Anasayfa , Dünya , Derleme Haber |Lübnan’da Seçimin Kazananı Hizbullah

Derleme Haber |Lübnan’da Seçimin Kazananı Hizbullah

Haber Merkezi |12.05.2018| Lübnan’da dokuz yıl aradan sonra 6 Mayıs’ta yapılan parlamento seçimlerinde, Hizbullah ve müttefiklerinden oluşan Direniş’e Vefa İttifakı zafer ilan etti. Lübnan’da, Haziran 2017’de yeni seçim yasası kabul edilmişti, buna göre seçmenler partileri değil listelerle çıkarılan adaylardan birini oyladılar. Bu değişikliğe göre önceki yasanın aksine partiler aldıkları oy oranına göre milletvekili çıkarmış oldu, böylece Hizbullah ve müttefikleri daha fazla milletvekiliyle parlamentoda yer alacak. 500’ün üzerinde aday parlamentodaki 128 koltuk için yarışıyorlardır. Direniş’e Vefa ittifakı koltuklardan yarısının fazlasını kazanarak parlamentoda çoğunluğu sağlamış olacak.

Mustakbel Hareketi 2009 yılında kazanmış olduğu 33 sandalyeden 12’sini kaybederek bu seçimlerde 21 sandalyede kaldı. Hizbullah ve müttefikleri de bu seçimde 67 milletvekiliyle parlamentoda çoğunluğu sağladılar. Doğrudan Hizbullah’ın adayı olan 13 vekilin hepsi meclise girdi. Ancak Hariri halen meclisteki en büyük Sünni bloku elinde bulunduruyor. Bu da Lübnan’daki seçim sistemi açısından önemli zira başbakanın Sünni olması gerekiyor. Hristiyan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın Özgür Yurtseverler Hareketi bir önceki döneme göre altı sandalye kaybederek mecliste 21 sandalye elde edebildi. Hristiyan Lübnan Kuvvetleri Partisi ise seçimin en büyük kazananı oldu. Sandalye sayısını neredeyse iki kart arttıran sağ görüşlü parti, milletvekili sayısını 15’e çıkardı. Parti, ülkedeki yolsuzluk ile mücadele ve kötüye giden ekonomiyi düzeltme vaadinde bulunuyordu.

Bugüne gelirken

2005 seçimlerinde Suriye’ye yaklaşım meselesinin belirleyici olmasıyla iki ittifak grubu oluşturulmuştu. Bir tarafta Mustakbel Hareketi’nin liderlik ettiği 14 Mart İttifakı[i], diğer tarafta ise Hizbullah’ın liderlik ettiği; Seyid Hasan Nasrallah önderliğinde 8 Mart İttifakı[ii] bulunuyordu. 2005’te eski Başbakan Refik Hariri’nin suikast sonucu öldürülmesi, Suriye’ye yönelen suçlamalar ve sonrasında Hizbullah’ın 2006 savaşıyla halk desteğini alarak önemli bir güç haline gelmesi bugüne dek gelinen dengelerde belirleyici rol oynuyordu. 14 Mart İttifakı seçimi kazansa da Hizbullah’ın İsrail karşısındaki direnişi ve savaşı kazanmasıyla Hizbullah, parlamentoda azınlık olmasına rağmen iktidarın ortak gücü oldu. 14 Mart İttifakı’nın Hizbullah’ı silahsızlandırma vaadi bu somut koşullar altında karşılık bulacak zemini yaratamadı. Hizbullah 2009 seçimlerinde Mustakbel’den fazla oy olmasına rağmen seçim yasasından dolayı parlamentoda azınlıkta kaldılar. Suud destekli Saad Hariri ise 2009 yılında yapılan seçimlerde 14 Mart İttifakının kurduğu hükümetin başbakanı oldu. 2011 yılından sonra iki taraf da Suriye iç savaşına müdahil oldu.

Lübnan İçişleri Bakanlığı verilerine göre seçime katılım oranı dokuz yıl önce %54 iken bu seçimde %49,2’de kalmış durumda. Bu durum, Lübnan halkının daha önce seçimlerin ertelenmesi, parlamentonun görev süresini yasalara aykırı olarak uzatmasının sonucunda siyasete ilgisizleştiğinin ve kararsız olduğunun bir işareti olarak yorumlanıyor. 2013’te yapılması gereken seçimler yeni yasada bir türlü anlaşmaya varılamaması ve güvenlik sağlanamaması sebebiyle daha önce ertelenmişti. Ancak uzun süredir seçim yapılamamasının en temel nedeni, genel olarak Ortadoğu’da ve Arap coğrafyasında yaşanan süreç ve Suriye İç Savaşı olarak ifade edilebilir.

Lübnan’daki demografik yapı, siyasal dağılımı belirleyen temel nokta. Ülke %93 Arap nüfusuyla etnik köken olarak homojen bir yapıda olsa da nüfusun %54’ü Müslüman, %40,4’ü Hristiyan, %5,6’sı ise Dürzilerden oluşuyor. Parlamento sistemine göre 128 koltuk; 64 Müslüman, 64 Hristiyan şeklinde eşit dağıtılıyor ve bu koltuklar için de önceden belirlenmiş kotalar mezheplere göre dağıtılıyor. Yine cumhurbaşkanının her zaman Marunî Hristiyanlar arasından seçilmesi gerekirken, başbakanın Sünni, meclis sözcüsün ise Şii olması şart koşuluyor.

Direnişin siyasi zaferi!

Sonuçların açıklanmasıyla beraber Beyrut’taki konutundan bir basın açıklaması yapan Hariri; seçimlerdeki koltuk kayıplarına rağmen umutlu olunması gerektiğini söyledi. Hariri, “Siyasi istikrarı sağlamlaştırmak ve tüm Lübnanlıların hayat koşullarını iyileştirmek için tüm Lübnanlılara elimi uzatıyorum” ifadesini kullandı. Hariri daha iyi bir sonuç beklediklerini, ileriki süreçte başka siyasi gruplarla da iş birliğine açık olduklarını ifade etti. Mevcut duruma ve yasalara göre kuvvetle muhtemel olarak başbakanın yeniden Saad Hariri olarak gösterilmesi tahmin edilirken, seçim sonuçlarının öngörülen sonuçlara yakın olması sebebiyle bu konuda Hizbullah ve müttefikleriyle büyük bir anlaşmazlık yaşanmayacağını söylemek mümkün.

Seçim sonuçlarının ardından konuşma yapan Hizbullah lideri Sayyed Hasan Nasrallah seçim sonuçlarını değerlendirerek, “Bu seçim ülkeyi koruyan direniş için büyük bir ahlaki ve siyasi zaferdir. Direniş, halkının güveni ve desteğine sahip olduğu için devam edecektir.” dedi. Baş düşman İsrail’e karşı direnişe devam edileceğini kaydederken iç siyasete karşı ölçülü bir tonda devam edilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Nasrallah, “Sekter ve provoke edici konuşmalardan kaçınmalıyız, ülkedeki herhangi bir çatışma çıkmasını önlemeliyiz.” dedi. Bu sonuçlar bağlamında, Hizbullah’ın büyük oranda belirleyici olacağı yeni dönem hükümetinde Nasrallah’ın altın üçgen denklemini (ordu-halk-direniş) yasal bir çerçeveye oturtması beklenebilir.

Hizbullah taraftarı el-Akhbar gazetesi seçim sonuçlarını Hariri için “tokat” olarak değerlendirdi. Fransa, oylamanın Lübnan için önemli bir adım olduğunu belirtirken, İran Lübnan’ın seçimine saygı duyduğunu açıkladı. İsrail kabinesinden Naftali Bennett Twitter’dan hızlı bir şekilde açıklama yaparak “Hizbullah ve Lübnan’ı ayrı görmüyoruz, İsrail gelecekteki bir savaşta ikisi arasında bir ayrım yapmayacak” dedi.

Önümüzdeki günlerde Lübnan’da başbakanın belirlenmesi ve kabinenin oluşturulması sonrasında daha net belirlemeler yapmak mümkün olacak. Ancak İsrail’in henüz resmî sonuçlar açıklanmadan yaptığı tehdit niteliğindeki açıklama, Nasrallah’ın direnişe devam söylemi, iki devlet arasında dengelerin gergin bir şekilde ilerleyeceğinin göstergesi. Aynı zamanda Suriye’yle ilişkilerin güçlendirilmesi ve bu temelde adımlar atılması da olası gözüküyor. Şimdilik Hizbullah’ı silahsızlandırma tartışmalarının da seçim sonuçları neticesinde rafa kalkacağını, halkın desteğinin görmezden gelinemeyeceğini ve Mustakbel Hareketi’nin elinin zayıflamasıyla bu söylemde ısrar edemeyeceğini söyleyebiliriz.

[i] 14 Mart İttifakı’nı oluşturan gruplar; Mustakbel Hareketi, Bağımsızlık Hareketi, Ermeni Demokratik Liberal Partisi, Kataeb Partisi, Lübnan Kuvvetleri, Ulusal Liberal Parti, Sosyal Demokrat Hunchakian Partisi, Demokratik Sol Hareketi, İslami Grup, Demokratik Yenileme, Lübnan Ulusal Bloğu, Özgür Şii Hareketi, Lübnan Süryani Birliği, Shuraya Partisi, Lübnan Barış Partisi ve 2011’e kadar İlerici Sosyalist Parti.

[ii] 8 Mart İttifakı’nı oluşturan gruplar; Hizbullah, Amal Hareketi, Özgür Yurtseverler Hareketi, El Marada Hareketi, Arap Sosyalist Baas Partisi, Ermeni Devrimci Federasyonu, Zafer Hareketi ve Lübnan Demokratik Partisi, Suriye Sosyal Milliyetçi Partisi, Dayanışma Partisi, Arap Demokrat Partisi, Popüler Nasır Organizasyonu, Skaff Bloku.