Home , Avrupa , Darmstadt’ta Gezi Direnişi Tartışıldı

Darmstadt’ta Gezi Direnişi Tartışıldı

DARMSTADTgezi panel darmstadt2 | 30 – 09 – 2013 |Gezi Parkı olaylarıyla başlayıp tüm Türkiye’ye yayılan ve tüm dünyada yankı bulan olaylar, siyasi mücadele arenasında yeni bir döneme yol alınacağının hem sinyalini verdi hem de bu yolun alınmasının tetikleyicisi oldu. Bu olaylar sonrasında her kesim tarafından birçok analiz, siyasi değerlendirme ve hatta birçok siyasi tespit yapıldı. Bütün kesimlerin doğal olarak yaptıkları farklı tespitlerin dışında yaptıkları ortak tespit ‘Artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak’ tespitiydi. Hatta bu tespit sloganlaştı

   Bu aşamadan sonra en büyük sorun, eskiden olanın ve artık eskisi gibi olmayacak olanın tanımlanmasıydı. Bu sorun da birçok ortamda tartışıldı ve tanımlanmaya çalışıldı ve hala da normal olarak  bu tartışılıyor

   Bu sorunun tartışmasına mütevazi anlamda bir katkı sunmak ve en önemlisi de bunu geniş kitlelerle tartışabilmek için ‘GEZİne GEZİne dolaian veTAKSİM TAKSİM yayılan isyan ateşinin öğretileri!!’ sloganıyla Darmstadt Alevi Kültür Merkezi’nde bir panel gerçekleştirildi. ATİF’e bağlı Hessen derneklerinin organize ettiği panele 150 kişi civarında katılım oldu. Panelin moderatörlüğünü ATİF Sekreteri UFUK BERDAN  yaptı. Panele konuşmacı olarak katılanlar:SÜLEYMAN SOLMAZ(Taksim Dayanisma-Yürütme Üyesi ve TMMOB Ist. Subesi 2.Baskani),HASAN GÜLÜM(Belediye-Is Sendikasi 2.Nolu Sube Baskani),YENER ORKUNOGLU(Arastirmaci-Yazar),HALKIN TAKIMI (Besiktas (CARSI) Temsilcisi)
   Panelin açılış konuşmasıını yapan moderatör, Gezi süreciyle başlayan direniş ve ayaklanmanın Türkiye siyasi gündeminde yarattığı deprem niteliğinde etkiye vurgu yarattı. Başlangıcından itibaren uzun süre aktif sokak çatışmaları ve işgaller biçiminde devam eden hareketin zamanla farklı bir biçim alarak durgunlaştığını ve buraya kadar olan dönemin birinci dalga olarak adlandırılması gerektiğini ve artık ikinci aktif dalga döneminin olaylarla birlikte başladığını ve bu panelin amacının da birinci dalga döneminin analizini yapmak ve yaşananları aktarabilmek olduğunu olduğunu ifade etti

  DÜŞÜNCE BİR ENERJİDİR

 İlk olarak sözü alan ve olayların içinde başından beri yer almış olan SÜLEYMAN SOLMAZ özellikle Gezi Parkı ve Taksim’de yaratılan komün hayata dikkat çekti ve oraya dair gözlemlerini ve yaşadıklarını anlattı. Birbirinden katman olarak veya düşünce olarak çok farklı noktalarda yer alan insanların yaratılan ve yaşatılan o ortak yaşam kültürüyle birlikte ortak bir duruş sergilediklerini, o yaşamı tekrardan yenileyerek birlikte yarattıklarını ve sorunlara ortak ve yaratıcı çözümler geliştirdiklerini ifade etti. Süreç içinde gelişen olaylar içinde ve özellikle yaşanan komün yaşam süreci içerisinde gerçekten çok mutlu olduğunu çünkü çevresindeki insanların da çok mutlu olduğunu söyledi. Bu hareketin baskıcı, hegemonyacı, tekçi,dışlayıcı bir hareket olmadığını, bunun yepyeni bir durum olduğunu ve bu hreketin siyasi mücadeleye yepyeni bir tarz ve yöntem getirdiğini ve getirmesi gerektiğini ifade etti. Bir mühendis olarak son söylediği, düşünce bir enerjidir ve verimli olmayan enerji  yani işe yaramayan enerji boşa gitmiş demektir oldu

   DEMOKRATİK ULUS

İkinci olarak sözü alan YENER ORKUNOĞLU,Gezi olaylarıyla başlayıp giderek tırmanan ve giderek büyüyen olayların Türkiye’de yaşatılacak olan sistemin tartışmasını büyük bir aciliyet haline getirdiğini söyledi. Sistem tarafından dıştalanan ve baskı gören kimliklerin hareket içinde biraraya geldiğini ve bu farklı kimliklerin birlikte bir yaşam ve hareket şeklini yarattıklarını, bu durumun Türkiye’deki kimliklerin birarada yaşayabilecekleri bir sistem tartışmasını beraberinde getirdiğini söyledi. Kimliksel anlamda üst kimlik olan ulus kavramının yeniden tanımlanması gerektiğini, dil ve soya dayalı tanımlanan ulus kavramının geliştirdiği milliyetçilik olgusu yüzünden toplumların sürekli bölündüğünü ve devrimcilerin sürekli bu yüzden kaybettiğini söyledi. Dil ve soya dayalı ulus kavramının aslında Alman filozaflarına ait olduğunu, Fransız Devrimi dönemi filozaflarının ortaya attığı ulus tanımının dil,din veya soya dayalı olmadığını söyledi. Bizim artık burjuvazinin yarattığı ulus kavramının dışında yeni bir ulus kavramı yaratmamız gerektiği ve Demokratik Ulus kavramını geliştirmemiz gerektiğini ve Türkiye açısından en uygun sistemin Demokratik Ulus sistemi olduğunu söyledi. Gezi ile başlayan hareketin giderek büyüyeceğini ama kırılma noktası olarak Kürt halkının ulusal demokratik taleplerine karşı yaklaşının olduğunu ve ezilen bir halkın sorunlarını da kapsayıcı olduğu ölçüde gelişebileceğini ifade etti

  MİLADINI DOLDURMUŞ SENDİKAL HAREKET

 Üçüncü olarak sözü alan HASAN GÜLÜM,bu hareketin mücadelede yepyeni bir dönemi ve kırılmaları getireceğini ve bu kırılmaların gerekli olduğunu ifade etti. Bu hareketin içinde işçi hareketin yer almıyor görünmesine rağmen aslında bu hareketin içinde önemli bir sınıfsal yönünde olduğunu ama elbetteki bu sınıfsal yönü güçlendirmede,müdahalede ve önderlik etmede ciddi sıkıntılar olduğunu söyledi. Burada özellikle işçi ve kamu emekçileri sendikal hareketlerinin yaşadığı büyük çıkmazlara değinen konuşmacı, sendikal hareketin durumun ciddi sıkıntı ve engelleyici durumda olduğunu ifade etti.Sendikal hareket içinde çıkış noktaları arama yollu hareketlenmeler olmasına karşın sendikal hareketin bu koşullarda artık miladını doldurduğunu ve yepyeni bir sendikal hareketin gelişmesi gerektiğini ifade etti. Bununla birlikte, gezi süreciyle beraber oluşan ve gelişen hareketin sendikal hareketi de ciddi anlamda kökünden sarsacağını ve yeni sendikal hareketin doğuşunu tetikleyeceğini ifade etti

  SAHADA MÜCADELE EDEN KAZANIR

 Dördüncü olarak sözü alan ÇARŞI taraftar gurubu temsilcisi, bütün teorik tartışmaların ve belirlemelerin dışında sokağın ve yaşananların üzerinde konuşacağını ifade etti. Çarşı gurubunun doğallığında gelişen bir durumla beraber birden kendini hareketin ön saflarında bulduğunu açıkladı ve aslında kendilerinin yıllarca haksızlığa karşı mücadelenin içinde olduklarını ifade etti. Bütün bunlara rağmen aslında sistem karşıtı hareketlerin kendilerini görmediğini ama bu durumun kendileri açısından önemli olmadığını, bu güne kadar herzaman sahada mücadele eden kazanır mantığıyla hareket ettiklerini ve bundan sonra da bu anlayışla haksızlıklara karşı mücadele edeceklerini söyledi. Heerhangi bir siyasi parti veya yapılanmanın güdümünde olmayan bir gurup olduklarını ifade eden konuşmacı, gurubun içinde en komünistinden liberaline, demokratına ve hatta kendini milliyetçi olarak tanımlayan insanlarında bulunduğunu ifade etti. Ortak yanlarının Beşiktaş’lılık olduğunu ifade eden konuşmacı elbetteki bunun dışında kuruldukları günden bu yana sisteme karşı bir duruşlarının olduğunu söyledi ama bu guruba bir siyasi örgüt gibi bakılmaması gerektiğini çünkü bir programlarının ve buna benzer birşeylerinin olmadığını ve dolayısıyla da öyle yüksek bir amaç beklenmemesi gerektiğini söyledi. Bunun dışında Türkiye’de gelişen bu hareketin gerçekten bir çok anlamda ezberi ve eski klasik siyasi yaklaşımları bozduğunu ve bozmaya devam ettiğini söyledi. Bu sürecin sahada mücadele edenin kazanacağını gösterdiğini ve bundan sonrada böyle gelişeceğini ifade etti

   Konuşmacıların gerçekleştirdiği sunumlardan sonra dinleyicilerin sorular soracağı veya görüşlerini aktaracağı bölüme geçildi. İlgiyle dinlenen sunumlardan sonra bu bölümde büyük ilgiye maruz kaldı. Çok sayıda dinleyici sorularını ve görüşlerini sundular. Konuşmacıların sorulara ve görüşllere ilişkin verdikleri cevaplardan sonra moderatör kapanış konuşmasını gerçekleştirdi. Panelin genel bir özetini yapan moderatör kitleye 2 Ekim günü Münih’te yapılacak olan NSU davasının çağrısını yaptı ve kitleyi Nazileri ve Alman devletini protesto etmeye davet etti. Paneli destekleyenler: Darmstadt Halk Evi, Darmstadt Alevi Kültür Merkezi, Darmstadt Kurdistan Informations Und Beratungszentrum, DIDF, Ober-Ramstadt Fethiye’liler Derneği, Bensheim Alevi Kültür Merkezi