Home , Haberler , Türkiye’nin en uzun süreli tutsağı HASAN GÜLBAHAR’dan yeni mektup

Türkiye’nin en uzun süreli tutsağı HASAN GÜLBAHAR’dan yeni mektup

hasan_gulbahar_-_cumhuriyet_12.10.14_001_0“Burada özellikle PTT’de birileri tarafından mektuplarımıza alıkoyma olayı var. Zaten 1-2 ay önce şikayet ettim. Henüz geri dönüş olmadı. Bir görüşçü arkadaşıma yolladığım (3 ay önce) mektup daha yeni eline geçtiği gibi öncesinde de; ‚adresini öğrendik, takip ediliyorsunuz‘ tehdit içerikli bir face mesajı atılmıştı.” 

21 Kasım 2015

 

Merhaba Sevgili Adil Hocam,

Kartlarını ve yazını yeni aldım. Daha öncesinde de bir mektubunu almıştım. Kitap çalışmamıza ilişkin. O aralar yarı felçli gibi yataktaydım bel fıtığından. Epey sürdü oturup yazabilme durumuna gelmek. Sonra da Ali Orman bir mektup yolladığınızı iletmişti. O da gelsin öyle yazayım dedim, ancak halen elime geçmedi.

Burada özellikle PTT’de birileri tarafından mektuplarımıza alıkoyma olayı var kesinlikle. Zaten savcılığa 1-2 ay önce şikayet ettim. Henüz geri dönüş olmadı. Bir görüşçü arkadaşıma yolladığım (3 ay önce) mektup daha yeni eline geçtiği gibi öncesinde de; “adresini öğrendik, takip ediliyorsunuz” tehdit içerikli bir face mesajı atılmıştı. Velhasıl bu ülkede normal ne oluyor, ne oldu ki; iletişim hakkımız normal olsun, değil mi ama?! Eski bir ozan ne güzel de özetlemiş: “Dert çook hem dert yok \ Hal berbato, rezalato” diye.

Evet Adil Hocam, bu defa nasılsınız diye sormayacağım. Çünkü aynı şeyleri görüyor, yaşıyor ve hissediyoruz. Yaşananlar, yaşatılanlar ağır mı ağır. Urfa’da sarsılmışken Ankara’da yüreklerimize acı topları düşürdüler. Sistemin tarihsel sorunlara çözüm geliştirmeme tavrına bir de genel ekonomik kriz hali eklenince, saldırganlığının dozajı da artmakta. Sorun salt Saraybaşı’nın sevdası değil; siyasal, toplumsal çelişkilerin sokak muhalefetini artırmasına bir de bölgesel hesaplarının tutmaması eklenince, kendisini güvende hissetmeyen bir sistemin çok yönlü çıkış arayışlarının ve refleksinin yansıması tüm yaşananlar. Susturulmuş bir toplum arzusunun, hiçbir kural ve değer tanımama üzerinden gerçek kılınmaya çalışılması açıkçası. Acı ve korku silahını etkili kılmalarının ürünü olarak da görüyorum seçim sonucunu. Doğrusu çok başarılı, yüksek bir sonuç alabiliriz diye düşünüyordum demokrasi cephesi olarak. Müthiş bir kamplaştırma politikası sağ seçmenin tam anlamıyla AKP’de somutlaşmasını sağladığı gibi, akar seçmenin bir bölümünü de güvenlik ve ekonomik kaygılarla yine İktidar Partisi’ne itti. Çatışmalı sürecin sorumlusu olarak araştırmalarda Saraycıbaşı, partisi %70’lerde görünüyordu. Ankara Saldırısı ve ekonomideki kötüleşmenin büyümesi, korkuya yenildiklerini gösteriyor kitlelerin. (…)

Acımızı yaşarken, bunları düşünmekten kendimizi de alamıyoruz elbet. Ki Fazıl Say gibi “Yaşamak hezimete uğradı…Yenildik…Bu iş bitmiştir sen kazandın! Bu sefer tamam”, dememek adına. Dediğin gibi: “Acıya ve korkuya yenilmeyecek umudumuzu koruyacağız, yazacağız, yürüyeceğiz, konuşacağız”. Ve her zaman yaşam ve insanlık kazanacaktırı düstur edeceğiz kendimize.

Öykücüğün mektubuma sevinmesi beni de mutlu etti. Okul ve ev arası yaşamından umarım hoşnuttur. Sen de yine onunla olan zaman geçirmeler içerisinde olmalısın. Tülin de rutinini koruyor değil mi? Önceki gün gazetede içerideki kadın arkadaşlara postaneden kart atarken çekilmiş fotoğrafına rastladım. Açık görüş gibi oldu:-)

Kartlar için Selime arkadaşa da çok teşekkür ettiğimizi belirt lütfen. Rengarenk çiçekler içimizi açtı. Gerçeği yasak olunca!

Adil Hocam, daha önceki yazdıklarımı “Görülmüştür”de paylaştığın ve yeni kitabında yer verdiğin için de çok teşekkürler. Gündemden düşmeyen bir alan hapishaneler. Eminim. “Ben Çıkana Kadar Büyüme E mi!” kadar ilgi görür. Burada hevaller epeyce etkilendiler bu kitaptan. Bizim kitap çalışması için ben de hazırlık yapıyorum. (…) Bugün telefonda dosyamın raportörden çıkıp kurula verildiğini öğrendim. (…) Normalde fazla uzamaması gerekiyor, 13 ay oldu zaten. Hızlandırıcı unsurlar devreye girerse kış içinde yanınızda olurum umudunu taşıyorum. Sonuç için küçük bir olumsuz karar ihtimalini taşısam da ağırlık tahliyem yönünde. Şimdi ben de heyecanlanmaya başladım. Geçen anam da gelmişti görüşe. Geleceğim dedim ona da. Sözümü tutmalıyım değil mi? 🙂

Güzelliklerle ve neşeyle kalın. Umutla.

HASAN

(Hevaller de selam ve sevgilerini iletiyorlar. Adil Hocam, sen de FAİK BULUT’un ‘HASAN EL-SABBAH’ kitabı var mı acaba? Okuyup yollayacağım geri sana. Bu ara ona ilişkin okumalar yapıyorum da.)

 

HASAN GÜLBAHAR

2 No’lu T Tipi Hapishane

OSMANİYE