Home , Dünya , 100’den fazlası dünya boyutlarında 1284 yeni gezegen keşfedildi
Güneş sistemi dışında yaşama elverişli olabilecek gezegenler böyle resmediliyor.

100’den fazlası dünya boyutlarında 1284 yeni gezegen keşfedildi

Güneş sistemi dışında yaşama elverişli olabilecek gezegenler böyle resmediliyor.

Güneş sistemi dışında yaşama elverişli olabilecek gezegenler böyle resmediliyor.

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Kepler uzay teleskopunun 100’den fazla Dünya boyutlarında yeni gezegen keşfettiğini duyurdu

Teleskop aynı zamanda, uzayın ‘yaşama elverişli koşullara sahip bölgeleri’ olarak bilinen alanda dokuz küçük gezegen de tespit etti.

BBC Türkçe’nin haberine göre, bu alanlardaki koşulların, sıvı suyun varlığına ve yaşamaya elverişli olabileceğine inanılıyor.

Yeni bulgular, Kepler tarafından keşfedilen 1284 yeni gezegenin bulunduğu katalogda yer alıyor.

NASA bu keşiflerin Güneş sistemi dışındaki yeni gezegenlere ilişkin en büyük gelişme olduğunu söyledi.

Kepler teleskobunun göreviyle ilgili çalışan NASA’nın California’daki Ames Araştırma Merkezi’nde görevli bilim insanı Dr Natalie Batalha, hesapların Samanyolu’nda 10 milyardan fazla yaşamaya elverişli gezegen olabileceğini söyledi.

En yakın yaşanabilir gezegen 11 ışık yılı uzaklıkta

160510232446__89655540_89655539

NASA’nın paylaştığı grafiklerde kahverengi bar, yeni doğrulanan 1284 gezegen sayısını gösteriyor. Açık mavi bar, Kepler’in daha önceki keşiflerini koyu mavi de Kepler dışındaki keşifleri gösteriyor.

 

NASA’nın paylaştığı grafiklerde kahverengi bar, yeni doğrulanan 1284 gezegen sayısını gösteriyor. Açık mavi bar, Kepler’in daha önceki keşiflerini koyu mavi de Kepler dışındaki keşifleri gösteriyor.

Dr Batalha, “Yıldızların yaklaşık % 24’ü, Dünya’nın boyutlarından ortalama 1.6 kat daha küçük olan yaşama elverişli gezegen barındırıyor. Bu bizim hoşumuza giden bir rakam çünkü bu boyutların altındaki gezegenlerin kayalıklardan oluştuğunu tahmin ediyoruz. Eğer yaşanabilir en yakın gezegen neresi olabilir diye soruyorsanız, bu yaklaşık 11 ışık yılı uzaklıkta, aslında çok yakın bir mesafe” dedi.

NASA’da Astrofizik Bölümü Müdürü Paul Hertz ise, “Araştırmamızın nihai amacı, Güneş sistemi dışındaki gezegenlerden gelen ışıkları tespit etmek ve bu ışıkları, su buharı, oksijen, metan ve karbon dioksit gibi gazlar için analiz etmek. Bu gazlar, biyolojik ekosistemin varlığına işaret edebilir” dedi.

Kepler teleskobunun şimdiye kadar keşfettiği Kepler-186f ve Kepler-452b gezegenleri, boyutları, yörüngesinde dolaştığı yıldız ve yıldızından aldığı enerjiye bakıldığında Dünya’ya en yakın gezegenler.

Dr Batalha, yeni keşfedilen gezegenler Kepler 1638b ve Kepler-1229b için, yaşama elverişli gezegen arayışında ilgi çekici keşifler olduğunu söylüyor.

Dr Batalha, Kepler’in görevinin ‘Dünya’nın dışında yaşam olup olmadığına dair kanıt bulmak, evrende yalnız olup olmadığımızı ve galakside nasıl yer aldığını, yarattığı farklılığı anlamak için yapılan daha geniş çaplı stratejik araştırmaların bir parçası’ olduğunu ifade ederek, “Bir ışık noktasına bakıp ‘Bu yıldızın yörüngesinde yaşanabilir bir dünya var’ diyebilmek… Sanırım bunlar çok derin ve bizim de neden burada olduğumuzu yanıtlayan sorular” dedi.

Yeni yöntem

160510232446__89656525_89656524

Bu grafikte, Kepler’in yaşama elverişli alan olarak belirlediği bölgelere denk gelen gezegenler görülüyor.

New Jersey’deki Princeton Üniversitesi’nde görevli Dr Timothy Morton, Kepler tarafından bulunan Güneş sistemi dışındaki gezegenlerin büyük çoğunluğunun süper-Dünya denilen (Dünya’nın yarı çapından 1.2-1.9 kat daha büyük) gezegen ile sub-Neptün (Dünya’nın yarı çapından 1.9-3.1 kat daha büyük) gezegeni arasında kalıyor.

Kepler teleskobu

Kepler teleskobu adını, Rönesans dönemi gök bilimcisi Johannes Kepler’den aldı, teleskobun görevi 7 Mart 2009’da başladı.

Uzay aracının oryantasyonunu kontrol etmek için kullanılan dört reaksiyon çarkından ikincisi 2013 yılı Mayıs ayında hasar gördü. Bu da, yörüngedeki gözlemci aracın savrulmadan tek bir hedefe odaklanma özelliğini bozmuş oldu.

Fakat mühendisler uzay aracının sabitlenmesi için Güneş ışığından gelen basıncı kullandı, böylece gezegendeki avına da devam edebildi. Bu göreve de K2 adı verilmişti. (BBC)