Home , Avrupa , Avrupa’da Evsiz Kalanların Sayısı Artıyor

Avrupa’da Evsiz Kalanların Sayısı Artıyor

Haber Merkezi | 25.11.2018| Suriye savaşının başlamasıyla birlikte başta Suriye ve Afganistan’dan yoğun olmak üzere Batı Avrupa ülkelerine doğru ve bu ülkelerin doğu sınırı sayılabilecek Yunanistan ve Bulgaristan başta olmak üzere yüz binlerce insanın göç etmesiyle oluşan ekonomik ve sosyal sorunların bir çeşidi olan konut sorunu kış aylarının gelmesiyle birlikte tekrar gündemleşti. 2006 yılında ABD’nde yaşanan Mortgage Krizi’nin konut yapımlarındaki olumsuz etkisi devam ederken, artan talebin ve inşaat sektöründeki durgunluğun aşılabilmesi için AB ülkelerinde inşaat sektöründe yatırımlar yapılsa da inşa edilen konutların çoğu satılmak üzere yapıldığından giderek yoksullaşan ve konut arayan milyonlarca insan evsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Konuyla ilgili AB tarafından mart ayında yayınlanan raporda 2017 yılında AB ülkelerinde evsiz kalanların sayısı 1 milyonu geçtiği belirtilmiş. Bu sayının 2018 yılında arttığı ve özellikle mültecileri vurduğu biliniyor. 2018 yılının verileri henüz sonuçlanmadığından bu yıl evsiz kalanların sayısıyla ilgili net bir bilgiye ulaşmamız yıl sonuna kadar mümkün değil.

Evsizlerle ilgili yapılan sayısal araştırmaların gerçeği yansıtmaktan çok uzak olduğu ve ancak tahmini veriler elde edilmesi, yaşanan yoğun göç ve kimliksiz kalan mültecilere ulaşmanın zorluğu kesin bir sonuca ulaşmayı zorlaştırıyor. Bu nedenle kimliksiz olarak tabir edilenlerle AB içi yaşanan göç sonucu evsiz kalanlar araştırmaların dışında kalmakta. Buna rağmen eldeki verilere göre evsiz sayısının en yoğun olduğu ülkenin yaklaşık 900 bin evsizle Almanya olduğu, İngiltere’de yaklaşık 300 bin, Fransa’da ise bu sayının 140 binden fazla olduğu Batı Avrupa ülkelerinin ardından 70 binle Çekya’nın ve 60 binle Hollanda’nın bu ülkeleri takip ettiği açıklandı. İsveç’te 33 bin evsizin olduğu; Birleşik Krallık, İsveç, Almanya ve Fransa’da evsizliğin giderek arttığı buna karşılık Finlandiya’da evsiz kalanların sayısının düştüğü ve 7 bin civarında olduğu belirtiliyor. Evsiz kalanlar incelendiğinde, bireyler kadar ailelerin ve özelde de çocukların bu durumdan olumsuz etkilendiği, evsiz kadın ve çocuk sayısının giderek yükseldiği, bu durumun yalnızca mültecilerde değil ülke vatandaşları ve oturumu olanların da etkilendiği görülüyor. Örneğin İrlanda’da 2017 yılının Kasım ayında 3 binden fazla çocuğun evsiz kaldığı, 2008-2011 yılları arasında ise İsveç’te evsiz kalan çocuk sayısının %60 oranında arttığı görülmüş. Malmö’de 2009 yılında evsiz kalanların %10’unu çocuklu aileler oluşturuyorken bu oran 2017 yılında %33’e ulaşmış. Avusturya’ya baktığımızda, 2008-2016 yılları arasında kayıtlı evsiz sayısı %32 oranında artış göstermiş. İngiltere’de ise 2011-2017 yıllarını kapsayan 6 yılda evsiz kalanların oranı %62 oranında artış göstermiş. 2016 ve 2017 yıllarında ise İngiltere’de ev sahipleri arasında 105 bin kişi evsiz kalmakla karşı karşıya kalmış ve ancak devlet desteğiyle bu durumdan kurtulmuştur. Çekya’da da benzer bir durumla karşı karşıya kalınmış ve devlet desteğiyle evsiz kalmakla karşı karşıya kalan 119 bin kişiye yardım edilmiştir. AB ülkeleri arasında ev fiyatlarının en çok artış gösterdiği ülkelerden biri de Çekya’dır. 2016 yılında başkent Prag’da metrekaresi 2,980 Euro’ya satılan konutlar 2017 yılında %22 artarak metrekaresi 3,650 Euro’ya satılmıştır. Almanya’dan gelen rakamlara baktığımızda ise, 2014-2016 yılları arasında mülteciler dahil olmak üzere %150 oranında korkunç bir rakam söz konusu. Mültecileri bu rakamın dışında tuttuğumuzda 335 binden 420 bine ulaşan evsiz sayısı %25 oranında artış göstermiştir. Almanya’da, yoksul haneler ele alındığında bu haneler arasında %50.3’lük kesimin gelirlerinin %40’tan fazlasını ev giderlerine kullandıkları hesaplanmıştır. Bu oran, AB ülkeleri arasında en yüksek ev giderleri sıralamasında Almanya’yı ilk sırada yer alan Bulgaristan ve ikinci sırada yer alan Yunanistan’dan sonra üçüncü yapmaktadır. Yoksul haneler bazında AB ülkelerinin genel oranı %40 civarında olup, yoksul olarak tanımlananlar bulundukları ülke gelir ortalamalarının %60’lık kesiminden daha az gelire sahip olan kesim olarak tanımlanmıştır. Konut eşitsizliği konusunda da Almanya AB içinde en kötü altı ülke arasında ilk sırada yer almaktadır. Hollanda’da ise, 2016 yılında 60 binden fazla insan evsiz olduğu gerekçesiyle acil yardımdan yararlanmıştır. 2011-2016 yılları arasında %11’lik bir artış söz konusudur. 2015 yılında Hollanda’da 4 binden fazla çocuk evsiz olarak kayıt altına alınmıştır ki bu oran 2013 yılının verilerine göre %60’lık bir artış ifade etmektedir. 2016 yılında Danimarka’dan sonra yoksul hanelerin bazında en yüksek konut giderlerine sahip olan ülke %48 oranına sahip olan Hollanda’ydı. Bu oran 2017 yılında gerilemiş olsa da Hollanda şuanda AB ülkeleri arasında en yüksek konut giderlerine sahip olan ülkelerin başında gelmekte. İrlanda’da ise evsizlik oranının artışı dikkat çekici. 2017 yılında yaklaşık 9 bin olan evsiz sayısının 3,333’ü çocuklardan, 5,524’ü ise yetişkinlerden oluşmaktaydı. Kasım 2014 ile Kasım 2017 yılları arasında evsizlerin sayısı %145 oranında artış göstermiş. Evsiz kalanların arasında evsiz kalan aileler %286, evsiz kalan çocukların oranı ise %276 oranında artış göstermiştir. Unutulmamalıdır ki bu veriler yalnızca kayıt altında olanları içermekte ve bu durum bize evsiz kalan üç insandan birinin çocuk olduğunu gösteriyor. Evsiz kalanlar için acil gecelik otel yardımında bulunan Dublin Belediyesi 2016 yılında acil konut sorunu olanlar için 39 milyon Euro ödeme yapmıştır, bu ödemelerden 10 milyonu ise konut giderlerine destek olabilmek için kullanılmıştır. Yoksul haneler arasında %15 oranında bir kesimin kaldıkları evi ekonomik yetersizlikten kaynaklı yeterince ısıtamadığı saptanmış. Evsiz insanların yüksek olduğu ülkelerin başında gelen Fransa’da da evsiz kalan insanların arasında 30 binden fazla çocuğun olduğu ailelerle ilgili kayıtlar ele alınarak hesaplanmıştır. Almanya, Danimarka ve İsveç’te sayısı her geçen gün için artan Romanya ve Polonya gibi ülkelerden yaşanan AB içi göçün hangi durumda olduğu bilinemediğinden bu rakamların dışında bırakılmış.

Tek tek ülkeler incelendiğinde göze çarpan ülkelerin başında İsveç gelmektedir. İsveç’i takiben Çekya, Avusturya, İngiltere, Fransa ve İtalya gelmektedir. Bunların dışında, konuyla ilgili olarak dikkat çeken ülkeler Almanya, Belçika ve Hollanda’dır. AB’ne bağlı Doğu Avrupa ülkeleriyle ilgili bir veri bulunmamaktadır. Bu durumun başlıca nedenlerinden biri AB içindeki göçün bu ülke vatandaşları tarafından yapıldığı oldu. AB’ne gelen göçü yönetmede ve yönlendirmede başarısız olan AB burjuvazisi derinleşen konut krizine karşı adım atmakta geç kalmış ve örneğin İsveç’te mültecilerin Stockholm’da çadırlarda yaşayarak duruma tepki göstermesine engel olamamıştır. Benzer bir durum Hamburg şehir merkezinde Afrikalı göçmenlerce de gerçekleştirilmişti. Buna benzer tepkisel eylemler Avrupa’nın birçok Metropol’ünde gerçekleştirilmiş fakat yeterince gündemleşemeyerek amacına ulaşamamıştır. Konut sorunun burjuvazi için sermaye fırsatı olduğu, bu durumu kendi yararına kullanarak adım attığı ve atacağı örnekleriyle kitlelere anlatılmalı ve konut sorununda alternatif çözüm üzerine kitlelere gidilmelidir. Konut sahibi olmak bir insanın en temel ve en doğal hakkıdır. Devletler ülkelerinde ikamet eden insanların en temel ihtiyaçlarını karşılayabilmelerinin imkanlarını sağlamalı ve ayarlamalıdır. Evsizleşme beraberinde insanlar üzerinde ciddi sağlık- ve toplumsal sorunları getirmektedir. Devletler bunları önlemenin yollarını bulmak ve önlemini almakla sorumlu olmalıdır. Barınma hakkı en insani temel haklardan biridir. Ama Avrupa “ demokrasisinde“ örneğin Britanya’da olduğu gibi evsiz insanların ölümlerinin kayıt edilmemesi gibi nedenlere resmi rakamlarla kesin olarak ölümlerin bilinmemesine rağmen yüzlerce kişi soğuktan donarak veya barınma sorununun yarattığı etkiyle yaşamını yitirmektedir. Bu konuda istatistikler ve araştırmalar birkaç yılda bir yapıldığından her yıl için gerçekçi bir sayıya ulaşmak güçleşiyor. Evsiz kalanların çoğaldığı Fransa’ya baktığımızda 2013 yılında evsiz 453 insanın yaşamını yitirdiği resmi kaynaklarda geçmektedir. Bu yılın başlarında yalnızca Paris’te altı haftada onbir insanın yaşamını yitirdiği burjuva medyasında paylaşılmıştı. Son beş yıllık süre içerisinde evsiz kalanların arasında yaşanan ölümün iki katına çıktığı ve Avrupa’da her hafta bir evsiz insanın yaşamını yitirdiği hesap ediliyor. Bu duruma da sömürü düzenini geliştirmekle meşgul olan “Demokrasi Beşiği“ Avrupa sessiz kalmaktadır.

Nihayetinde, konut sorunun her geçen gün için derinleştiği, birçok bölgede olduğu gibi halka değil sermayeye yönelik inşaatların yoğunlaştığı gerçeği ortadadır. Konutların yerine gökdelenler, iş merkezleri yapılmaktadır; yapılan evler de satılmaya yönelik inşa edilmektedir. Bu durum sınıflar arası çelişkileri derinleştirmekte ve zaten var olan evsiz kalma tehdidini arttırmaktadır. Göç dalgasının henüz kesilmediği, üstte verilen rakamların mültecileri kapsamadığı ve aslında evsiz kalanların bu sayıların çok daha üstünde bir sayıda olduğu da anlaşılmaktadır.  1887 yılında F. Engels, Konut Sorunu adlı kitabını yayınladığında, Avrupa’nın “büyük modern kentlerinde“ bir konut darlığı olduğunu ve bu durumun “ikincil kötülüklerden biri“ olduğunu belirtmişti. Engels, sorunun işçi evlerinin yıkılarak yerine iş yerleri, depolar ve resmi binalar yapılmakta olduğunu vurgular ve işçilerin kent merkezlerinden kenar mahallelere ve kent merkezlerinin dışına taşındığını yazarak sınıflar arasındaki çelişkilerin arttığını belirtir ve  biz günümüzdeki durumun o dönemden pek farksız olmadığını anlarız.