HAMBURG | 10 – 03 – 2011 | 20 Şubat’ta Hamburg’da yapılan eyalet parlemanto seçimlerine ilişkin ATİF Hamburg yazılı bir açıklama yaptı. Seçim sürecine ilişkin değerlendirmelerin yanı sıra ATİF olarak yapılan deneyimlerin aktarıldığı açıklamanın tümü ise şöyle:
„2011 yılında Almanya’nın birçok eyaletinde, eyalet parlamentoları yenilenecektir. Bunun için 2011 yılına süper seçim yılı da denmektedir. Seçim yılı, startını 20 Şubat’ta Hamburg’ta aldı. Hamburg seçimleri bu senenin ilk seçimi olduğundan daha da önem kazanıyordu. Çünkü Hamburg’ta alınacak sonuç seçmenlere ve partilere belirli mesajlar da verecekti. Bunun için bütün partiler ağır toplarını seçim propagandası için Hamburg’a getirdiler. Her seçimde olduğu gibi seçim öncesi yapılan propaganda savaşıyla partiler seçmenlere çok değişik vaatlarde bulundular. Hatta SPD’nin I.Sıra adayı seçmenlerle yazılı anlaşma bile yaptı. Schröder hükümetinin çalışma bakanı ve Agende 2010’nun hazırlayıcılarından birisi olan Olaf Scholz, Agenda 2010’da ki kemer sıkma politikalarının bir kısmına karşı çıkan bir seçim kampanyası yürüttü. (Aynısını bugün SPD de yapmaktadır. Sanki kısıtlamayı yapanlar, Agenda 2010 ve Harz IV’nın mimarı ve uygulayıcısı kendileri değilmiş gibi, bugün o politikalarının bir kısmına karşı çıkmaktadırlar veya öyle görünmektedirler)
Hamburg’taki CDU-Yeşiller koalisyonundan yeşillerin hükümetten çekilmesiyle, eyalet hükü-meti güvenini kaybetti ve istifa ederek Hamburg’ta seçimleri öne aldı.
Seçimler, esas olarak seçimler öncesi yapılan kamuoyu araştırmalarının öngördüğü doğrultuda sonuçlandı. SPD geçerli oyların % 48,4’ünü alarak 121 milletvekilliğinden 62’sini kazandı. Böylece parlemantoda çoğunluğu sağlayarak tek başına hükümet kuracak duruma geldi. CDU ancak oyların %21,9 unu alarak Hamburg’ta bu güne kadar tatmadığı tarihi bir yenilgi aldı. Yine uzun zamandır (yaklaşık 20 senedir) Hamburg parlementosunda temsil edilmeyen FDP barajı aşarak parlamentoya 9 milletvekiliyle girmeyi başardı. Sol partinin oylarında çok az bir azalma olmasına rağmen milletvekili sayısını koruyarak, yine 8 milletvekiliyle eyalet parlementosunda temsil edilecek oyu aldı. Yeşiller ise Hamburg’ta birazcık hayal kırıklığı yarattılar. Koalisyon hükümetini bozarak, Stuttgart’ta ki protestonun estirdiği olumlu rüzgârlardan karlı çıkmak istediler. Seçim öncesi yapılan kamuoyu araştırmaları yeşillerin % 18-20 oy alacağını tahmin ediyorlardı. Geçen seçimlere göre oylarını artırmalarına rağmen oyların %11,2 ikisini alarak 14 milletvekilliği kazanabildiler. Koalisyon hükümetinin ortağı olarak Hamburg’ta kömürle çalışan elektrik santraline verilen izinin ve eyalet hükmeti tarafından yapılan kısıtlamaların altında imzalarının bulunmasından dolayı seçmenlerin yeşillere verdiği bir uyarıydı bu.
Hamburg’taki seçimlere katılım ise ancak %57,3’te kaldı. Bunda Hamburg’taki seçimlerin karışıklığının da bir etkisi vardı. Hamburg’ta her seçmenin 20 oy kullanma hakkı var. Bu oyları 4 ayrı listeye kullanabilir. Bu karışıklık bazı seçmenleri seçim sandıklarından uzak tuttu. Ama bizce esas neden tek başına seçim sistemi değildir. Seçimler öncesi verilen vaatler ve seçimlerden sonra verilen vaatlerin tam tersinin yapılması insanların seçimlere olan güvenlerini önemli oranda yıkmıştır. Kimi seçersem seçeyim, nasıl olsa bir şey değiştiremeyeceğim anlayışı, insanları seçim sandıklarından uzak tutmaktadır.
Bu seçimlerde DEKÖP olarak bir adayla seçimlere katılmak istedik. Sol Partiden bir temsilcimiz aday gösterildi. Almanya’da seçimler konusundaki tecrübesizliğimiz, seçimlere tavır konusunda yeteri kadar net olamayışımız ve zamanın kısalığından dolayı (5-6 haftalık bir hazırlık süresi) adayımız listeye giremedi. Aday göstereceğimizi açıklamamızdan sonra dernek içerisinde ve çevremizde olumlu bir hava oluştu ve arkadaşlarımızda bir canlanma görüldü. Adayımızın listeye girememesi bu havayı birden bire dağıttı. Dernek üyelerimizin ve çevremizin bizden böyle bir beklentilerinin olduğunu gördük. Seçim yapılacak eyaletlerdeki arkadaşlar bunu dikkate almalı ve seçimlere aktif olarak katılmaya calışmalıdır. İlla da birilerinin desteklenmesi, ‘özel durumları’ dikkate alınmak zorunlu değildir. Almanya’da ki seçim kanunları üye olmayanların da herhangi bir partiden aday olmasına müsade etmektedir. Gösterilen adayın listelerde seçilecek bir yere gelebilmesinde ise, adayımızın konumu ve seçim öncesi yapacağımız çalışmalar (delege olma veya delegeleri etkileyebilme) belirleyici bir rol oynamaktadır. Seçim yapılacak eyaletlerde de kendimiz ve/ya DEKÖP olarak aday gösterebiliriz. Şimdiden aday arkadaşlarımıza başarılar dileriz.
Hamburg ATİF”