Home , Haberler , Kemal Gün 70 Gündür Açlık Grevinde!

Kemal Gün 70 Gündür Açlık Grevinde!

Dersim|04.05.2017|Çet Deresi’nde faşist T.c’nin yaptığı hava bombardımanında yaşamını yitiren oğlunun cenazesini almak için Kemal Gün 70 gündür açlık grevini süldürüyor.Faşizmin katlettiği gerillalara yönelik tutumu her zaman ki olduğu gibi ölü bir bedenden bile korkuyor.

Dersim merkez ve Hozat ilçesi arasındaki Çet Deresi’ne yönelik 7 Kasım 2016 tarihinde yapılan hava bombardımanında yaşamını yitiren 11 DHK-C üyesinden 10’unun cenazesi halen ailelerine verilmedi. Bombardımanda yaşamını yitiren Murat Gün’ün babası Kemal Gün oğlunun cenazesinin verilmesi için Seyid Rıza Meydanı’nda başlattığı açlık grevi 70’inci gününe girdi. Açlık grevi eyleminde olan Kemal Gün’e destek her gün artarken devam ediyor.Açlık grevinin 61.gününde grup Yorum üyeleri dayanışma ziyaretinde bulundu.

Dhkpc gerillası Murat Gün’ün babası Kemal Gün oğlunun cenazesini alana kadar eylemini sürdüreceğini söyledi.

7 Kasım 2016’da Dersim’de düzenlenen hava saldırısında hayatlarını kaybeden 11 DHKC gerillasından biri olan Murat Gün’ün babası Kemal Gün hala oğlunun cenazesini alamadı. Oğlunun kemiklerini almak için açlık grevine başlayan Kemal Gün, cenazeyi alana kadar direnmekten vazgeçmeyeceğini söylüyor.

“Gerekirse ölüm orucuna başlayacağım” diyen baba Kemal Gün, oğlunun cenazesini almak için verdiği mücadeleyi ve yaşadığı baskıları anlattı. Kemal Gün ile  yapılan söyleyişi  aktarımını olduğu gibi yayınlıyoruz.

Açlık grevi ve oturma eylemine neden başladınız?

7 Kasım’da (2016) oğlum Murat Dersim, Hozat bölgesinin Cat Vadisi’ndeki askeri operasyonda bombalandı. Cenazeler  bize bildirilmedi. 3,5 ay sonra internete düştükten sonra duyduk ve savcılığa gelip başvurduk. İfademiz alındı, kan örneklerimiz alındı ve hiçbir cevap verilmediği için ben de burada önce oturma eylemine sonrasında ise açlık grevine başladım.

Eylem sırasında polisler tarafından rahatsız edildiniz mi?

Evet, oturma eylemimiz sırasında 2 kez geldiler ve gözaltına alıp ifademizi aldılar. Yasak olduğunu ve Tunceli’den ayrılmamız gerektiğini söylediler. Ondan sonra valiliğe gidip başvurdum, açlık grevine başladık ve sonuç alana kadar devam edeceğim. Gerekirse ölüm orucuna başlayacağım.

Oğlunuzun ve diğer gerillalarının yaşamını yitirdiği sığınağa gitmişsiniz. Orada nelerle karşılaştınız, yanınızda kimler vardı ve işlem nasıl geçti anlatır mısınız?

Yanımızda 4 avukatımız vardı. Hozat Belediyesi’nden 4 gönüllü işçi de geldi. Jandarma ile beraber oraya hareket ettik. Bölgeye çıktığımızda özel harekatçılar oradaydı, bizden önce gitmişler. Sığınağa gittiğimiz zaman, 4 ay önce bombalanmasına rağmen sığınakların daha yeni yakıldığını ve çöktüğünü tespit ettik. Cesetleri bulmak için kepçeyle açmaya başladık. 10 metreye kadar gelince biz ellerimizle ve küreklerle devam ettik kazıya.

Sığınağın sonunda bir köşede cenazelerin üst üste atılmış, yakılmış ve kül olmuş halini gördük. Sonra içinden elimizle kemik, saç ve diş parçaları torbaya koyduk. En büyük parça 5-6 cm idi, o da kömürleşmiş durumdaydı. Bu parçaları askerlerin baskısı altında, sözlü sataşmalarla topladık. Daha sonra parçaları savcılığa teslim ettik, haber bekliyoruz.

Sığınaktan başka neler çıktı?

Sığınaktan soba, beyaz ve bir kısmı yanmış kadın gömleği, 1 adet kareli gömlek, bir avuç kadın saçı, masa, 1 adet yine büyük bölümü yanmış kalaşnikof ve 1 adet de av tüfeği çıktı.

Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Bundan sonra cenazelerimiz tespit edilip, ailelere teslim edilene kadar açlık grevine devam edeceğim. Gerekirse ölüm orucuna başlayacağım.

Cenazeleri nerede ve nasıl defnetmeyi düşünüyorsunuz? Yoldaşlarının geleneklerine göre mi? 

Cenazesini kardeşi Çayan’ın yanına götürüp devrimci geleneklere ve dini inançlarımıza göre defnetmek istiyorum.

Murat’ın size bir vasiyeti olmuş muydu, ya da yoldaşlarının kendisi için istediği bir vasiyet var mı?

Murat’ın hiçbir vasiyeti elime geçmedi. Sadece Murat’ımın bir yoldaşının, Hünkar’ın bir vasiyeti var; ben öldüğüm zaman beni Çayan yoldaşımın yanına gömün demiş, öyle istemiş. Ama onun ailesi ne der, tepkisi ne olur bilmiyorum. Onu da geleneklerimize göre defnetmek istiyoruz.