Home , Köşe Yazıları , DUYULMAK İSTENMEYEN BÜYÜK ÇIĞLIK MÜLTECİLİK

DUYULMAK İSTENMEYEN BÜYÜK ÇIĞLIK MÜLTECİLİK

hasan-aksuHASAN AKSU 25-8- 2015- Savaş denince insanın aklına gelen ilk şey ölümdür. Vahşetir,işkencedir , tecavüzdür , yoksuluk ve açlıktır . Ölümlerden kaçma adına , umutsuzluk içerisinde ölüme umut diye koşmaktır ,Savaşlar yanlızca insanları öldürmekle kalmazlar . Kendi dışında evrende yaşayan tüm canlılarıda yok eder, yakar – yıkar. Atılan bombalar , toplar , füzeler, kimyasal silahlarla evrende yaşayan bütün canlıların doğal yaşam alanları , hakları yok edilir , ortadan kaldırır.
Peki savaşı kimler çıkarmakta kimler savaşlarda zarar görmekte , savaşlar kimlere yaramaktadır ?

Bütün zamanlarda çıkarılan savaşlarda egemen mülk sahipleri egemenliklerini , mülksüzlerden korumak için devlet kurmuşlardır. Mülk edinme egemenliği , insanlar arasında farklılaşmayı da beraberinde getirdi. İnsanları mülk sahibi ve mülksüzler olarak iki sınıfa , iki kutuba böldü. Mülk sahipleri mülksüzler üzerinden rant sağlamak , egemenliklerini sürdürebilmek için devlet kurdular. Kurulan devlet yanlızca ve yanlızca mülk sahiplerinin egemenliğini, varlığını korumak , daha fazla variyet sabıbı olmalarını , topraklarını daha çok genişleterek kölelik yasaları çıkardılar. Bu azınlık mülk sahiplerinin ,çoğunluk mülksüz insanlar üzerinde egemenliğini sağlamak , kölelik düzenini garanti altına almaktı. Bunun adı devletti.

O günden günümüze mülk sahipleriyle mülksüz ler arasında bir sınıf faklılığı , sınıf mücadelesi egemenlik savaşı başlamıştır. Çünkü ,egemen mülk sahipleri egemenliğini korumak , mülklerine -topraklarına toprak katmak , zenginliklerine -zenginlik katmak için savaşlar çıkarmakta ,mülksüz insanları , yoksulları savaşlara sürmekte , evren üzerindeki insanlığa ait değerleri pervasızca paylaşmaktadırlar. Günümüzde yaşanan savaşların geçmişten hiçbir farkı yoktur bu savaşlara biz gerici savaşlar demekteyiz. Bu savaşların en amansız, zulmünü yaksul ezilen emekçi halklarımız çekmektedir .

Günümüzde bu gerici savaşlara karşı , özel mülk sistemine karşı , haksızlığa , sömürüye karşı yani, gerici haksız çıkar savaşlarına karşı halkların kardeşliğini ,halkların bağımsızlığını , özgürlüğünü savunan mücadele eden , haksız gerici savaşları son bulması için haklı savaş yürüten bütün emeği temsil eden güçler var . Bu emek güçlerinin yürüttüğü savaş haklı , meşru,  mutlak gerekli var olma yok olma savaşıdır. Bu haklı savaşlar yürütülmeden insanlık üzerine kara bulut gibi çöken haksız savaşları, emperyalist sermayeyi,ortadan kaldırmadan insanlığın eşitliğinden , özgürlüğünden kardeşliğinden bahsedemeyiz . Hiçbir savaşı önleyemeyiz , o nedenle hakların kardeşliğini , birlikte barışını sağlamak istiyorsak haklı savaşların yanında safımızı belirlemeliyiz.

Şunu belirtmeliyimki; öncelikle İşçiler ,emekçiler , devrimciler , komünistler ve dünya halkları hertür savaşa karşıdır. Dünya halklarının birlikte , kardeşçe üretiminden , üleşiminden-paylaşınından yanadırlar. İnsanın insana zulmüne asla müsade etmezler,zulüm eden herkim olursa olsun karşı çıkar ve zulme karşı verilen savaşın meşruluğunu ve haklılığını savunurlar. Komünistler gerçek barışın ancak ve ancak var olan emperyalist sömürü sisteminin ortadan kalkmasıyla gerçekleşeceğini bilir , bu bilinçle hareket ederek mücadeleye uzun soluklu bakarlar. Gerici savaşları emperyalist devletler,onların ırkçı faşist uşak devletleri başlattılar , bugünde en vahşi şekliyle devam etmektedir. Bu sebeple öncelikle emperyalist -kapitalist sömürü sisteminin son bulmadan savaşların , ölümlerin , vahşetin ve bugün milyonların çığlığı olarak yankılan feryatı -figanların son bulmasının mümkünü yoktur.Irak‘ ta , Suriye ‚de ,afganistan ‚da Afrika’da Asya’da kısacası dünyanın dört bir yanında Mülteciler akın akın yurtlarını , topraklarını , evlerini zoraki terk ediyorlar . Kendilerini yeniden yaşama tutunmak için , ölüme yaşam umudu olarak koşuyorlar. Büyük insanlık ise yaşanan bu akıl almaz vahşete , çığlığa alışık bir duyarsızılıkla bakmaktadır. Ne zamandan bu yana insanlık bu kadar nankörleşti.

Milyonlarca yoksul insanımızın kadınların ,çocukların, yaşlıların insanlık dışı ölümlerine şahit oluyoruz . Yine milyonlarca yoksul , kimsesiz insanların‘ hayatlarını kurtarmak için‘ , yeni bir ölüm yolu olan mülteciliğe , sürgün ölümlerine kucak açtığını büyük bir trajedi olarak yaşamaktayız. Kulaklarımız bu büyük insanlık ayıbına karşı sağır , gözlerimiz kör , diller lal , kalemlerimiz kırık . Utanılacak bir durumla karşı karşıyayız .

Son yıllarda Irak’ta , Suriye’de Ortadoğu’da Kurdler , Araplar , Ezidiler, Aleviler ve Gayri müslümler ve Siha ‚ların yaşadıkları acılar sözlerle ifade edilir gibi değil . Kendi ülkelerinde yaşadıkları vahşet yetmezmiş gibi , sığındıkları ülkelerde karşılaştıkları acılar ve çektikleri zulüm kaçmak zorunda kaldıkları ülkelwrnı aratır durumdadır. Aşağılanmadıkları,hakaret edilmedikleri , ırkçılar tarafından hergün her saat ölümle tehdit edildiklerri , beri taraftan ABD nin , AB nin , İsrail ve Türkiye’nin ve hepsinin ortak buluştuğu NATO’nun örgütleyip eğittiği , silahlandırdığı piyasaya sürdüğü İŞİD , ELNUSRA, OSO vb .redikal dinci canı -katil örgütlerin insanlık dışı katliamlarına , tehditlerine , zulmüne maarruz kalmaktadırlar.

Savaştan kaçıp yasama umutsuzca tutunanların Türkiyede Yunanistan ‚da , İspanya ‚da , İtalya ‚da , Makedonya ‚da, Bulgaristan’da , Almanya’da ve Avrupa’da yaşadıkları zulüm anlatılır gibi değil,yenilir içilir değil. Yükselen çığlıkların asıl sorumlusu olan empegyalist devletler ve onların faşist diktatör devletleri günah çıkarırcasına topu birbirine atmakta , kendi suçlarını örtmek için , kendi yarattıkları katil örgütleri suçlu göstemekte, kapı onu köpekleri misali efendiler tarafından bazan dövülüp -sövülmekte , bazan ise saldır komutu verilmektedir. Bu artık heryönlü açığa çıkmış, herkese aşikar hale gelmiştir . Asıl suçluların tesir edilmesi , mültecilere kayıtsız koşulsuz kapıların açılması , hertürlü insanı haklardan yararlanılması , savaşın baş suçluları olarak yarattıkları bu acı ve zulmün bedelini ödemelwr gerektiği noktasında bütün devrimciler , ilerciler , aydınlar devrimci örgütler ve sivil toplum kuruluşları , insan hakları savunucuları , uluslatarası hümanist kuruluşlar bu devasa dünya nın büyük sorununa sahip çıkmalıyız.

Avrupa Sürgünler Meclisi üstüne düşen görevleri yerine getirmek için kolları sıvamalı , kısık ses çıkarma yerine aktifleşmelidir. Tüm Güçbirliği bileşenleri gelecekte dahada büyük sorunların doğuşuna hazırlıklı olmalıdır.