Home , Haberler , Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay ve Zana Kaya’ya Tahliye Kararı

Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay ve Zana Kaya’ya Tahliye Kararı

Gazeteci ve yazarlar Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay, Zana Bilir Kaya’nın tahliyesine karar verildi. Özgür Gündem Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya’ya ise tahliye çıkmadı.

Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Zana Kaya, Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya ile Yayın Danışma Kurulu üyeleri yazar Aslı Erdoğan ve dilci Necmiye Alpay’ın tutuklu olarak yargılandığı davanın ilk duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşma savcısı, Yazar Aslı Erdoğan, dilbilimci Necmiye Alpay ve Özgür Gündem Yayın Yönetmeni Zana (Bilir) Kaya için tahliye talep etti.

Talebi değerlendiren mahkeme heyeti üç ismin tahliyesine karar verdi. Özgür Gündem Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya’nın tutukluluğunun devamına hükmedildi. Bugün hakim karşısına çıkan gazeteci ve yazarlar dört aydan uzun süredir tutuklu bulunuyordu.

Necmiye Alpay: Teslim olmadım, ifade verdim!

Özgür Gündem Davası’nda Yazar Aslı Erdoğan’ın ardından, “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılanan Dil bilimci Necmiye Alpay savunma yapmaya başladı.

Alpay, yazılı savunmasında şunları ifade etti:

“Davada 4 aydır tutukluyum. Bu yargısız bir infazdır. Neden mi? Açıklamak istiyorum. Metin 3 parçalı. Gazete, silahlı örgüt, sanıklar. Ama metindeki 3 parça arasında bağlantı göremedim. Danışma kurulu üyeliği için teklifi yapıldığında gazetenin yayımlanma özgürlüğü çerçevesinde davet yapıldı. Voltaire’ın dediği gibi… ‘Düşüncelerine katılmıyor olabilirim de ama onları ifade etmeniz için her şeyi yaparım.‘ Benim Gündem ile dayanışmam bu fikirle oldu. Yaşar Kemal’e ilk kez dava açıldığında bin kişi ‘aynı suçu işliyoruz’ dedi. Bu topraklarda bu dayanışma yıllardır yapılır. Yetki kullanmadım, yönetmedim, yönetilmedim de. 4 aydır tutukluyum, bu kolay değil. Hayatım bir balta ile ikiye ayrıldı. Yakalanmadım.”

‚Savcı Önceden Karar Vermiş!‘ 

Alpay, Mahkeme Başkanının “Kendin teslim oldun” demesi üzerine, “Teslim oldum doğru değil, ifade verdim” dedi.

Alpay, savunmasının devamında şunları kaydetti: “İddianamede somut bir şey yok, soyut şeyler var. İddianame ön yargı ile yazılmış. Savcı bilerek önceden karar vermiş, gazetenin ‘silahlı örgütün yayın organı’ olduğuna. Bize suçlamalar da bu şekilde yapılmış. Kitaplar için, gazeteler için ‘ele geçirildi’ ifadeleri artık terk edilmeli. Kitapların ele geçirilmesi deyişi çok kötü zamanları hatırlatıyor. 12 Eylül… Bu deyişten artık vazgeçmeli.”

Aslı Erdoğan: Özgür Gündem Kürtlerin gerçeğini yazdı

Erdoğan, hukukun sindirme aracına dönüştüğünü belirttiği yazılı savunmasında, şunları ifade etti:

“Hukukun sindirme aracına dönüştüğünü görüyorum. Savunmamı ‘hukuk varmış’ gibi yapacağım. Burada bir salon dolusu hukukçuya hukuku anlatacak değilim. Adaleti savunmak sizin göreviniz. Hukuk, sadece devleti ve siyasetçileri savunamaz. Özgür Gündem gazetesi izinli, sarı basın kartı, Turkuvaz Dağıtım tarafından dağıtımı yapılan bir gazete. Yasal bir gazetede, sembolik danışma kurulu üyesiyiz. Danışma kurulu 5 yılda bir kez toplanmamış, bir tek karar alınmamıştır. Hukuk ilkeleri çiğneniyor. Sekiz kitap, yüzlerce yazının içinden birkaç kelimenin cımbızla seçilmesi, bir Ortaçağ engizisyonun dışa vurumudur. Duygular acı, saygı vicdan edebiyattır. Vicdansız adalet olmayacağına göre…

Bir edebiyatçının kendini gerçekleştirdiği yer kitaplarıdır. Notlarım, yazılarım kriminal malzeme olarak aylardır polisin elinde. Boş ve tutarsız bir iddianame… ‚Örgüt üyeliği‘ adına somut delil tek şey künyede adımın olması. Savaş karşıtı anti militarist olduğumu hep dile getirdim. 18 yıldır tek yazıma dava açılmadığı gibi slogancı bir yazar asla olmadım. İşkence ve cezaevlerini hep yazdım. Bu yaptığım ile KCK’ye üye olmuşsam bugüne kadar kitaplarıma girip çıkan örgüt kalmamıştır.

Özgür Gündem gibi yayınlara hâlâ ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Kürtlerin gerçeğini yazmayan ana akıma alternatif doğdu. Çok sayıda köşe yazarı oldu AKP’li Muhsin Kızılkaya ve Mehmet Metiner gibi. 2013-2014’te KCK yöneticileri ile yapılan röportajlar ve açıklamalar ana akımda yer aldı. Danışma kurulunun herhangi bir konuda gazete hakkında karar yetkisi yoktur. Mahlasla yazılan yazılardan haberdar değilim.

Bu yüzyılda, idam yerine düzenlenmiş ‚ağırlaştırılmış müebbet‘ ile yargılanan ilk kadın edebiyatçı olarak tarihe geçtim. Bana bu suçu isnat edenler güneş sistemini görmeden kara deliği bulduğunu sananlardır. Bir gazetenin uzaktan kumanda edilmesi mantıksız ve imkânsızdır. Kimseden emir ve talimat almadım vermedim. Susturulan gazete ile dayanışmayı etik bir durum olarak görüyorum.” (Ajanslar)