Anasayfa , Haberler , Diyarbakır'da Kürt Kadın Konferansı

Diyarbakır'da Kürt Kadın Konferansı

DİYARBAKIR | 26 – 04 – 2010 | Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin (DÖKH) tarafından Diyarbakır’da gerçekleştiren konferansa katılan kadınlar, konferansın Kürt kadın örgütlülüğünün gelişmesinde önemli bir adım olduğuna dikkat çekti.

Kadın konferansının Kürt ulusal konferansının bir ön adımı olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten kadınlar, Kürtlerin yaşadığı tüm bölgelerden kadınların konferansa katıldığına dikkat çekerek, sorunlara karşı ortak tavır alma noktasında ortaklaştıklarını söyledi.

DÖKH’ün 24-45 Mayıs tarihleri arasında Diyarbakır’da düzenlediği ilk Kürt Kadın Konferansı’na katılan kadınlar konferansa ilişkin izlenimlerini anlattı. Barış Üyesi Grubu Aysel Doğan, Kürtlerin yaşadığı tüm bölgelerden konferansa katılım olduğunu belirterek, bunun kadın mücadelesi açısından önemli olduğunu ifade etti. Ezilen halkların yürütülen mücadele içerisinde yer almamasının kazanımlarını açığa çıkarılması için zorunlu olduğunu dikkat çeken Doğan, Kürt kadın mücadelesinin Kürtlerin yaşadığı tüm bölgelerde önemli bir birikim ortaya çıkardığına şahit olduklarını kaydetti. Doğan, açığa çıkan deneyimlerin paylaşılması ve bunun sonucunda daha güçlü örgütlenmeleri yaratacak bir çalışma sisteminin oluşturulması gerektiğine vurgu yaptı. Konferansın tüm Kürt kadınlarının deneyimleri paylaşmak açısında bir adım olacağını aktaran Doğan, bu çalışma ile birlikte ulusal konferansın adımlarının atılması gerektiğini söyledi.

ZANA: TARİH KADINLARA SORUMLULUK YÜKLEDİ

Eski DEP Milletvekili Leyla Zana ise, tarihin kadınlara sorumluluklar yüklediğini belirterek, ‘Büyük yükler ve sorumluluklar, baskı ve inkarın, kimliksizliğin, Kasrı-Şirin ve Lozan’ın yüküdür. Bu yük göçün yersizlik ve yurtsuzluğun yüküdür’ dedi. Bu yükün siyasi, sosyal, kültürel, dinsel ve ekonomik yük olduğuna işaret eden Zana, bunun hayatın bütün alanlarını kapladığını belirterek, ‘Bu yüzden kadınlar özgürlükçü, demokratik ve barışçıl bir toplum ve dünya için öncü rollerini bugün olduğundan daha fazla ve güçlü bir biçimde ortaya koymalıdır’ dedi. Zana, Kürtlerin karşılaştıkları toplumsal ve siyasal sorunların, özelde Kürt kadınlarının maruz kaldığı çoklu ayrımcılık biçimlerinin ve demokratik mücadele süreçleri içinde temsil rollerinin, toplumsal cinsiyetçiliğin aşılması ve demokratik ulusal dayanışmayı sağlamak için yapılması gerekenlerin iki günlük konferansta tartışılacak  başlıca konular olduğunu belirtti.

KADINLARIN HAYATİ SORUNLARI

Konferansın gerekliliğinin salt kadınların yaşadığı haksızlıklar olmadığını belirten Zana, ‘Recm, kadın sünneti, namus adı altından işlenen kadın cinayetleri, aile içi şiddet, berdel, zorla evlilik, cinsel şiddet, taciz, tecavüz ve ana dil yasağı gibi konular biz kadınlar için en güncel hayati sorunlar olmaya devam ediyor. Bu kötü olayları bu günden yarına çözmemiz mümkün olmasa da inanıyorum ki fikir teatisi, dayanışma ve koordineli bir çalışma yaşananları tamamıyla ortadan kaldırmasa da hem azaltıcı hem de hafifletici bir etki yaratacaktır. Bu etkiyi yaratmak ancak yapabilen ve anlayan kadınların yaşananlara karşı kendilerini sorumlu hissetmeleri ile mümkün olabilir. Bu gün ihtiyacımız olanda bu sorumluluk duyduğu ile örgütlü bir şekilde harekete geçmektir’ diye konuştu.

KÜRT KADIN RÖNESANSI

Kürt kadınlarının tarihsel sorumluluklarının olduğuna işaret eden Zana, bu tarihsel sorumlulukların Kürt kadınlarını ve Ortadoğu’da yaşayan diğer kadınları dünyanın diğer kadınlarından farklı kıldığını belirtti. Zana, ‘Bu farklılık bir ayrıcalık değil, tam aksine bir ayrımcılık olarak tanımlanabilir’ dedi. Kürtlerin yaşanan talihsizliğin bağrından büyük bir fırsat doğurduğunu aktaran Zana, ‘Kürt kadınları, bir yandan kadın kimlikleri için bir yandan da ulusal kimlikleri için mücadele ettiler. Düşünce dünyaları, eylemlilikleri ve yürüyüşleriyle her iki kimliğin kazanımı için gerekli çabayı durmaksızın sarf ettiler ve ediyorlar. Bu yönüyle Kürt kadını çoğu zaman ezilenlerin ve sessizlerin sesi ve rengi oldu. Yalnızca toplumsal kimliğinden ötürü ezilmedi. Yaşadıkları, ezilmişliğinin de çok boyutlu olduğunu gösteriyor. O halde, Kürt kadınının ‘ezilenin de ezileni’ olduğunu söyleyebiliriz’

diye kaydetti. Konferansın kadınlar için hem özel hem de tarihi bir gün olduğunun altını çizen Zana, ‘Bu gün aynı zamanda Kürt kadınının Rönesans bayramıdır’ diyerek, bu konferansın kadınların evrensel buluşmasının altyapısını oluşturacağını belirtti. Zana, ayrıca bu buluşmanın Kürdistan ve diasporada yaşayan kadınların Kürt kadınlarının ilk defa toplanıyor olmasının oldukça önemli olduğunu vurguladı.

BİRLİK ÇAĞRISI

Tüm Kürt örgütlerine ve kurumlarına çağrıda bulunan Zana, ‘Kürtler nerede yaşarsa yaşasınlar, her zaman demokrasi mücadelesi verdiler. Ama bir eksik bıraktılar. Önce kendi içlerinde barışık, demokrat, özgürlükçü ve birlik olmaları gerekiyor. Kürtler kendi değerlerini ortaklaştırarak sahiplenmedikleri sürece dayanışma olmaz. Dayanışma olmadan birlik, birlik olmadan güç, gün olmadan barış sağlanamaz. Unutulmamalıdır ki Kurtlar sofrasında herkes kendi Kürt’ünü yaratmak istiyor. Bunu ancak iç barış, birlik, dayanışma ve temiz bir siyasetle önleyebiliriz’ diye konuştu.

‘Farklılıkları üzerinden bir araya gelmek ulus mantığı açısından anlamlı’

DTK Eşbaşkanı Yüksel Genç, çok farklı anlayışlara, siyasal görüşlere, örgütsel yapılara sahip olan ve belki de normal hayatta birbirleri ile çok anlaşamayan siyasal yapıların içerisinde etkin olan kadınların konferansta buluştuğunu belirtti. Genç, ‘Dört parçadan kadınların bütün bu farklılıklar üzerinden bir araya gelmiş olmak demokratik ulus mantığı açısından anlamlı. Böyle bir adımın kadınların öncülüğünde atılması ayrı bir anlam taşıyor. O konferansla bunu karşılaştırdığımızda bütün parçalardaki Kürt kadınlarının kadın bakış açısı ile olaya yaklaşma, kadın olarak olayı yorumlama kapasitelerinde bir artış oldu. Erk zihniyeti nedeniyle oluşmuş genel siyaset ve partilerin dillerinden daha azade, daha kadın diliyle Kürt demokratik ulusal birliği ve belki de demokratik Ortadoğu, demokratik dünya gerçeğini kadın öncülüğünde daha verimli tartışma koşulumuz var’ dedi.

‘Pratik adımlar atılmalı’

Yazar Suzan Samancı, konferansın kendisi için heyecan verici olduğunu dile getirerek, Suriye’den Irak’tan İran’dan ve Türkiye’deki Kürt kadınların bir araya gelmesinin anlamlı olduğunu ifade etti. Kürt kadınlarının yürüttükleri mücadeleden acı çeken kadınların mücadelesinin, söyleminin ve dilinin farklı olduğunu ifade eden Samancı, konferansların önemli adımlar olduğunu ancak bunlara denk pratik adımların atılması gerektiğini söyledi. Samancı, Kürt kadınının ezilmesinin aynı zamanda Türk, Arap, Süryani ve diğer bütün ortak yaşadıkları halkların kadınlarının da ezilmesi anlamına geldiğini ifade etti.

‘Savaş alanlarına yürümek amaca ulaştıracak’

İnsan hakları savunucusu Nimet Tanrıkulu, kadınların bir araya gelmesinin barış için önemli olduğunu söyledi. Kadınların barışın sağlanması için ne yapacaklarını tartışmalarının önemine değinen Tanrıkulu, Kürt kadın kurtuluş mücadelesinin biraz daha feministleşmesinde çok önemli başarılara imza atacağını söyledi. Savaşın yaşandığı bölgelerde yürütülen kadın mücadelelerinin geriye sardığına işaret eden Tanrıkulu, ‘Dört parçadan gelen Kürt kadınları eğer savaşın sürdüğü alanlara yürüyüş gerçekleştirseler bu esas amacına ulaştıracaktır kadınları’ dedi. Kadınların sadece teorik söylemler üzerinden bir beraberlik oluşturmaması gerektiğini ifade eden birlik beraber sadece teorik söylemler üzerinden değil eylemsellikler üzerinden de birlik kurmaları gerektiğine vurgu yaptı.

‘Sorunlara karşı mücadelenin ortaklaşması önemli’

Birlik Partisi’nin Kerkük Parlamenteri Ala Talabani, dört parçadaki kadınlar olarak tarihi önemde bir konferans gerçekleştirdiklerini söyledi. Çok canlı ve başarılı bir konferans süreci geçirdiklerini dile getiren Talabani, şunları kaydetti: ‘Dört parçadaki sivil toplum kurumu temsilcileri, Kürt kadın temsilcileri kendi sorunlarını ve çözümlerini ortaklaştırmak için iki gün tartışma yürüttü. Kürt kadınlarına karşı tüm şiddet ve baskı yöntemlerine karşı ortak tavır alınması gerektiğinde ortaklaştık. Biz Kürt kadınlarının dört parçada burada yaşadıkları sorunları paylaştık. Bu çerçevede konferansın ardından bir komitenin oluşması bizce önemli. Bu konferans sebebiyle dört parçada yaşayan Kürt kadınlarının sesini, yine Mısır, Avrupa, Amerika’dan kadınların buraya gelerek ses vermeleri oldukça önemli.’

‘Kürt kadınlarının yapacakları şeyler var’

Talabani, konferansın Kürt kadınlarının örgütlülüğünü geliştirmede bir merhale olduğuna işaret ederek, ‘Konferansta ele alınan bir diğer önemli konuda Kürt ulusal sorunu idi. Çünkü halen Kürt çocukları kendi dillerinde öğrenim göremiyorlar. Bu konferansla ortaya çıktı ki Kürt kadınlarının Kürtlerin ulusal kaderini belirlemede söyleyecek sözleri, yapacak güçleri var. Kadınlar silahlı mücadelenin öncüsüydüler. Şimdi ise modern bir şekilde konferansta bir araya geldiler. Bu da gösteriyor ki barış kararlarını almada büyük bir rolü var. Çünkü kadınlar her zaman barıştan yana oldukları için kardeşlerin ellerini birbirlerine uzatacaktır. Bu konferansta barışın tesisi için büyük adımlar atılmalı’ dedi. (DİHA)