmüştür. Kapitalizm bunu Türkiye’de ancak dini yedeğine alarak yapabilirdi. Bunu Kemalistler yapamazdı. Çünkü onların dinle ilgili sorunları var. Bunu ancak AKP’yi yanına alarak ve dini yanına alarak yapabilirdi. İkincisi siyasal davranışları. AKP hükümeti, devletin siyasal davranışlarını kendine uygulamamakta, kendini devletleştirmektedir. Devleti kendine uydurmaktadır. Kamu anlayışında bir sakatlık var. Üçüncü olarak da dış politika anlayışı. Kurtlarla birlikte saldırıp, kuzularla birlikte meleşiyorlar. Müslümanlara gidiyor ‘mazlumuz’ diyor. Kapitalistlerin yanına gidip saldırıyor. Bu tam bir şaşkınlıktır. Dış politikada paçavraya dönmüş durumdalar. Halkların yanında olmamız lazım ama tarzı bu değil.
Son olarak güncel bir konudaki görüşünüzü merak ediyorum. Roboski Katliamının yıl dönümü yaklaşıyor. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Anti-kapitalist gençler Roboski Katliamının yıldönümünde orada olacaklar. Önce Fatih Camii’nde katliamda yaşamını kaybedenlerin anısına gıyabi cenaze namazı kılacağız. Oradan da Roboski’ye gidilecek. Roboski katliamı tam bir suçüstü yakalanmadır. O yüzden aradan bir yıl geçmesine rağmen doğru dürüst bir komisyon dahi kurulamadı. Çünkü işin içinde bizzat Başbakan’ın talimatı var. Kandırılarak mı? Boşluğa gelinerek mi? Bilemiyorum. İşin içinde kendisi var. Şimdi buna sinirleniyor, sinirlendikçe batıyor. Başbakan ‘Roboski nerden çıktı? Uludere’ diye açıklama yapıyor. Asıl Uludere nereden çıktı. Buranın ismi Roboski. 27 bin tane yer ismi değiştirilmiş. Bu yerlerin ismini iade edeceksiniz. Roboski için özür dileyeceksiniz, sorumlularını yargılayacaksınız. Yoksa tarih sizi yargılar.(ANF-Umut Akpınar)