Home , Köşe Yazıları , Dünyanın Dengesini Kim Bozuyor? – Elif Sonzamancı

Dünyanın Dengesini Kim Bozuyor? – Elif Sonzamancı

G20 Zirvesi bitti. Başlamadan önce, ve bittikten sonra da gündemi uzun süre meşgul eden/edecek bir zirve gerçekleşti liman kenti, sol hareket, otonom kültürü için önemli bir kent olan Hamburg’da.

Bir kere baştan bu yana söylendiği gibi yer konusunda yanlış bir seçim söz konusu idi. Zira G20 Zirvesi’nin ardından, zirvenin sonuçlarının değil de, protesto eylemlerin sonuçları üzerinden sürdürülen tartışma bile bu yanlışın önemli argümanı.

Zirvenin ardından muhafazakârından sağcısına, sosyal demokratından, hatta yer yer solcusuna kadar birçok kesim dünya devlerinin dünyanın başına ördüğü çoraplardan değil de, Hamburg’da yaşanan şiddet eylemlerinden bahsediyor, gündemin merkezine yerleştiriyor. Daha doğrusu zirvenin sonuçları gölgede bırakılıyor. Oysa küresel adaletsizliğin mimarları dünyada milyonlarca insanın geldiği çaresizlikten sorumlu. İklim politikasızlığı, sosyal adaletsizlik, gelir dağılımdaki adaletsizlik gibi daha da uzayan bir liste var elimizde. Nitekim toplantı sonucunda da, ne tatminkar bir iklim politikası, ne de savaş çığırtkanlığının sonlanması yönünde sonuç alıcı bir strateji belirlenmedi.

Diğer taraftan Hamburg sokakları demokratik kitle örgütleri tarafından organize edilen gösteriler ile yaratıcı performanslara da sahne oldu. G20 Zirvesi finalinde gerçekleşen büyük yürüyüş ise bu anlamda ilgi çekici idi. Yürüyüşte Kürtler de kendi sembolleri ile katılarak önemli mesajlar verdi. Fakat “şiddet” eylemleri ve hakkında yaratılan spekülasyonlar barışçıl eylemlerin bir kaç adım önüne geçti, medyada kendine sadece küçük bir yer bulabildi.

G20 Zirvesi katılımcılarının açıklamalarında da biz Kürtleri yakından ilgilendiren gelişmeler yaşandı. Zira katılımcı ülkelerden biri de Türkiye, dolayısıyla Erdoğan’dı.

Erdoğan’ın talebi üzerine Merkel ile gerçekleşen görüşmede memnuniyetsizlik içeren mesajlar verildi. Merkel uzun bir süreden sonra Türkiye ile ilişkilerin rengine dair net konuştu: “Aramızda derin farklılıklar var”. Tabii Merkel’in gelecek açısından Türkiye ile nasıl bir yön belirlemek istediği ise hala muamma.

G20 Zirvesi dışında Almanya’da etkinlik düzenlemek isteyen Erdoğan’a izin verilmemesi, peşi sıra gelen agresifi tutumlar, sonraki açıklamalar ile de kendini ortaya koydu. Erdoğan zirve devam ederken, yaptığı basın toplantısında bir gazetecinin Demirtaş hakkındaki sorusuna skandal bir yanıt verdi: “Söylediğiniz kişi bir teröristtir. Öyle bir teröristtir ki, bütün Kürt kardeşlerimi sokağa döküp, 53 Kürt kardeşimi öldürten bir teröristtir”. Zira artık biliyoruz ki siyasette muhalif olan herkes Erdoğan gözünde, “terörist“. Demirtaş’ın teröristliği ise başka bir yerde duruyor. Öyle ki, dünyanın kulak kestiği bir toplantıda “terörist” demekten çekinmiyor.

Yine G20 Zirvesini izlemek isteyen bazı gazetecilerin akreditasyonlarının iptal edilmesi de konuyla bağlantılı olarak başka bir skandala tekabül ediyor. Almanların kamu yayıncılık kuruluşu ARD’nin dillendirdiği haberde polislerin elinde bulunan kara bir listenin varlığı ve akredite olan gazetecilerin bilgilerinin yabancı istihbarat servisleri ile paylaşılma ihtimali gündeme getirildi. Yetkililerden yapılan açıklamaya göre akreditesi iptal edilen gazeteci sayısı 32. Güvenlik kaygısı nedeniyle iptal edilen akredite sayısı ise 9. Diğer 23 gazetecinin akreditasyonları ise gelmediklerinden dolayı iptal edilmiş. G20 Zirvesi’ne dünyanın çeşitli ülkelerinden toplam 4 bin 800 basın mensubunun akredite olduğu açıklanmıştı. Alman basınında geçen bilgilere göre akreditasyonları iptal edilen 4 gazeteci Kürdistan’da çalışan gazeteciler. Bunlardan ikisi, Spiegel muhabiri Chris Grodotzki ve taz foto muhabiri Björn Kietzmann. İki gazeteci kısa süreliğine Diyarbakır’da gözaltına alınan gazetecilerdi. Yine basında geçen bilgilere Junge Welt foto muhabiri Willi Effenberger ile Avrupa Postası muhabiri Adil Yiğit de akreditasyonları iptal edilen gazeteciler arasında yer alıyor. İki ülke istihbaratının birlikte uyum içinde (!) çalışmalarının başka bir ispatı söz konusu durum.

G20 Zirvesi sona erdi. Hamburg şiddet olaylarına da tanık oldu, uzun zaman akıllarda kalacak protesto gösterilerine de. Yaşanan şiddet elbette kabul edilecek bir durum değil. Kaldı ki şiddet olaylarının yaşandığı alan, sosyal adaletsizlik politikalarından nasibini almış insanların yaşadığı bir alan. Dolayısıyla insanın kendi yaşadığı alana zarar vermesinin mantıklı bir tarifi olamaz. Fakat medyada, G20 Zirvesinin amaçları ve etkilerinin, adaletsizliğin mimarı olan bu ülkelerin hedeflerinin gölgede bırakıldığını düşünüyorum. Sonuç itibarı ile savaş ve yoksulluğun mimarları görüşürken, oluşan kaos solcuların sırtına bindiriliyor. (YÖP)