Home , Haberler , Dom kadınlar: Biz o farklı bakışları istemiyoruz

Dom kadınlar: Biz o farklı bakışları istemiyoruz

Türkiye|27.05.2017|Domlar etnik kimlikleri ve yaşam tarzları nedeniyle gittikleri her ilde ötekileştirilmeye maruz bırakılıyor. Her şeye rağmen güler yüzü hiç eksik olmayan Dom kadınlar, “Bize hep farklı gözlerle bakıyorlar. Bizler o farklı bakışları istemiyoruz. Maddi sıkıntıdan dolayı göçebe yaşıyoruz. Ama yaşadığımız maddi sıkıntının yanında manevi eksiklikler daha ağır basıyor ” diyor.

Ortadoğu ülkelerinin nerdeyse tamamında yaşayan, tahmini sayıları 5 milyon civarında olan etnik topluluklarından biride Domlar. Diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de etnik kimlikleri ve yaşam tarzları nedeniyle gittikleri her ilde ötekileştirilmeye maruz bırakılan Domlar, tüm ötekileştirilmeye rağmen etnik kimliklerini yaşamayı ve dillerini konuşmayı sürdürüyor. Genelde havaların ısınmasıyla birlikte Malatya’dan Van’ın Edremit ilçesine bağlı Suphan Mahallesi’ne gelerek çadır kuran Domlar, bu yıl havaların geç ısınmasından kaynaklı oldukça mağdur.

Kimisi ateş yakıyor kimisi de aş kaynatıyor

Her çadırın başında bir kadın bekliyor ve kimisi gece yağan yağmurdan dolayı ıslanan yorgan ve çamaşırları yıkıyor. Kimisi de etraftan topladığı çalı çırpılarla ateş yakıyor. İki taş yardımıyla oluşturdukları doğal ocaklar (kuçik) ile yemek yapan kadınlar, aynı zamanda ısınma ihtiyacını gideriyor. Diğer taraftan, yalın ayak, yüzü toz, toprağa bulaşmış çocuklar ise üzerlerindeki yırtık elbiselerle, çadırların aralarını oyun alanlarına dönüştürmüş durumda.

‘Barınma sorunu yaşıyoruz’

Yarı açık çadırın önünde oturan 60 yaşındaki Saniye Gezici, bohçacılık yaptığını ve günün erken saatlerinden itibaren sokaklarda, mahallelerde perde, nevresim sattığını söylüyor. Saniye, “Ben on çocuğumla yıllardır gelip gidiyorum. Ancak yetkililer tarafından hiçbir yardım alamadık. Burada alt yapı yok. Tuvalet banyo sorunu yaşıyoruz. Su, elektrik, kanalizasyon ve barınma sorunu yaşıyoruz. Hiçbir çocuğum okuyamadı. Bazen günde ya 10 lira kazanıyorum ya da kazanmıyorum. Çadır hayatından kurtulmak istiyorum” diye belirtiyor.

‘Manevi eksiklikler daha ağır’

Kızıl saçlarıyla dikkat çeken 55 yaşındaki Zeynep Zangil ise, yağmurdan sonra çıkan güneşin tadını oturduğu battaniye üzerinden sigarasını tüttürerek çıkarıyor. Zeynep, ilerleyen yaşına rağmen oldukça genç kalan suretiyle yaşadığı sıkıntıları saymakla bitiremiyor. Şeker hastası olduğunu belirten Zeynep, “Yıllardır kızımla Van’a gidip geliyorum. Artık eskisi kadar iyi çalışamıyorum. Kazandıklarımla ancak mutfak masrafını karşılayabiliyorum. Burada insanlar bizlere çok iyi davranıyor. Ama bize hep farklı gözlerle bakıyorlar. Bizler o farklı bakışları istemiyoruz. Maddi sıkıntıdan dolayı göçebe yaşıyoruz. Ama yaşadığımız maddi sıkıntının yanında manevi eksiklikler daha ağır basıyor” diyor.

‘Kuşdilini konuşuyoruz’

Kadınlardan 45 yaşlarındaki Fatma Zengin ise, “Benim en büyük sıkıntım sabah uyandığımda hangi köye, ya da hangi mahalleye gitsem de azcık para kazansam telaşıdır. Başkada sıkıntım yoktur. Benim atalarım göçebe yaşadı. Çadırlarda bir ömür tüketti. Bende yaşıyorum. Çocuklarımda bunu yaşayacak. Bizde bu yaşam tarzına dönüşmüş. Kendi aramızda konuştuğumuz bir dil var. Kendi aramızda kuşdili diyoruz. Ben annemlerden öğrenmiştim. Çocuklarımda bende öğreniyor. Bizden başkada kimse bu dili bilmez. Neden kuşdili dediğimize gelince de Kürtçe, Türkçe, Azerice bir sürü dilin karışımından meydana geliyor” sözlerine yer veriyor.

‘Tek isteğimiz iyi bir yaşam’

“İnsanın canı sağ olsun da dertler gelir geçer” diyen 60 yaşındaki Nergis Koçak ta, havaların ısınamamasından yakınıyor. Nergis, “Dün akşamdan beridir yağmur yağıyor. Bütün gıdalarımız ıslanmış çarşaflarımız çamura batmıştı. Sabahtan beridir kurduğum odun sobası üzerinde su ısıtıp çamurları temizlemeye çalışıyorum. Ancak oturabildim. Azcık soluklanayım dedim. Kimse böyle yaşamak istemez. Ama bizler maddi imkanlardan kaynaklı her yıl buraya çadır kurmak zorndayız. Maddi sıkıntılar giderilmedikçe de böyle yaşamaya devam edeceğiz. Tek isteğim daha iyi koşullarda çocuklarıma bakmak” diyor. (Şujin gazetesi)