Home , Haberler , Alman Die Welt ( Dünya ) Gazetesi Türkiye Temsilcisi Deniz Yücel Tutuklandı!

Alman Die Welt ( Dünya ) Gazetesi Türkiye Temsilcisi Deniz Yücel Tutuklandı!

Türkiye |27.02.2017| Uzun zamandır Almanya’nın yüksek trajlı gazetelerinden Die Weld gazetesinde çalışan Deniz Yücel, 27 Şubat tarihinde tutuklanarak cezaevine koyuldu.

14 Şubat 2017 tarihinde kendi isteğiyle gittiği İstanbul emniyet müdürlüğünde göz altında tutulan Deniz Yücel, 27 Şubat tarihinde İstanbul adliyesinde savcılık tarafından sorgulandıktan sonra; „terör propagandası yapmak ve halkı kin ve düşmanlığı tahrik etmek“  iddiasıyla tutuklanmasına karar verildi.

Bakan Albayrak’ın Hesaplarında Çıkanı Yazmak Suç

Die Weld gazetesinde çalışan Deniz Yücel, Türkiye’deki gelişmeler konusunda yaptığı değerlendirmelerle Almanya’daki kamuoyunda önemle takip edilen gazetecilerdendi. Özellikle Gezi sürecindeki saldırılar, Kürdistan’daki katliamlar, yargısız infazlar, yürüyüş ve mitinglerdeki saldırılar, HDP milletvekillerinin tutuklanması konularında önemli haberler yaparak, Alman kamuoyunda Türk devletinin gerçekliğini açığa çıkarmaya çalışmıştı. En son Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın Redhak tarafından haklenen e-maillerindeki bilgilerin yayınlanmasından sonra, gazeteye yaptığı haberden sonra Erdoğan tarafından sürekli hedef gösterilmekteydi. Tıpkı ayakkabı kutularında çıkan paralar gibi, Albayrak’ın da işlediği suçlardan dolayı yargılanması gerekirken, işlenen suçlara ilişkin haber yapan gazeteciler yargılanıp, tutuklanıyor.

Türkiye Gazeteciler Hapishanesi

Türkiye’de özellikle 15 Temmuz’dan sonra ilan edilen Olağan Üstü Hal ile birlikte, Karar Hükmünde Kararnamelerle yönetilmektedir. Faşist Erdoğan’ın her gün yeni tutuklama emirleri verdiği insanlar tutuklanmaktadır. Bunlardan gazetecilerde nasibini almaktadır. Özelde devrimci, yurtsever gazetecilerin yoğun yaşadığı göz altılar ve tutuklanmalara, ilerici demokrat gazetecilerde eklendi. Kısacası Deniz Yücel örneğinde olduğu gibi; Erdoğan hükümetine karşı çıkan her birey ya tutuklanmakta, yada öldürülmektedir. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütüne göre Türkiye’de 15 Temmuzdan günümüze,151 gazetesi tutuklanmış, 149 gazete, radyo ve televizyon kapatılmıştır.

Alman Parlamenterler Yücelin Serbest Bırakılmasını Talep Ettiler

Gözaltına alındığı günden beri Alman parlamenterler tarafından Deniz Yücel’in serbest bırakılması talep edilmektedir. Başta Sol Parti ve Yeşiller Partisi milletvekilleri olmak üzere bir çok kışı Yücelin serbest bırakılması için çağrı yaptı. Gene başta Almanya Gazeteciler Birliği olmak üzere, bir çok kurumda benzer çağrılarda bulundu.

Tutuklanma haberi geldikten sonra, Almanya Federal Meclisinde ki 160 parlamenter Türkiye Büyükelçiliği’ne yazdıkları bir dilekçeyle Deniz Yücel’in serbest bırakılmasını talep ettiler.

Alman Deutsche Welle haber ajansinin derlediği konuya dair analizler ise kısaca şöyle;

Süddeutsche Zeitungdaki yorumda, İstanbul’da tutuklanan gazeteci Deniz Yücel’e işaret ederek Türkiye’deki siyasi durum ele alınıyor:

„Türkiye, otoriter bir ‚lider (führer) devleti‘ olma yolunda kötü bir şekilde ilerliyor. Beğenilmeyen gazeteciler bu koşullar altında ya terörist olarak nitelediriliyor ya da Donald Trump’ın ifade ettiği gibi ‘halk düşmanı’ sayılıyor. (…) Basın özgürlüğü kısıtlanıyor, çiğneniyor, çünkü iktidardakiler şu düşünceye göre bir tutum izliyor: Kim bize destek vermiyorsa, düşmanımızdır ve ona göre davranılmalıdır. Yücel serbest bırakılsa da hakkında dava açılsa da fark etmez. Zira Deniz Yücel Türkiye’de cezaevlerinde tutulan yaklaşık 150 gazeteciden sadece biri. Bu 150 gazeteci de darbe girişiminden bu yana her meslekten takibata uğrayan on binlerce kişinin sadece küçük bir kısmını oluşturuyor. Sanki, Erdoğan ülkesini Avrupa’dan tamamen ayırmak istiyormuş gibi görünüyor.”

Straubinger Tagblatt/Landshuter Zeitung‘daki yorumda ise Almanya’daki son kamuoyu yoklamalarında Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) başbakan adayı Martin Schulz’un oylarını yükselterek Başbakan Angela Merkel ile başbaşa bir konuma gelmesi ele alınıyor.

„Almanya Başbakanı Angela Merkel duygularını gösteremiyor, göstermek de istemiyor. Merkel’in hırsı, kendine olan güveni ve iktidar isteğini gösteren rakibi Sosyal Demokrat Parti’nin başbakan adayı Martin Schulz’un karşında ortaya koyabileceği pek bir şey bulunmuyor. Schulz duygularıyla hareket ederek Sosyal Demokrat Parti’de canlılık yaratıp kendi tabanının yanı sıra partisinin kaybettiği seçmenleri de harekete geçiriyor. Buna karşılık Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin lideri Angela Merkel, partisini harekete geçirmekte ve siyasi açıdan yeni bir döneme girileceğini işaret etmekte bile gözle görünür bir şekilde zorlanıyor. Hristiyan Demokrat Birlik ve Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partilerinin önde gelen isimlerinin Merkel’e çağrıda bulunarak başbakanın savunma pozisyonundan çıkmasını istemeleri şaşırtıcı değil. Eğer Merkel, kişisel boyutta rakibinin karşısında duramayacaksa, en azından içerik açısından bir şey sunmalı, örneğin vergileri düşüreceğine ve vatandaşın sırtındaki yükü azaltacağına dair söz vermeli.”

Rhein-Zeitungda ise aynı konuya ilişkin şu satırlar dikkat çekiyor:

„Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partileri Sosyal Demokrat Parti’nin başbakan adayı Martin Schulz’a karşı nasıl bir strateji izleyeceğini henüz bilmiyor. Parti yönetiminin bir bölümü daha saldırgan bir tutum izlenmesini talep ederken, Hristiyan Demokrat Birlik partisinin lideri ve Başbakan Merkel rakibine karşı varolan stratejiyi değiştirmeyi istemiyor. Ancak bu tutum Sosyal Demokrat Parti’nin başbakan adayı Schulz’da pek işlemeyecek. Zira Schulz, bilinen etkili sözlerin ötesinde vatandaşlara ulaşmayı başarıyor. Bu durumda kuşkusuz Hristiyan Birlik partilerinin karşı stratejiye ihtiyacı var. Siyasilerin konuşmalarına sahne olan (1 Mart’taki) Kül Çarşambası bu stratejiyi başlatmak ve devam ettirmek için iyi bir tarih olacak.”

Mittelbayerische Zeitungdaki yorumda pazar akşamı yapılan Oscar Ödül Töreni konu ediliyor.

„Hayal fabrikası uyanıyor, Hollywood pembe gözlüğünü çıkartıyor. Oscar ödül töreni, Meryl Streep’in Altın Küre ödül töreninde yaptığı konuşma gibi hareretli siyasi sözlere sahne olmadı, ama Başkan Donald Trump iğnelendi, Başkan’la alay edildi. Satıcı (The Salesman) filmiyle en iyi yabancı film Oscar’ını kazanan İranlı yönetmen Ashgar Farhadi, Trump’ın dünya görüşünü etkin bir şekilde protesto eden isim oldu. Ödül törenine katılmayan Farhadi, bazı Müslüman ülkelerin vatandaşlarına yönelik giriş yasağına ilişkin olarak şu mesajı verdi: Kim dünyayı biz ve düşmanlarımız diye kategorilere ayırırsa, sadece korku yaratır.” Deutsche Welle Türkçe , Derleyen: Jülide Danışman