Home , Haberler , Diren’in Direnişi Ve Türkiye’de LGBTİ+ Tutukluların Durumu

Diren’in Direnişi Ve Türkiye’de LGBTİ+ Tutukluların Durumu

25 Ocak 2018 itibari ile tutuklu bulunduğu Tekirdağ 2 No’lu Hapishane’sinde ölüm orucuna başlayan trans mahpus Diren Coşkun ile birlikte Türkiye’de tutuklu bulunan LGBTİ+’ların koşulları birkez daha gündeme girdi.

Hapishanelerdeki hak ihlallerinin en katmerlenmişini yaşamak zorunda kalan LGBTİ+ tutukluların içinde bulunduğu koşullar çeşitli LGBTİ+ örgütleri ve mahpuslarla çalışan sivil toplum kuruluşları(STK) tarafından dönem dönem dile getirilse de gereken adımlar bugüne kadar atılmamış ve katmerlenmiştir.

Çeşitli kurumların çözüm talebi ve HDP ile CHP vekillerinin verdikleri soru önergeleriyle meclis gündemine de taşınan bu uygulamalara karşı bir dönem Türkiye’de “LGBTİ’lere özel hapishane” başlıkları ile “Pembe Hapishane” gündeme gelmiş ancak bunun tecriti ve ayrımcılığı katmerlendireceği belirtilince Adalet Bakanlığı bu haberleri yalanlamıştı. Mahpus LGBTİ+’ların karşılaştıkları sorunlar; yargılanma ve hapishane süreçlerinde transfobi/homofobi, cinsel şiddet ya da cinsel şiddet tehdidi, kurumların ayrımcı uygulamaları, sağlık sorunları, tecrit olarak sıralanabilir.

‘Ya hasmınla, tecavüzüne uğradığın kişiyle kalırsın ya da tek kalırsın’

Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği’nin 2017 yılında yayınladığı Türkiye’de Trans Kadın Tutuklular başlıklı raporda da bu durum açıkça görülüyor. CİSST (Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği)’ten Hilal Başak Demirbaş, Pembe Hayat’a verdiği röportajda LGBTİ+ koğuşu açılmamış hapishanelerde “güvenlik” tedbirleri gerekçe gösterilerek LGBTİ+’ların tekli hücrelerde tutulduğunu belirterek ağır tecrit ve işkenceye dikkat çekiyor.

“Türkiye’de Trans Kadın Tutuklular” başlıklı raporda trans kadın tutsakların yaşadığı tecrit kendi cümleleri ile alıntılanmış. Trans kadın tutukluların Dilek İnce Giysi Bankası’na gönderdikleri mektuplardan alıntılanan cümlelerin bazıları şu şekilde:

-“Cinsel kimliğim nedeniyle 2 yıldır beni hep tek kişilik bir odada rehineler gibi tutuyorlar. Güvenlik sağlıyoruz diye tecrit ediyorlar. Her bir sorununu, her bir ihtiyacını işkenceye çeviriyorlar.”

– “Burada 8-10 kişiyiz. Ancak her birimiz tecrit ediliyoruz. Tek başımıza cezamız infaz ediliyor. Yani kapalı bir kutu senin anlayacağın. İnan herkesin psikolojisi çok bozuldu. Çok kötüyüm. Çok kötüyüz. Yolum kısa olsa takmam, ama 1,5 senem var. Hep mi böyle olacak?”

– “Ben bir trans kadınım. Ancak daha pembe kimlik alamadığımdan dolayı eski ismimi geçerli sayıyorlar. Uzun zamandan beridir hapishanedeyim. Ve bir yıldır bu hapishanede kalmaktayım. Ancak sadece hem Kürt hem travesti kimliklerimden dolayı ötekileştirme ve ayrımcılığa en ağır şekilde tabi tutulmaktayım. Ben hapishaneye geldiğimden beri yapayalnız, tek başıma, bir odada esir ve rehine gibi tutulmaktayım. ‘Ya hasmınla, tecavüzüne uğradığın kişiyle kalırsın ya da tek kalırsın’ diyorlar. Kimseyi yanıma vermiyorlar ve hiçbir ortak kullanım alanına kimseyle beni çıkartmıyorlar. 8 aya kadar beni hiçbir yere çıkartmadılar. 8 aydan sonra ayda iki saat beni tek spora çıkarıyorlar. Oysa F tipinde haftada 9 saat faaliyet hakkım vardı.”

Sağlık hakkı engelleniyor, en basit malzemeler bile verilmiyor!

Özellikle çeşitli sebeplerden alıkonulan trans kadınlar, geçiş süreci için devletin ücretsiz ve sağlıklı bir şekilde sunması gereken hizmetten yararlanamıyor; kıyafet, ağda, cımbız gibi ihtiyaç duydukları malzemelere erişemiyorlar. Ayrıca bu ambargoyla birlikte hapishane çalışanlarının transfobik söylemlerine maruz kalan trans kadınların bu talepleri ise birçok kişi tarafından “lüks” olarak algılanıp duyarlılık gösterilmiyor.

Demokratik Kadın Hareketi sözcüsü ve İstanbul LGBTİ Derneği aktivisti Kıvılcım Arat, verdiği bir röportajda bu duyarsızlığa dikkat çekerek “Bir cımbız, ağda talebi lüks görülebilir. Şöyle anlatayım; bedeninizle ve hissettiğiniz arasındaki uyumsuzluğu gidermek istiyorsunuz. Bunun için devlet size diyor ki, ‘ameliyat iznini benden alacaksın’. Bunun için sizi psikiyatriste yönlendiriyor. Bunun prosedürünü böyle yürütüyorsanız, devlet olarak bunu bir sağlık problemi olarak görüyorsunuz demek. Bu her adımın desteklenmesi, karşılanması demek. Siz sürekli diş ya da karın ağrısı ile yaşayabilir misiniz? Translar için de böyle bir uyumsuzluk var. Var olan bedenlerinden rahatsızlar, bunu acı olarak yaşıyor. Bunun için de acıyı gidermesi gerekiyor. Lazer epilasyon ya da ağda ya da cımbız bu ağrıyı gidermek için. Bu taleplerin karşılanması kimliğin tanınması demek. Bu satırları okuyan birçok insan bunu algılamayacak biliyorum” diyor.

Yine, Dilek İnce Giysi Bankası’na ulaşan mektuplarda “Hormon tedavim ve diğer sağlık sorunlarımın tedavileri yapılmıyor. Hormon yerine bayıltıcı uyuşturucu psikolojik hap veriliyor. Sözde doktor bana ‘Senin tedavini yapmıyorum, beni kime şikayet ediyorsan et’ diyor” ifadeleri yer alıyor.

Yabancı uyruklu LGBTİ+ mahpusların karşılaştıkları sorunlara ise bir de yabancı düşmanlığı ve dil sorunu ekleniyor. Sözlük ve çevirmen konusunda sıkıntı yaşadıklarını belirten yabancı uyruklu LGBTİ+ mahpuslar hapishane personelinin alay konusu olduklarını belirtiyorlar.

Diren hâlâ ölüm orucunda!

Pembe Hayat’ın 2008 yılından bu yana yürüttüğü Dilek İnce Giysi Bankası projesi ile elde ettiği verilerden oluşan ve az sayıda STK’nın da gündeminde olan LGBTİ+ tutukluların durumu ise ancak ölüm orucuna başlayan anarşist aktivist trans mahpus Diren Coşkun’un ölüm orucuna girmesi ardından bu direnişe yönelik duyarsızlığa karşı aktivist Kıvılcım Arat’ın da Diren’in sesini duyurmak için girdiği ölüm orucuyla daha görünür hale geldi. Kıvılcım’ın ardından ise birçok aktivist açlık grevlerine başlayarak bu duruma dikkat çekiyor.

Diren ölüm orucuna başladığı günden bu yana şiddete maruz kalmaya devam ederken taleplerinin karşılanması için hiç bir adım atılmış değil. Avukat Eren Keskin, yaptığı ziyaret sonrası Diren’in durumunun iyi gitmediği ve talepleri bir an önce karşılanmazsa ölüm orucunu sonlandırmayacağını belirtiyor. Aynı zamanda hapishane müdürlüğü ölüm orucunda olduğu için Diren’e alması elzem olan B vitamini desteğini de ulaştırmayarak Diren’i ölüme terkediyor.

87 kadın ve LGBTİ+ örgütünün yayınladığı ortak açıklamada dayanışmanın aciliyetine dikkat çekilerek “Diren’in ve taleplerinin yanında olduğumuzu beyan ederek bunları ısrarla bir kez daha ilgili kurumların dikkatinize sunuyoruz: Diren’in ve tüm trans tutukluların ameliyat, hormon tedavisi ve epilasyon gibi talepleri birer insan hakkı olarak acilen karşılansın, hapishanelerdeki transfobik şiddet, taciz, erkek egemen, keyfi ve hukuk dışı uygulamalar son bulsun” denildi.

Diren ve onlarca LGBTİ+ tutuklu dayanışma bekliyor!