Anasayfa , Köşe Yazıları , ‘Yılmak Yok, Mücadeleye Devam!’ – Hülya Onur

‘Yılmak Yok, Mücadeleye Devam!’ – Hülya Onur

Değerli Canlar, Sevgili Kadınlar,

Emeklerimizin nadide güzelliklerinden olan çocuklarımız, gençlerimiz,

Uçan kuşlar, yeşeren bitkiler….

Kısacası hayata, yaşama dair tüm güzellikler…

Bizi her şeye inat ve rağmen terketmeyen içimizdeki sevdayla birlikte uğurluyoruz 2017 yılını..!

Evet… ‘Bu sene de çok faşist yaptı.’

Bir yılını daha tükettik ömrün. Güldük, ağladık, hüzünlendik, acı çektik, sevindik, mutlu olduk, öfkelendik çoğu zaman, kızdık, isyan ettik çoğunda da.

Yitirdiklerimiz oldu bu ömür koşusunda Andırdılar kendilerini hoş nidalarla; unutmak isteyip, üzerine çizgi çektiklerimiz de oldu lanetler okuyarak… Bir de kadın yanımız oldu bu yol güzergahında… genelde hep dikenlerle dolu yollara itilen… susturulan, sindirilen, her adımda ötekileştirilen, küçük görülen, horlanan, ‘eyvallah’ dersen sevilen, itiraz edersen dövülen, karşı durursan itilen, susarsan kabullenilen, güçlü isen terk edilen; en sevdiklerin tarafından dahi ikincileştirilen, ‘Ben de insanım..’ dediğinde çekiştirilen; çocukların anası, ‘Soğuk kış gecelerinin sobası’ olarak görülen…

İstendiğinde toplum olarak tecavüz edilen, karşı durursan katledilen,’namussuz’ diye kör kurşunlara dizilen, namusu bacak arasında görüp, tecavüzcüyü ‘kuyruk sallamasa olmazdı’ diye sahiplenen; ‘Karımsın, malımsın’..diyerek evliliklerde tecavüzü mübahlaştıran; karşı durduğunda ‘eşinin ihtiyaçlarına cevap vermedin’ diyerek, yasalarda da suçlu gösterilen…

Küçücük yaşlarda koca, baba ve ‘namuslu’ adamların tecavüzüne uğrarken, şerefsizleri, namussuzları ‘beyefendi’ gösterirken, din-allah adıyla bu dünya erkeğin cinsel sefa sürmesine yarayan ‘cennet’ler haline getirilirken; yüreği, bedeni talan edilirken bizlerin, içimizdeki kopan fırtınaları, patlayan volkanları görmeyen-görmek istemeyen erk’ek dünyası gittikçe vahşileşirken yol almak, ömrümüzün yollarında her türlü saldırıya, pisliğe, şiddete, katliamlara rağmen, bedel ödesek de, bunları temizleyerek ilerlediğimiz için de KADIN olan yanımız bu sisteme ve bu sistemle barışık yaşayan erk’e rağmen hep asi, hep isyankar, hep öfkeli ama hep insanca kaldı.. İnsanca yaşamı kucaklayabilme mücadelesinde katledilmeye,

boğulmaya çalışılsa da KADIN yanımız,

kopsa da fırtınalar içimizde,

patlasa da volkanlar yüreğimizde,

bıçak sırtında yürüyerek geçse de ömrümüz;

biz çocuklarımıza güzel bir dünya yaratmak için KADIN SÖZÜ VERDİK…

2018’de de bu sözümüzü tutmaya devam edeceğiz… Yüreği emekten, güzelden,özgür bir dünyadan ve kadından yana çarpan tüm güzel yüreklerle… Umudumuzu büyütecek, direncimizi bileyecek, iyiden-güzelden-yeniden yana sevdalara yelken açacak güzel bir mücadele yılı olacak 2018 de… Zor bir yıl olacak yine… 2017 yeni yıla tamamlayamadığı kötülükleri de devredecek… Ama her şeye rağmen ve inat umutlarımıza sıkı sıkıya sarılacağız… Yeni yılda da YILMAK YOK, MÜCADELEYE DEVAM azmiyle ilerleyeceğiz…!

Evet..!.. ‘bu yıl da çok faşist yaptı’…!

Sevgiye,saygıya,aşka, birliğe, beraberliğe, dostluğa, paylaşıma, barışa HAYIR diyenlere hep birlikte savurduk öfkemizi, kinimizi ve hatta küfürlerimizi…

Evet. Üzüntülü-hüzünlü, bazen kederli ama sevinç ve mutluluklarımızı da yaşadığımız, ilmik ilmik mücadeleyle ördüğümüz bir yıl yaşadık.. Mutluluklarımızı paylaşarak çoğaltmaya, acılarımızı da yine paylaşarak azaltmaya çalıştık..

Çarkı bozuk düzen, ne yazık ki bu yıl da,dişlileri arasında emekçileri ezmeye devam etti. Yıllardır kanayan yaralarımız-acılarımız belleklerde tazelendi, yüreklerde yeniden acıları hissedildi. Her günü acılara boğan,katliam ve kırım geleneğini bugün de yaşatmaya çalışan, her yılımızı,ayımızı,haftamızı ve hatta günlerimizi adeta zulümün tarifesi yapmış olan sisteme inat, yine de aşk ile, sevda ile ve ama ille de kavga diyerek yol almaya çalıştık…

1915’te Ermeni-Asuri-Suryani-Keldani-Pontos soykırımını içimizde yaşadık, kırımda katledilen, asimile için satılan, tecavüz edilen kadınların öfkesini, Şengal’de, Kobane’de, tüm Orta Doğu’da yeniden ve yeniden hatırlattılar, Rojava’da dirençle mücadelenin öznesi olmaktan da vazgeçmedik….

Koçgiri-Zilan-Dersim’de Kürt olduk, Laç deresinde öfke olduk… O öfke Rojava’da bayraklaştı. Yıllardır inancını-kültürünü-kimliğini yaşayamayan Alevi toplumu, her iktidar odağında, devletin faşist yaptırımlarının hedefi olduğundan dolayı Kartaca’da, Maraş’ta,Çorum’da, Sivas’ta,Gazi’de katledildiler, yakıldılar, tecavüzlere uğradılar, sürgünlere gönderildiler, içine kapalı bir toplum olarak yaşamaya mahkum edilerek, asimilasyonun en ağırını yaşattı devlet Alevilere adeta…

Çocuklarımızı kopardılar tazecik dallarından,17 yaşında Erdal’ımızı yaşını büyüterek idam sehpasına çıkaran sistem,14 yaşında ekmek almaya giderken,çocukluklarından vurmaya devam etti filizlerimizi…

‘Kadınların idam sehpasına çıkma hakkı varsa, kürsüye çıkma hakları da olmalı..’ diyen Olympia de Gouges’i giyotinle katleden dünün sistemi, tecavüzcüsünü öldürdü gerekçesiyle Reyhaneh’i idama götürmüştü dünyanın gözleri önünde…

Ekin Wan’ın çıplak bedeniyle kadınlara göz dağı veren sistem, KHK’ siyle işten attığı Nuriye Gülmen’in onurlu açlığına sağır, dilsiz, kör olmayı devam ettiriyor.

Cezaevleri faşizmin her türlü zulüm merkezleri olmaya devam ediyor. Faşist T.C.nin iktidardaki erk’i gerici, yobaz, insanlık düşmanı AKP, ittifak gücü MHP ve bir çok noktada kurtarıcısı durumunda bulunan CHP katkılarıyla  çıkarılan yasalarla, tüm toplumu da dizayn etmek için, besledikleri, örgütledikleri çetelerini sokaklara salarak, başta ilerici, devrimci, yurtseverler olmak üzere, ‘benden olmayana ölüm’ fetvalarını, ‘Vatan, millet, silifke’ yalanları ardına sığınarak muhalif kesime şiddetin her türlüsünü kusmaya hazırlanmaktadır.

Ve ardımıza alacağımız yılda kadınlar olarak da büyük yangınlar bıraktık…

Dövüldük, sövüldük, ötekileştirildik, aldatıldık, horlandık, insanlığın gözü önünde ortaçağ karanlığını aratmayacak bir utançla köle pazarlarında hala satılmaya devam edildik, itler sofrasında meze olarak sunulduk, cadı avları yaşatıldı adeta, sayımız artarak katledildik, tecavüzlere uğradık…

Tecavüz çocuklarımıza kadar indirildi, ‘evlilik’ adı altında çıkartılan yasalarla çocuklara tecavüz yasallaştırıldı.

Kürtler hala ötekiler olaraj katledilmeye,zindanlara atılmaya devam etti 2017’de de. Halkın seçtiği iradeler, milletvekilleri, belediye başkanları hala keyfi olarak zindanlarda tutulmakta.

Kaç zemheridir onca güzel yüreği bağrına basan Munzur, Dersim 2017’de de kucakladı dağlarına özgürlüğü getirecek memleket sevdalılarını. ‘Bir uzun havası’ kaldı buruk, bir de özgürlük sevdası yarınlara yol alan.

Diğer taraftan; en yakınımız, sevdiğimizi-sevildiğimizi zannettiğimiz erkekler de, sistemden aldıkları hoşgörü-hak ve otoritelerini bizim üzerimizde bilinçli-bilinçsiz kullanarak, ezilenin de ezileni kavramını kavramayarak sistemin üzerimizdeki engellerine adeta yardımcı oldular bu yılda önemli oranda..

Ama her ne kadar olumsuz bir tablo da çıksa kadınlar olarak yaşadıklarımızdan; PES ETMEDİK… Emeğimize, kimliğimize, bedenimize sahip çıkmanın bedel ödemekten geçtiğinin bilincini daha bir kazıdık beynimize, belleğimize ve mücadelemize…

Üreten biz isek, yöneten de biz olmalıyız deme cesaretini her zamankinden daha fazla pratikte kuşanmaya çalışarak, demokrasi mücadelesinde yerimizi almaktan geri durmadık..

Başardıklarımız, yarım bıraktıklarımız, eksik ve hatalarımız, kırdıklarımız, kırılganlıklarımız da oldu. Ama bunlardan ders çıkarmayı da her daim önemsedik. Kadının demokrasi mücadelesinde geçmişten günümüze bize ışık tutan ve bayrağı devreden kadınlarımızın rehberliğinde yol almanın önemini kavradıkça, kaygılarımız, korkularımız ve hatta eksik ve hatalarımız daha ufalmaya başladı.

Genel olarak toplumunun ama özelde de kadınların on yıllardan bu yana üzerindeki sindirme, asimile etme politikalarına karşı, sisteme daha diri duruş sergilenmesi gerekliliğini kavramaya başlayarak, bunun da güçlü bir kadın örgütlenmesi yaratılmasından geçtiğini bilerek hareket etmeye çalıştık… Yerel ve merkezi örgütlenmemizi ayakları üzerine dikmek için olanca gücümüzle emek sarf etmeye önem verdik.

Her ne kadar sistem dünya halklarına ve özelde de kadınlara sömürü-baskı-zulüm-katliam-kırım-tecavüz-şiddetin her türlüsünü yaşatmış olsa da yine 2017’de umudumuzu bir an dahi yitirmedik..

Ve kadınlar olarak yeni bir mücadele yılında yine, yeni ve diri umutlarımız ve hedeflerimizle hep beraber;

”VARDIK, VARIZ, VAR OLACAĞIZ’ diyerek, örgütlü bir şekilde, yaşamın ve ama zulmün olduğu her yerde haykırmaya-mücadele etmeye devam edeceğiz..

Bu anlamda yeni yıl bizler için yeni bir çalışma ve mücadele dönemidir de aynı zamanda…

Yüreği insanlıktan, özgür-eşit ve kardeşçe yaşama özlemiyle dolu olan tüm yol arkadaşlarımızın, dostlarımızın, emekçi dünya halklarının yeni mücadele yılını kutluyor, yeni yıl bizim yılımız, güzel insanların yılı olsun diyoruz…

Sömürünün, baskının, şiddetin, katliam ve soykırımların, kadına yönelik nereden gelirse gelsin her türlü şiddete karşı duruşun yılı olsun 2018..

İÇİMİZDEKİ SEVDA TERKETMESİN BİZİ…!