Home , Avrupa , ATİK, Sendikal Mücadeleyi, Entegrasyonu ve Politik Katılımcılığı tartıştı

ATİK, Sendikal Mücadeleyi, Entegrasyonu ve Politik Katılımcılığı tartıştı

FRANKFURT | 03 – 09 – 2011 | ATİK, son toplantısında aldığı karar doğrultusunda, Federasyon, dernek Yönetim Kurulları, gençlik ve kadın merkez/ülke organları ve komisyonları ile biraraya geldi. Toplantıda program çervesinde yürütülen tartışmaların yanısıra bölgelerin faaliyetleri üzerine sunumlar yapıldı.

Almanya, Avusturya, İngiltere, Fransa, Hollanda, Belçika ve İsviçre’den 90’a yakın yöneticinin katıldığı toplantının gündeminde DKÖ’lerin önemi ve görevleri, Sendikal çalışma, entegrasyon ve politik katılımcılık meselesi ve ülke faaliyetlerinin sunumu yer aldı.

DKÖ’lerin önemi ve görevleri

Toplantının açılış konuşmasını yapan ATİK Başkanı Yılmaz Güneş’ten sonra ilk konunun sunumu için Konsey üyesi  Ali Uğur söz aldı. Demokratik Kitle Örgütlerinin (DKÖ) tarihsel gelişimi içerisinde ortaya çıkan görev ve sorumluluklarına değinen Ali Uğur, onun Sivil Toplum Kuruluşları ile ayrışan yönlerine vurgu yaptı. Devrimci örgüt ve komünist yapıların görevlerinin DKÖ’lere yüklenmesi, yasalçılık, faaliyet tarzı gibi anlayışlara ve konulara da değinen Ali Uğur‘un sunumundan sonra katılımcıların görüşleri alındı.

Özellikle yasalcılık, anarko sendikalizm, yapısal sorunlar, kitle örgütleri kavramı, kendiliğinden hareketler, öz örgütlülüğü olgusu, STK’lar ile siyasal mücadele gibi konular ATİK özgülünde konuşuldu ve değerlendirmeler yapıldı.

Sendikal Mücadelenin Önemi

İkinci gündemde sendikal mücadelenin önemi üzerine sunum yapan ATİK Sekreteri Süleyman Gürcan ise bu konuda ATİK içerisinde bir kavrama sorunu olduğunu, sendikaların sınıf birliğini yakalama noktasında attığı dev bir adım olarak göremediğimizi belirtti. Sendikaya üyeliğin önemli olduğunu söyleyen Gürcan, esas önemli olanın ise işçi temsilcilikleri gibi, işçilerin olduğu alanlarda örgütlenme olduğunu belirtti, ATİK olarak bu konuda adım atılması gerektiğinin altını çizdi. Gürcan ayrıca bu faaliyetin işçi sınıfının gündemini takip etmekle, alanlara gidip ilişki kurmakla da bağlantılı olduğunu söyledi.

“Biz İşçiyiz” söyleminin kabul edilmesiyle eksik kavrayışların yıkılabilineceğini, bunun yanısıra özellikle “Eşit İşe Eşit Ücret” ve “Taşeronlaş Şirketlere Hayır” sloganları etrafında ele alınması gerektiğini belirtti.

Katılımcılar ise tartışmalarında sendikaların niteliği, ülke özgünlüklerinin açığa çıkarılması, fabrikalarda işçilerle buluşmak için faaliyete yönelim, sarı sendikaların mücadele alanı olarak kullanılması, üretimin esnekleştirilmesinin sendikaları zayıflatması, süresiz iş sözleşmelerinin azalması, yerli işçiler ile bağlar, göçmen işçilerin özgün sorunları, sınıfın sorunlarına yoğunlaşma, somut politikalara olan ihtiyaç, milliyetçilik tehlikeleri, yeni çıkarılan saldırı yasaları gibi konular ve başlıklar etrafında tartışmalar yürütüldü. Ayrıca geçmişte ATİK bünyesindeki işçilerin etkinliği, fabrikalarda gerçekleşen mücadele ve kazanımların örnekleri verildi.

Entegrasyon ve Politik Katılımcılık

Bir sonraki gündemde entegrasyon ve politik katılımcılık konusunda konuşan ATİK Konseyi üyesi Mustafa Çicek, Almanya, Avusturya ve İsviçre’de son süreçte yaşanan ırkçı olaylar ve geliştirilen ırkçı uygulamalarla, devlet eliyle oluşturulan ırkçı zemine dikkat çekti. Çiçek, egemenlerin “entegrasyon politikaları başarısız oldu” söylemi aracılığıyla hız verdiği ayrımcı politikaların yanısıra Avrupa devletlerinde göçmenlerin halen misafir işçi olarak lanse edildiğini söyledi. Yerel işçilerle ortak hareket ederek saldırılara karşı çıkalması gerektiğini belirten Çiçek, entegrasyonun ve asimilasyonun çeşitli biçimleri ve uygulamaları anlattıktan sonra politik katılımcılık konusuna geçti.

Parlemento içerisinde mücadele yöntemlerinin önemi üzerine duran Çiçek, federasyonların seçim çalışmaları için somut tartışmalar yürütmesi gerektiğini, özellikle de göçmenlerin seçme ve seçilme hakkının esas alınması gerektiğinin altını çizdi. Çiçek faaliyet süreçlerinde edilinen bilgi ve tecrübelerinin de aktarılması ve merkezileştirilmesinin önemi üzerinde durdu.

Bu bölümde tartışmaların ana ekseni assimilasyon ve entegrasyon üzerine yapılırken, zorunlu assimilasyonun, ülke koşullarının önemi, demokratik devrim ve ulusal baskı koşulları, parlementonun kitlelere ulaşmanın aracı olarak kullanılması, burjuvazinin yaratmak istediği insan tipi, seçme/seçilme hakkı, hak ve özgürlükler, seçimlerde ittifaklar politikası, gibi konular ekseninde de tartışmalar yürütüldü.

Ülkelerin durumu

Son gündemde, katılımcı ülkelerin temsilcilerinin faaliyet ve ülke gündemleri hakkında yaptıkları sunumlara yer verildi. Ardından faaliyetlerin ileri taşınması için yürütülen tartışmalarla toplantı saat 22.00 civarında sonlandırıldı.