STUTTGART | 04-12-2013 | Ekim ortalarına doğru oluşturulan Stuttgart Demokratik Kadın Platformu, ilk adım olarak ortak bir 25 Kasım paneli örgütlemeyi karar altına almıştı. SDKP’nu; Yeni Kadın, ADKH, SKB, Stuttgart Barış Meclisi, Stuttgart Kürt Kadın İnisiyatifi, Yaşanacak Dünya, Dersim 38 Soykırım Derneği oluşturmaktadır.
30 Kasım günü, “Şiddetin Birçok Yüzü Varsa, Mücadelemizin de Çok Çeşidi Var!” şiarı altında bir panel örgütlemek için yaklaşık iki aydır çalışmalarımızı sürdürmekte idik.
Altes Feuerwehr Haus’ta gerçekleştirmeyi düşündüğümüz paneli, salonun kiralanmasına ilişkin son anda çıkan bir olumsuzluktan kaynaklı, Mezopotamya Kültür Merkezi’ne çekmek zorunda kaldık.
Son anda meydana gelen bu değişiklik, programımızda da bir değişikliği zorunlu kıldı. Dört konu başlığı altında gerçekleştirmeyi düşündüğümüz panel, tartışma konularımızdan birisi olan “Rojova’daki gelişmeler ve kadınların durumu” hakkında bilgilendirme toplantısına dönüştürüldü.
Toplantı, eşitlik ve özgürlük mücadelesinde yitirilen kadın devrimciler özgülünde tüm eşitlik ve özgürlük direnişçilerinin anısına saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşunun akabinde, başta Paris’te katledilen Sakine Cansız ve iki yoldaşı olmak üzere, kavgada şehit düşen tüm kadınların anısına bir Kürtçe türkü söylendikten sonra; Yekitiye Star Meclisi üyesi Mizgin Gülo, Kürtçe konuşmasına başladı.
Bugün Ortadoğu’da Kadın Tüm Kimlikleriyle Eziliyor!
Mizgin konuşmasında öncelikle etkinliğe davet edilen ama gelemeyen Sinem Muhamed’in durumuna ilişkin bir açıklama yaptı. “Kadına yönelik şiddetin bir çok biçimi var. 25 Kasım, tüm şiddet biçimlerine karşı duruşun simgesidir. Şiddetin devlet yönlü yansımasını bir kez daha Rojava Halk Meclisi Eş Başkanı Sinem Muhammed özgülünde yaşadık. Devlet Rojava’nın kamuoyuna anlatılmasını engellemek için Sinem Muhammed’e vize vermemiştir.. Bugün Ortadoğu’da kadın tüm kimlikleriyle eziliyor. “ dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü. “Rojova, 40 yıllık bir mücadelenin sonucudur. Baas rejiminin kadınlara yönelik çok yönlü baskısı, kadınların kendilerini korumak için örgütlenmesini zorunlu kıldı. Yekitîya Star çatı örgütü altında örgütlenmeye başladılar. Devrimden önce kadınlar gizli gizli örgütleniyordu. Devrimden sonra Kadın Meclisleri ve Kadın Kooparatifleri kuruldu. Bu meclislerde ve kooparatiflerde kadınlar rahatça ve açıktan örgütlenmeye başladı. Rojava’da kadınların gerçekleştirdiği en önemli şey ordularını kurmak oldu. Güçlenen kadın örgütlenmesi, islamiyet adına savaştıklarını söyleyen Şam ve Irak çetelerinin işine gelmiyor, kadınlara “kötü örnek” olacağımızın korkusunu taşıyorlardı. Bunun içindir ki; Şam ve Irak’tan gelen çeteler, “cihad için Rojava’lı kadınların kendilerine helal olduğunu” söyleyerek saldırıyorlar. Şu an demokratik özerklik çerçevesinde örgütleniyoruz. Halk meclisleri ve Kadın Meclislerinde kararlarımızı alıyoruz. Çok zorlu bir mücadeleyle elde ettiğimiz Rojovalı Kadın Örgütlenmesini daha da büyütmek zorundayız. Rojava’da bir tarafta başarılarımız bir tarafta acılarımız, Suriye diktatörlüğüne karşı umut verici bir mücadele var” dedi.
“Rojava’da yürütülen mücadeleye yeterince sahip çıkılmadığını, burjuva medya ve basınında neredeyse hiç yer verilmediğini, bu nedenle özellikle devrimci kadın kurumlarına çok iş düştüğünü, yürütülen yardım kampanyalarının önemli ama bunun yanında sokaklarda, meydanlarda eylemlerde kamuoyu yaratılmasının zorunluluk olduğuna” vurgular yaptı.
Verilen yemek arasından sonra ikinci bölüm; dünyanın farklı yerlerinde sisteme muhalif oldukları için katledilen devrimci kadınlardan Rosa Lüksemburg, Maria Suphi, Mirabal Kardeşler, Meral Yakar, Barbara Anna Kistler, Ayçe İdil Erkmen, Andrea Wolf, Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan’ın resimleri ile sahne alan kadın arkadaşlar, onların yaşam öykülerini kısa bir şekilde anlattılar.
70’i aşkın kişinin katıldığı etkinlik, tüm dünyadan, Türkiye ve Türkiye Kürdistanı’ndan kadın şehitleri tanıtan sinevizyon gösteriminden sonra, Rojava kadın hareketi temsilcisi Mizgin’e yöneltilecek soru – cevap bölümüne geçildi. Yoğun bir tartışma sonrası etkinlik sona erdi.