Home , Avrupa , 20. YILDÖNÜMÜNDE SİVAS KATLİAMINI LANETLİYORUZ!

20. YILDÖNÜMÜNDE SİVAS KATLİAMINI LANETLİYORUZ!

atik_logokucukATiK |28-06-2013 | Sivas, Roboski ve Taksim Direnişlerinde Yitirdiklerimizi Anıyor, Direnişi Selamlıyoruz!Tarihi katliamlar yazılı olan Türkiye’de, 2 Temmuz 1993 yılında Sivas Madımak otelinde bulunan çeşitli sanatçı, aydın ve ilericilere yönelik devlet destekli faşistlerin gerçekleştirdikleri saldırıda 35 canımız yanarak hayatını kaybetti. Sivas’ta Pir Sultan Abdal etkinliklerine katılmak için gelen, çoğu Alevi olan sanatçı, yazar, semazenlere yönelik önceden planlı bir şeklide hazırlığı yapılan ve çevre illerde topladıkları faşist çeteleri kitlelere yönelik saldırtan faşist TC’nin, o dönemki başbakanı Çiller “dışarıda toplanan kitlenin burnu kanamadan sorun çözülmüştür” diyerek, katliamı yok saymıştır.

2 Temmuz Sivas katliamı ne ilktir ne de son olmuştur. Osmanlıdan devralınan; kendinden olmayanı kendine benzetme, defşirme kültürü devam ettirilmiştir. Ermeni soykırımı, Koçgri katliamı, Dersim katliamı, defalarca Kürtlere yönelik gerçekleştirilen katliamlar, Maraş, Çorum katliamları ve 19 Aralık cezaevi katliamı bunlardan başlıcalarıdır.
28 Aralık 2011 tarihinde Roboski’de Kürtlere yönelik Türk devletinin askeri uçaklarının hedef seçerek gerçekleştirdikleri bombardımandan çoğu çocuk yaşta olan 35 canımız katledilmiştir. Devletin bizzat gerçekleştirdiği bu bombardıman sonrasında, meclis araştırma komisyonunda devletin ‘suçu olmadığı’ tespiti yapılarak, adeta ikinci kez bir katliam gerçekleştirilmiştir.
11 Mayıs’ta Reyhanlı’da iki araca yerleştirilen bombaların patlaması sonucu onlarca canımız daha katledilmiştir. Bu katliamın faili olarak oklar TC’yi göstermektedir. Çünkü TC Suriye’ye uluslararası saldırının yapılmasının olanaklarını yaratmaya çalışmaktadır, ki bu katliamdan sonraki tüm açıklamaları da buna yönelik olmuştur.
Gerçekleştirilen bu katliamlarda rol alan katiller yıllardır göstermelik olarak kurulan mahkemelerde yargılanmaları uzun sürdürülerek, zaman aşımına uğratılmıştır. Sivas katliamının bir çok sanığı zaman aşımına uğratılarak serbest bırakılmıştır. Gene bu katillerin bir çoğu da Almanya’da ikamet ederek, serbest bir şekilde aramızda dolaşmaktadırlar. İsim ve adresleri tespit edilenlerin bir çoğu Alman makamlarına bildirilmesine rağmen, haklarında hiç bir işlem yapılmamıştır.
Son olarak Gezi parkı yıkımına karşı örgütlenen kitlelere karşı fütursuzca saldıran Türk devleti, kendi faşist karakterini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bu saldırıyı sahiplenen ve sokağa dökülerek demokratik tepkilerini ortaya koyan kitlelere, adeta savaş açılmıştır. Türkiye’nin dört bir yanında direnişi sahiplenmek için kitlelere karşı her türlü, kimyasal gaz, bomba ve silahlar kullanılarak, 5 insan katledilmiş, binlerce insan yaralanmış, onlarca insan sakat bırakılmıştır. Bu saldırı sürecinde binlerce insan göz altına alınmış ve bunların yüzlercesi tutuklanarak cezaevlerine konulmuştur. Taksim direnişinin ülke çapına yaygınlaştırmasına öncülük yapanlara yönelik başlatılan göz altına alınmalar ve tutuklanmalar yoğun bir şekilde devam ettirilmektedir.
Ankara’da halkın gözü önünde, polisin açtığı ateş sonucunda Ethem Sarısülük katledilmiş ve Ethem’i katleden polisin tutuklanmasına bile gerek duyulmamış, tutuksuz yargılanmasına karar verilmiştir. Başbakan Erdoğan polisin saldırgan tavrını onaylayarak, yeni katliamlara adeta davetiye çıkarmıştır. Tabi ki buda onun faşist karakterinden kaynaklanmaktadır.
ATİK olarak Avrupa’da yaşayan emekçileri; Türk devletinin kendinden olmayana yönelik gerçekleştirdiği asimilasyoncu ve katliamcı politikalarını protesto etmeye, yapılan katliamları unutturmamak ve en önemlisi de katliamda hayatını kaybeden canlarımızı sahiplenmeye çağırıyoruz!