Home , Haberler , Olağanüstü Halden Olağanüstü Seçim Sonucları / Mehmet Tohumcu

Olağanüstü Halden Olağanüstü Seçim Sonucları / Mehmet Tohumcu

koseyazisi_yenisiteicin7 Haziran seçimlerinden sonra şoke olan AKP ve Saray çevresi, Türkiye ve  T.Kürdistanın’da gelişen Demokrasi ve Barış havasını birçok katliamla kana bulayıp kaos ortamı yaratarak silahların ve şiddetin baskısı altında bir seçim ortamı oluşturdu. Ülke tarihinin en baskıcı, en anti demokratik seçim dönemlerinden birini geride bıraktık. 7 Haziran seçiminden çıkan sonuçları tanımayan Saray ve AKP tarafından yürütülen bu kanlı süreç yüzlerce insanımızın katledilmesiyle, Suruç ve Ankara’da patlayan bombalarla, siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine yönelen saldırılarla, basına uygulanan sansürle, yargısız infazlarla ve tutuklamalarla yürütüldü.

Binlerce insan IŞİD ve AKP ittifakı tarafından katledilmiş,Tutuklanmış ve yüzlerce genc sokaklarda infaz edilmiştir. Suriye’ye savaşın kıyısına kadar gelinmiş ve Kürt dağları ardı ardına bombalanmıştır. AKP, PKK’ye savaş ilan ederek MHP’nin milliyetçi oylarının %25’ini almıştır. Aynı zamanda HDP’nin de siyaset alanını daraltarak HDP’nin de oylarının düşmesini sağlamıştır.

SAYILARLARLA 7 HAZİRAN 2015 GENEL SEÇİMLERİ

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven, seçime katılımın oldukça yüksek olduğunu belirti. Katılım oranı, ortalama yüzde 85,18. Yurt içi katılım oranı yüzde 87,34, yurt dışı katılım oranı yüzde 44,78 olarak gerçekleşti. 56 milyon 949 bin 9 seçmenimizden 48 milyon 537 bin 201 seçmen oyunu kullandı” dedi.

Açılan sandık oranı %99.6 iken açıklanan seçim sonuçlarına göre HDP 7 Haziran seçimlerine göre oy kaybı yaşasa da %10.7 oranında oy alarak seçim barajının üstünde kaldı.

7 Haziran seçimlerinde %40.9’a gerileyen AKP, savaş politikaları eşliğinde yürüttüğü seçim sürecinin ardından sağ-muhafazakar-milliyetçi oyları kendi çevresinde toplayarak oy oranını %49.4’e yükseltti.

Haziran’da %24.9 oranında oy alan CHP 1 Kasım seçiminde oylarını küçük bir artışla %25.3’e yükseltti.

MHP ise bir önceki seçimlerde aldığı %16.2 oy oranından gerileyerek %11.9 oy aldı.

1 Kasım seçimlerine göre AKP 317, CHP 134, HDP 59 ve MHP 40 milletvekili çıkarabiliyor.

7 Haziran seçimlerinde ise AKP 258, CHP 132, MHP 80 ve HDP 80 milletvekili çıkarmıştı.

AKP, 7 Haziran seçimlerinde 18 milyon 867 bin olan oy sayısını 1 Kasım’da 23 milyon 305 bine çıkardı. Buna göre 4 milyon 437 bin seçmen, iki seçim arasında AKP’ye yöneldi. Bu yönelimi besleyen 3 kaynak oldu; MHP seçmeni, Kürt oyları ve Saadet-BBP ittifakı.

Seçime katılım oranının %84,27 olduğu 7 Haziran 2015 seçiminde ise 47.206.791 oy kullanılırken bunun 45.833.381’i geçerli sayılmıştı. AKP 18.858.631, CHP 11.463.897, MHP 7.490.062 ve HDP 5.993.564 oy almıştı.

HDP, yurtdışında kullanılan 1 milyon 279 bin 221 geçerli oyun yüzde 18,2’sine denk gelen 233 bin 598’ini elde etti ve AKP’nin ardından ikinci parti oldu. Bu sayı geçen seçim 211 bin 206’ydı.

 

HDP ve SEÇİM, Kürt uluslaşmasında ‘sağ’ ve Muhafazakar çözülme

Saray’ın temmuz sonunda derinleştirdiği savaş ise HDP’nin siyaset alanını iyice daralttı. Kürt sorununun Meclis’te çözülmesine dair oluşan beklentinin yerini yoğunlaşan ilçe ve şehir savaşlarının almasıyla bölge halkında “HDP’nin sorumluluğu kaldıramadığı” yorumlarına yol açtı. Katliamlar, HDP’ye yönelik saldırılar ve yöneticilerine yönelik operasyonlar ile birlikte seçim kampanyası yürütememek de bir diğer önemli etmendi.

Kobanê Direnişi ve Kürt sorununun demokratik çözümü üzerinden yürütülen ve 7 Haziran’da sandıkta karşılık bulan “Kürt uluslaşması”, bölgedeki savaş politikalarının ve gericiliğin derinleştirilmesiyle birlikte önemli bir sağ çözülme yaşadı. HDP’nin Türkiye genelinde kaybettiği bir milyon oyun 700 bini, kaybettiği vekillerin de 13’ü Kürt kentlerinden oldu.

HDP’nin gerilediği ama vekil dağılımının değişmediği kentler

Kuzeydoğu Anadolu’da da HDP’nin ciddi kayıpları oldu. Kars‘ta HDP’den AKP’ye 15 bin oy kaydı ve 2’ye 1 olan vekil dağılımı terse döndü. Ardahan‘da 7 Haziran’da 17 bin oy alarak birinci parti olan HDP, 1 Kasım’da üçüncülüğe geriledi. AKP ve CHP ise oylarını 5’er bin artırarak kentteki iki vekilliği paylaştı. HDP, 20 binden fazla oy kaybederek Erzurum‘dan çıkardığı tek vekili ise kaybetti.

HDP’den AKP’ye Muş‘ta yüzde 10’luk, Bitlis‘te yüzde 12’lik, Siirt‘te yüzde 9’luk bir kayma yaşansa da bu vekil sonuçlarına etki etmedi. Batman‘da da AKP, Hüda-Par’ın bağımsız adaylarının yokluğunda oyunu 27 bin artırdı ancak vekil dağılımı 3’e 1 olarak kaldı. Öte yandan HDP bu dört kentin tümünde yüzde 50 ve üzerinde kalmaya devam etti.

Urfa ve Antep’te sert düşüş

Kürt nüfusunun yoğun olarak yaşamasının yanı sıra AKP’nin Suriye’de yürüttüğü savaş politikalarından doğrudan etkilenen iki büyükşehirde, Urfa ve Antep’te 1,5 yıldan bu yana yükselme ivmesi tutturan ve 7 Haziran’da sıçrama yapan HDP, 1 Kasım’da aynı hızla geriledi.

Urfa‘da AKP oyunu 165 bin, oy oranını yüzde 18 yükseltti. HDP ise 65 bin oy yitirdi. Kentte AKP’nin 7 Haziran’a göre sadece HDP’den değil, MHP, CHP, SP ve iki bağımsız aday ile geçen seçim oy kullanmayanlardan da oy aldığı görüldü. AKP Urfa’nın Suriye sınırındaki Suruç, Akçakale ve Ceylanpınar’da da oylarını artırdı, Ceylanpınar’da HDP’yi geride bıraktı. Kentte AKP ve HDP arasındaki vekil dağılımı ise 7’ye 5’ten 9’a 3 olarak değişti.

Antep‘teki tablo da Urfa’dan farklı olmadı. CHP’li eski Belediye Başkanı Celal Doğan’ın adaylığıyla önemli bir yükseliş yakalayan HDP, Doğan’ın İstanbul’a kaydırılması sonrası oylarının bir bölümünü CHP’ye, bir bölümünü AKP’ye kaptırdı. MHP ve SP’den de oy koparan AKP oyunu 155 bin artırdı yüzde 61’lik oy oranıyla 8 vekil çıkardı. HDP ve MHP ise birer vekil yitirdi.

7 Haziran’da AKP’nin birinci olduğu Adıyaman ve Bingöl‘de ise fark açıldı, ancak Adıyaman’da 4’e 1, Bingöl’de de 2’ye 1 olan vekil dağılımı değişmedi. Kürt coğrafyasında 5 ay önce mührü HDP’ye giden sağ seçmenin büyük kısmı AKP’ye geri döndü. Yine muhafazakar Kürt seçmeni içinde, bir önceki seçimde Hüda-Par’ın bağımsız adaylarına verilen oylar ile küskün seçmen oyları da AKP’ye gitti.

HDP 7 Haziran seçimlerine oranla yaklaşık

1 milyon oy ve henüz kesinleşmemiş sonuçlara göre 21 milletvekili kaybetti. Oy oranı yüzde 13.1’ten 10.8’e geriledi. Bu, üzerinde durulmaya değer bir kayıp gibi görünüyor. Ancak 7 Haziran’dan 1 Kasım’a uzanan yaklaşık 5 aylık sürenin ‘olağanüstü’ koşulları düşünüldüğünde bunun büyük bir yenilgi olmadığı da ortada. Zira 6 Haziran günü tüm HDP’lilerin ‘razı’ olacağı bir oy oranı olan yüzde 10.8’in, yüzde 13’lük o beklenenin üstünde başarının ardından geçen 5 aylık sürede olanlar gözetilmeden değerlendirilmesi olanaksız.

‘BARAJ SORUNUNA TAKILMA

7 Haziran seçimlerinin en çok tartışılan, üzerinde en çok konuşulan „HDP’nin barajı aşıp aşamayacağı“ sorusuydu. HDP nin bu sorunu stratejik bir çalışma olarak ele alması aslında takılıp kaldığı bir taktikti. 7 Haziran’da HDP barajın çok üzerinde, yüzde 13 oranında oy alması böyle bir sorunun olmadığını ama 1 Kasım seçimlerinde bu yörüngede durması başarıyı sınırladı.

Baraj duyarlılığı üzerinden girilen 7 Haziran seçimlerinin ardından 1 Kasım’da oyların düşmesi nerdeyse baraja takılması bir rehavet etkisi yarattı.

SURUÇ KATLİAMI, OLAĞANÜSTÜ HAL, ÇATIŞMALAR, SİYASAL GERİLİM, KÜRDİSTANIN ABLUKAYA ALINMASI

Suruçta devlet eliyle yapılan bir katliam ve sonrasındaki Devletin yönelimi aslında, Devletin stratejik derinliği ve Faşizmin Demokrasi görünümünü-Özgürlükleri, çözüm sürecini rafa kaldırarak yeni bir döneme başlangıc yaptı.

21 Temmuz’da Suruç’ta 33 gencin can verdiği IŞİD katliamını izleyen günlerde, bölgede fiilen devam eden çatışmasızlık sürecinin sona erdi. HDP’nin politik-siyaset zemini açısından çok zorlayıcı ve dışlayıcı bir ortam sundu. HDP oylarının omurgasını, “Kürt sorununun demokratik yollarla çözümünü” talep eden Kürt seçmen oluşturuyordu ama onu 7 Haziran’ın parlayan yıldızı haline getiren şey, biraz da, barış talebini bir “Türkiye partisi” söylemiyle toplumun çok daha geniş bir kesimine benimsetmiş olmasıydı.

Çatışma süreç bu noktada HDP’yi zorlu bir durumda bıraktı. Bir yandan, özellikle asker ve polis can kayıplarına tutum almasını bekleyen ve buna zorlayan siyasal ortam; öbür yandan bölgede kasaba ve merkezlerine etki ederek yaşamı olumsuz etkileyen çatışmalar ve sokağa çıkma, abluka olağanüstü koşullar. HDP ye direkt yapılan saldırılar ve 130 a yakın binasının saldırıya maruz kalması, Yönetici ve aktivistlerinin gözaltına alınması-tutuklanması nitelikli bir insan gücünün de azalmasını beraberinde getirdi.

Diğer yandan olumlu tepki aldığı Türküyelileşme projeside bu süreçte sekteye uğramış, Miiliyetci-Irkci söylemler ve hergün Basın Medyadan pompalanan anti-Kürt ve HDP söylemleri bu kitleler üzerinde önemli bir etki oluşturdu. Batıdaki sokakların Miiliyetcilere terk edilmesi ve özel bir yönelimle devlet eliyle organize edilip HDP nin üzerine sürülmesi elbete küçümsenecek bir durum değildi. Sosyal Demokratlarda hata sosyalistlere kadar bir şöven dalganın etkisine girmesi HDP yi zor bir sürece soktu. Bu da muhafazakar Kürt seçmen nezdinde sınırlı da olsa bir etki yaratmış gibi görünüyor. HDP’nin batıdaki oy kayıplarını belirleyen önemli olgulardır..

ANKARA KATLİAMI VE DEVLETİN AKP ELİYLE STRATEJİSİNİN SONUÇLARI

10 Ekim günü Ankara’da DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından organize edilen Barış Mitingi’ne yönelik olarak yapılan saldırı ve katliamda 102 insanın öldüğü bu büyük katliam, HDP ve diğer Demokrasi güçlerini hedef almıştı. Ankara katliamından sonra ülkenin herhangi bir yerinde HDP mitingleri ya da seçim organizeleri için güvenlik sorununun doğdu. HDPparti yönetimi de tüm açık hava toplantılarını iptal etti. Bu karar HDP’nin geri ve muhafazakar kitlelere görünürlüğünü azalttığını ve siyasal-politik yönelimini kitlelere anlatmada sıkıntılar doğurduğunu görmek gerekiyor.

 

ÖZERKLİK’ İLANLARI

Çatışmalı sürecin ardından özellikle bölgedeki birçok il ve ilçede “özerklik” ilan edilmesi de önemli siyasal sonuçları doğurdu. Bölge halkında etkisi ve çok değeri olmadığı görülen Özerklik hamlesi, yerel yönetimlerde yer alan birçok HDP’linin tutuklanmasını beraberinde getirdi. Çatışmaların en ağır yükünü taşıyan Kürt seçmenler özyönetim/özsavunma ya mesafeli bir duruş sergiledi. Bazı ilçeler ve İller dışında, diğer Kürt ilçe ve şehirlerinde HDP nin %10 lara varan oy kaybetmesi bu gerçeğin bir sonucu. Bunun seçmenler üzerinde önemli olumsuz etki ve endşe yaratığını görebiliz.

 

MECLİS’TE HDP’Yİ BEKLEYEN ZORLU SÜREÇ

HDP, MHP’nin yaşadığı dramatik durumun ardından Meclis’te 3. parti haline geldi. Bu, 7 Haziran’a oranla yaşadığı gerilemeye rağmen, HDP için Türkiye siyasetinde yeni ve önemli bir noktaya işaret ediyor.

MHP SEÇMENİ

MHP iki seçim arasında yaklaşık 1 milyon 900 bin oy kaybetti. CHP’nin oy oranlarında herhangi bir artış olmayışı bu partinin kayıplarının neredeyse tamamının AKP’ye yöneldiğini gösteriyor. Bu, AKP’nin oy artışındaki en büyük oranı oluşturuyor.

KÜRT OYLARI

HDP, iki seçim arasında 1 milyona yakın oy kaybetti. Bunların küçük bir bölümü CHP’ye gitti. Ancak, özellikle Kürt seçmenlerin yaşadığı şehirlerde oy değişimine bakıldığında bu 1 milyon kaybın genel olarak AKP’ye yöneldiği görünüyor.

SAADET-BBP İTTİFAKTI

7 Haziran’da seçime birlikte giren bu iki parti toplam 950 bin oy aldı. 1 Kasım’da ise seçime ayrı ayrı giren bu partiler toplamda 587 bin oy aldı. Bu oylar AKP’ye kaydı.

TARİHTE İLK KEZ BU DENLİ HIZLI SEÇİM SONUÇLARININ AÇIKLANMASI NEYE İŞARET?

SEÇİMLERE HİLE KARIŞTIRMA VE KAFA KARIŞIKLIKLARI

Bugün yapılan seçimlerde farklı kaynaklar kafa karıştıran sonuçlar versede Seçimin kendisinin bir hile ve aldatmacada ibaret olduğunu vurgulamak gerekiyor. Faşizmin hakim olduğu bir ülkede seçim kitlelere dayatılan sözde Demokrasiden başka bir anlam ifade etmiyor. Seçim süreçinde ve seçimde oy sayımına kadar egemenlerin her türlü entrikasının nasıl da su yüzüne vurduğunu kitleler şaşkınlıkla seyretti.

Seçim hilelerinin ardında büyük kafa karışıklıkların olduğunu söyleyebiliriz. 1 Kasım seçimlerinde hiç kimsenin beklemediği sürpriz sonuçlar çıkarken, farklı kaynaklardan gelen farklı sonuçlar hilenin verilerini oluşturmakta. Özellikle Anadolu Ajansı’nın (AA), AKP’yi yüksek gösteren verilerine karşılık, seçimi takip eden diğer kaynaklar AKP açısından daha düşük oy yüzdesi veriyor.

HDP’nin seçim hilelerinin önüne geçmek için oluşturduğu sandık takip sisteminde ise HDP’nin oyları daha yüksek çıkıyor. Sistemin oluşturduğu simülasyona göre sandıkların tümü açıldığında HDP’nin oy oranı yüzde 11.7 oranında hesaplanıyor.

Şunu anlamaktan insan zorlanmakta: Meclisteki muhalefet partilerinden CHP ve HDP bu durumu kabulenmiş ve meşrulaştırmışlar. Şimdi de bu yüzde 50’lik orana hiçbiri itiraz etmiyor.

Meral Danış Beştaş itiraz edeceklerini açıkladı;

HDP Adana İl binasında partisinin 25’nci dönem Milletvekili olan ve bu seçimde de resmi olmayan sonuca göre 4 bin 968 oyla vekilliğini Ak Parti’ye kaptırdığı vurgulanan Rıdvan Turan’la açıklama yapan Meral Danış Beştaş, seçimi değerlendirdi. Bazı sandık başkanlarının sandık kurulu üyelerine seçim bitmeden tutanak imzalatarak hile yoluna gittiğini savunan Beştaş, bu nedenle hâlâ bazı kentlerde vekillik kazanma durumları olduğunu öne sürdü. Beştaş, „Türkiye tarihinde ilk kez seçim bitmeden, seçim tutanağı sandık kurulu başkanları tarafından sandık kurulu üyelerine sistematik bir şekilde imzalatıldı. Boş tutanağa imza alınması sandık kurulu başkanının daha sonradan, bu belgeye her türlü bilgiyi yazabileceğinin açık kanıtıdır. Şu anda da seçim sonuçlarında bu kadar fark olmasının en önemli dayanaklarından birini bu oluşturuyor“ dedi.

Bazı kentlerde küçük oy farkları olduğunu belirten Beştaş şöyle konuştu:

„Çok az oy farkları ile kaybettiğimiz vekillikler var. Mesela birisi Mersin, elimizdeki veriye göre 98 oyla, Tunceli’de 198 oyla, Antalya’da 1000 oyla, Erzurum’da 4 bin, Ardahan’da 2 bin 226 oyla, buna benzer hilelerin ve hırsızlığın, yolsuzlukların neticesinde seçim sonucunun değişebileceğini ifade etmek istiyorum. Adana’da da AKP’yle aramızdaki fark 4 bin 968’dir. Biz bunun kapatılacak bir oran olduğunu düşünüyoruz. Sandık müşahitlerimizin tuttuğu ıslak imzalı tutanaklarla, YSK’nın sonuçlarını karşılaştırma işlemimiz bittiği an itirazlarımızı vereceğiz. Bir çok kentte itirazlarımızı sunacağız. İtirazlarımızı, il ve ilçe seçim kurullarına, YSK’ya, o da olmazsa, Anayasa Mahkemesi’ne ve İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar bu süreci sonuna kadar devam ettireceğiz. Hırsızı yakaladık, hırsız o tutanakları hazırlatan imzalatan ve bunun sistematiğini kuranlardır. Hırsızı yakalamak yetmiyor. Bize bir de ispat yükü yükleniyor. Aksi olması gerekirken. Bunu da ilçe seçim kurullarına vereceğimiz evraklarla ispatlayacağımıza kuşkumuz yok.

Toplumsal rüzgar kesildi, siyaset alanı daraldı

HDP Eş Genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, 1 Kasım akşamı yaptıkları ilk açıklamalarında katliamlarla, savaş politikalarıyla, linç kampanyalarıyla, operasyonlarla ve saldırılarla, “kampanya yapmadan” seçime girdiklerine dikkat çekti. Eş başkanlar, değerlendirmelerinde “bardağın dolu tarafına” bakarak tüm bu karanlık tablo içerisinde “karanlığı yara yara barajı aşmalarının” başarı olduğuna dikkat çekti ve önümüzdeki dönem umut vadeden bu gerçeklik üzerinden ilerleyeceklerinin sinyalini verdi.

HDP eş başkanlarının dikkat çektiği “savaş” ve “eşitsiz koşullar”, gerilemenin başlıca gerekçeleri olmakla birlikte partideki gerileme eğilimi Haziran ayında kendisini göstermeye başladı. “Emanet oy”ların kalıcılaştırılmasına dönük adımlar atılmaması, yüzde 13’ten alınan güçle hızla politik inisiyatif geliştirilememesi HDP’nin arkasındaki toplumsal rüzgarı büyük ölçüde kesti. 7 Haziran sonuçlarının Saray tarafından tanınmamasına karşı Meclis’in çalıştırılmasına yönelik basınç dahil etkili bir karşı koyuşun örgütlenmemesi ve dayatılan 1 Kasım seçimlerine ilişkin ise ileri bir politik hedef ve motivasyonun yaratılamaması da bu süreçte etkili oldu.

Tulum kent sayısı ikiye düştü

HDP, 7 Haziran seçimlerinde ezici bir üstünlük kurduğu kentlerin istisnasız tümünde geriledi, yitirilen oyların adresi ise AKP oldu. Hakkari ve Şırnak Kürt Hareketi’nin kaleleri olmayı sürdürdü. HDP iki kentte de oyunu yüzde 80’in üzerinde tutarak tulum çıkardı. Bu iki kentte sandığa katılım oranında da, HDP’den AKP’ye kayışta da önemli bir değişim olmadı.

HDP, daha önce tulum çıkardığı Ağrı, Iğdır ve Dersim’de de birer vekil kaybetti. Ağrı‘da AKP’nin oyu 20 bin artarken HDP’nin oyunun 40 bin düşmesi ve seçime katılımdaki düşüş sonuca etki etti. Ağrı’da 7 Haziran’dan 1 Kasım’a seçime katılanların sayısı 24 bin azaldı. Iğdır‘daki belirleyici unsur MHP’den AKP’ye 15 binlik oy geçişi oldu. Dersim‘de ise HDP’den CHP’ye 3 binlik oy geçişi CHP’ye bir vekil kazandırdı.

Batının Emanet oylar geri mi döndü?

Kürt coğrafyasındaki tüm kentlerde gerilese de “blok” tablosunu elinde tutabilen HDP’ye barajı aştıran oylar yine Fırat’ın batısından geldi. Buna karşın 7 Haziran’da Fırat’ın batısında vekil çıkarılan İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Adana, Antalya, Kocaeli ve Bursa’nın tümünde oylar geriledi, toplam oy yitimi 300 bini buldu, çıkarılan 21 vekil sayısı 12’ye düştü.

Bir önceki seçimde sadece İstanbul‘da 600 bine yakın oy artışı yakalayan, 1 milyon oyu aşan ve 11 vekil çıkarabilen HDP, bu seçimde 120 binlik bir oy kaybetti. Parti 4 vekilini kaybetti.

İzmir‘de 28 bin, Ankara‘da 31 bin oy kaybeden HDP, İzmir’de iki, Ankara’da bir vekili yurtdışı oylarının da eklenmesiyle kılpayı çıkardı. İki kentte de HDP oy kaybı kadar CHP’nin oy kazancının olması CHP’den HDP’ye giden oyların geri döndüğü biçiminde yorumlara neden olsa da HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü İzmir’de kaybettikleri oyların AKP’ye gittiğini, CHP’nin ise MHP’den oy aldığını iddia etti.

HDP’nin oy düşüşü diğer kentlerde ise vekilleri birer birer yitirmesiyle sonuçlandı. İkişer vekil çıkardığı Adana’da 30 bin, Mersin’de 27 binlik oy kaybı ile sadece birer vekil çıkarılabildi. Bursa’da 21 bin, Kocaeli’de 16 bin, Antalya’da da 15 binlik oy kayıpları HDP’nin vekil çıkaramamasına yol açtı. Bursa ve Kocaeli’deki oy ve vekil kayıpları, batıda muhafazakar Kürt seçmenin kaçma eğiliminin simgeleri oldu.

23’ün kadın 59 vekil

7 Haziran seçimlerinde sol bir programla toplumun farklı kesimlerinin desteğini alan ve çeşitlilik söylemini Meclis’e yansıtmayı amaçlayan HDP,;SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan, Yeşiller ve Sol Gelecek’ten Saruhan Oluç, Alevi hareketinden Turgut Öker, Ali Kenanoğlu ve Çilem Öz, İslamcı hareketten Seher Akçınar, kent-doğa mücadelesinden Beyza Üstün, akademisyen kimliğiyle Sezai Temelli yeni Meclis’e giremeyen isimler oldu. HDP yeni dönemde de Meclis’te “kadın vekil oranı en yüksek parti” sıfatını kaptırmadı. 59 vekilin 23’ünü kadınlar oluşturdu.

İşçi sınıfı ve emekçilerin önemli bir kesiminin de AKP’ye oy verdiği bir gerçekliktir. Bu durumu görerek politikalarımızı ve örgütlenme anlayışımızı yeniden tahkim etmeliyiz. İşçi sınıfı ve emekçileri kazanacak olanakları yaratmakla görevliyiz. Bizler devrimciyiz devrimciliği de işçi ve emekçilerle birlikte onları örgütleyerek onlara öncülük ederek  yapacağız.

Dünyanın hiçbir coğrafyasında diktatörler sandıkta seçim sonuçlarıyla gitmemişlerdir. Onları gönderecek olan işçi sınıfının ve emekçilerin devrimci mücadelesi olacaktır.

AKP savaşa yaslandı, korkuyu egemen kıldı ve istediği sonucu aldı. Seçim sürecinde gerilim ve çatışmayı kullanarak özellikle milliyetçi muhafazakar oyları topladı.

Yeni hükümetle birlikte baskıların derinleşeceğini düşünüyorum. AKP frene değil gaza basacak, hegemonyalarını daha güçlü kılmaya çalışacak, daha pervasızlaşacak. Kendisi gibi olmayanlara saldırmaya devam edecekler.

Kendilerinden yana olmayan gazeteler başta olmak üzere tüm toplumu zapturapt altına almak için uğraşacaklar. Bu saldırılara karşı direneceğiz ama bunun yanı sıra memleketteki bu milliyetçi muhafazakar iklimi değiştirecek, eşitlik ve özgürlük değerlerine dayalı yeni bir iklim yaratılması için uğraşmamız gerekecek. Bu iklim baskın oldukça benzer sonuçların çıkması mümkün. Sol, buna karşı daha derin çalışmalar yapmak durumunda.

‘Devrimci demokratik birleşik mücadele öne çıkarılmalı’

Bugünden itibaren, ortak mücadele platformları daha doğru değerlendirmeli. Kürt halkı ve Kürt ulusal hareketiyle, diğer demokrasi güçleriyle birlikte birleşik bir cepheyi güçlendirmek ve derinleştirmek gibi bir görevler var. İşçi sınıfına karşı sorumluluğumuz ve görevimizdir budur. Emekçilerin ve ezilenlerin mücadelesi daha fazla sokağa taşınarak, örgütlenerek asıl muhalefetin omurgasını oluşturmalıdir.