Türkiye’nin karanlık tarihinin unutulmaz günlerinden biri de 30 Mart 1972 Kızıldere katliamıdır.
Mahir Çayan, Hüdai Arıkan, Cihan Alptekin, Nihat Yılmaz, Ertan Sarıhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna ve Saffet Alp’ın Niksar’ın Kızıldere Köyü’nde katledilişi, tüm ezilen halkların belleğinde ve gönlünde unutulmaz izler bıraktı.
Halk çocukları, devrimcilerin direncini, kararlılığını, halka ve halkların kurtuluş davalarına bağlılığını, aralarındaki siyasi ve örgütsel farklılıklara rağmen birbirleri ve inandıkları davaları için neler yapabileceklerini gösteren önemli sonuçlarla doludur Kızıldere . Teslimiyet yok ! Direniş var ! „Biz buraya dönmeye değil, Ölmeye geldik“ şiarı direnmek isteyen tüm kesimler için bir ilham kaynağı ve yol gösteren bir fenerdir !…
Mahir Çayan ve arkadaşları, Denizleri kurtarmak için hayatlarını ortaya koydu.
Bugün, Kürt ulusuna mensup halkımızın, Türkiyeli emekçilerin, sınıf bilinçli proleterlerin ve devrimci örgütlerin on yıllardır durmaksızın sürdürdüğü mücadele Mahirlerin, Denizlerin, İboların, Mazlumların direniş çizgisinin bıraktığı birikimden ve mirastan ayrı düşünülemez. Mücadele ve birikim On’ları yaşatmaya devam ediyor. Çayanların hayatları pahasına Denizleri kurtarmak için giriştikleri eylemden çıkarılması gereken sonuç; Baskıya, sömürüye ve zulme karşı devrim yolunda çeşitli milliyetlerden halkımızın kurtuluşu için birlikte mücadeleyi ve direnişi daha da büyütmektir. 30 Mart 1972’de Kızıldere’de katledilenler devrimci direniş önderleri ve neferleri unutulmayacak!