Home , Haberler , “Hesaplaşma, Kopuş ve Yeni Bir Yol: Kaypakkaya” Konulu Panel İstanbul’da Gerçekleşti!

“Hesaplaşma, Kopuş ve Yeni Bir Yol: Kaypakkaya” Konulu Panel İstanbul’da Gerçekleşti!

İSTANBUL | 17 – 05 – 2010 | Katledilişinin 37. yılında, komünist önder İbrahim Kaypakkaya’yı anmak için “Hesaplaşma, Kopuş ve Yeni Bir Yol: Kaypakkaya” isimli panel 16 Mayıs Pazar günü İstanbul’da gerçekleşti.

Partizan tarafından, Taksim Hill Otel’de düzenlenen panel, devrim şehitleri için yapılan saygı duruşunun ardından Partizan temsilcisi Serkan Gümüştaş’ın “’71 Devrimci Çıkışı ve İbrahim Kaypakkaya” konulu konuşması ile başladı. Konuşmada şimdiye kadar Kaypakkaya ile ilgili düzenlenen birçok panellerin “iyi çocuktu, iyi devrimciydi ama…” şeklinde başladığı ve özellikle genç yaşı ön plana çıkarılarak aslında düşüncelerine “pek de güvenilemeyeceği” yönlü vurgular yapıldığını belirtti. Ancak Kaypakkaya’nın düşüncelerinin mevcut sistemden ve ’68 ve ’71 Kuşağı devrimcilerinden bir kopuş sergilediğini ve bugün hala güncelliğini koruduğunu, bu yüzden de hala “en korkulan” olduğunun altı çizdi.

İki bölüm halinde gerçekleşen panelin ilk bölümü, araştırmacı-yazar Ali Sait Çetinoğlu, akademisyen-yazar Osman Özarslan ve Partizan adına Eren Korkmaz’ın katılımıyla gerçekleşti. “Türkiye’de Devlet ve Resmi İdeoloji” konulu bu bölümde Çetinoğlu, uzun yıllardır yaptığı araştırmalarla Osmanlı ve TC devletlerinin özellikle diğer ulus ve azınlıklar üzerinde uyguladığı baskı politikalarında birbirlerini izlediklerini, Kemalizm’in oluşumunu ve etkilerini anlattı. Çetinoğlu’nun ardından söz alan Özarslan, ’68 devrimcilerinin mevcut sistemle ilişkilerinde belli noktalarda kopuş sağlayamazken Kaypakkaya’nın bu konuda çok net biçimde düşüncelerini ortaya koyduğunu ve onun düşünce sistematiğinin de genç yaşından kaynaklı inkâr edilmesini doğru bulmadığını belirtti.

Kaypakkaya ile ilgili çeşitli eleştirilerini de dile getiren Özarslan’ın ardından son olarak da Eren Korkmaz söz aldı. Partizan olarak bu paneli düzenlemenin önemine değinen Korkmaz, İbrahim için yapılan önceki sempozyumların, panellerin “bir yüksek lisans tezi” düzenlenmesinin ve Kaypakkaya’yı Kaypakkaya yapan birçok yönünün (ülke tahlili, Maoizm’i savunması vs.) yok sayılmasının rahatsız edici olduğunu vurguladı. Resmi ideoloji Kemalizm ve TC’de komprador burjuvazinin oluşumu gibi konulara değinen Korkmaz, Türkiye’de faşizmin sürekliliğinden söz etti. Günümüzde yaşanan gelişmelerin Kemalizm’in günümüze uyarlanışı olarak değerlendirdi.

Sunumların ardından katılımcılara dinleyiciler tarafından çeşitli sorular soruldu.

Bölüm sonunda verilen aranın ardından “Ülkemizde Devrim ve Demokrasi Sorunu” isimli ikinci bölüme geçildi. Bu bölümde BDP Tunceli milletvekili Şerafettin Halis ve Partizan adına Birkan Mengütay katılımcı oldu. İlk olarak konuşan Halis, Kaypakkaya’nın düşüncelerinin sınıfların inkarından beslenen Kemalizm’den en radikal kopuş olduğunu belirterek, Kaypakkaya’nın Kürt halkı ile ilgili düşünceleriyle de diğer devrimcilerden farklı olduğunu söyledi. ’71 devrimci çıkışının ortaya çıkardığı fırsatların aslında devrimciler tarafından gerçek anlamıyla kullanılamadığı ve özellikle din ve devrim ilişkisinin kurulamadığı yönündeki eleştirilerini dile getirdi. Mengütay, TC’ye karşı verilen demokrasi mücadelesi ile silahlı mücadele arasında kopmaz bağlar olduğuna değinerek, Kürt ulusal hareketinin deneyimlerinden örnekler verdi. Başta “Kürt açılımı” olmak üzere yapılan “açılımların” aslında ezilen kesimleri sisteme entegre çabaları olduğunu vurguladı.

Katılımcılara sorulan soruların ardından yapılan serbest kürsüde birçok dinleyici Kaypakkaya hakkındaki düşüncelerini dile getirdi.

Partizan adına Betül Kılıçaslan’ın yaptığı kapanış konuşmasında katılımcılara teşekkür edilerek bugün Kaypakkaya’yı aradan geçen onca zamana rağmen canlı ve diri tutuna yanlara vurgu yapıldı. Onun düşüncelerinin düşüncelerinin “ateşten bir gömlek” olduğuna değinildi. Kaypakkaya konusunda eleştirilere kapalı olunmadığı, aksine bu panelin dahi tartışma ortamı yaratarak İbrahim’in düşüncelerinin gelişiminin hedeflendiği vurgulandı. Böyle bir yaklaşımın Kaypakkaya’nın devrimci mirasına uygun olmadığının da altı çizildi. Ancak bunu yapmanın yolunun da Kaypakkaya’nın düşüncelerinin daha objektif incelenerek ve onun düşüncelerinde derinleşerek olabileceği belirtildi.