Anasayfa , Sibel Özbudun

Sibel Özbudun

Emperyalizm, T. “C” ve Afrin[*] – Sibel Özbudun

 “Ortadoğu dünyası romantizmle veya buluğ çağı bebesinin kinciliğiyle yanaşılacak bir saha değil. Çünkü bilsek de bilmesek de; istesek de istemesek de Ortadoğu’dayız,”[2] notunun “es” geçilmesi mümkün olmayan koordinatlarda ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan’ın bile, “Liberal demokrasi, hukuk devleti ve piyasa ekonomisinin tüm dünyaya barış ve refah getireceği beklentisinin boş çıktığını itiraf etmek durumundayız,”[3] demek zorunda kaldığı küresel tabloda… Ortadoğu’da ortalık toz ...

Devamını Oku »

Faşizm ve Kadınlar [1] – Sibel Özbudun

“Kadınların ne varoluşu vardır,/ ne de özü. Onlar yoktur;/ hiçliktirler.” [2] AKP’li yazar Ömer Turan geçenlerde şöyle bir dizi tweet atmıştı: “Türkler çocuk yapsın, yoksa 40 senede Anadolu’da azınlık olacaklar. Erdoğan’ın üç çocuk ısrarı boşuna değil. Erdoğan bu tehlikeyi gördü… Türk milliyetçisi kızlara, kadınlara sesleniyorum: slogan atmayın gidin bol çocuk yapın. Sonra da onları Müslüman Türk şuuruyla yetiştirin… Şu aşamada en büyük Türk ...

Devamını Oku »

Zapatistaların 33. Yılı: Bir Değerlendirme [1] – Sibel Özbudun

“Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz:/Bir o renksiz, o yalnız, o sürgün medüzalar/Aşar söylediklerimizi çeker gideriz./Ülkemiz, toprağımız, her şeyimiz”[2] 33. yıl dedim, ama tabii -Zapatistalara ilişkin pek çok söz gibi- bu da nereden baktığınıza bağlı, arızî bir söylem. Yoksa “başlangıç”ı başka birçok tarihe taşımak mümkün. Başlangıç? Örneğin Meksika’nın NAFTA (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması) üyeliğinin yürürlüğe gireceği günün gecesinde, Meksika’nın en yoksul ...

Devamını Oku »

Bir İktidar Aracı Olarak Korku [*] – Sibel Özbudun

“Hâlbuki korkulacak hiçbir şey/yoktu ortalıkta/Herşey naylondandı o kadar…”[1] Aslında, hep vardı… Tarihi, olasıdır ki insanlık tarihinden eskilere dayanır. Hatta kendini koruma/savunma refleksine temel olduğundan, en azından memeli hayvanlar (ama belki de omurgalılar, kıkırdaklılar… hava ve deniz hayvanları) için türü sürdürmeye yarayan yararlı bir içgüdü olduğu da söylenebilir. Kara ve deniz hayvanlarının çoğu ve de kanatlılar kendi türleri için tehdit oluşturan ...

Devamını Oku »

Totaliterleşmeye, İhvan’laşmaya Karşı[*] – Sibel Özbudun

“Uygarlığın seviyesini ölçmek için,/kadının hayat şartlarına bakın.”[1] Olan (ve ne yazık ki “bitmeyen”)i, salt ve bağlamından kopartılmış bir “eril şiddet” klişesiyle açıklama ve/veya bir erkek(ler)- siyasal iktidar ortak komplosu olarak görme kolaycılığından sıyrılırsak;[2] AKP iktidarının Türk ortalamasının en olumsuz vasıflarını su yüzüne çıkardığını söyleyebiliriz: aydın nefreti, kendinden güçsüz karşısında dayılanma, güçlüye yaltaklanma, farklı olana güvensizlik, aşağılık kompleksine belenmiş bir kostaklanma hâli… ...

Devamını Oku »

İfade Özgürlüğü Vazgeçilemez, Öncelikli Değerdir[*] – Sibel Özbudun

“Quot homines,/tot sententiae.”[1] Mahkemenizde görülmekte olan 2016/139 esas dosya no.lu, kamuoyunda “Ayşe Öğretmen Davası” olarak bilinen davanın 1 Mart 2017 tarihli dördüncü celsesinde, savcılık makamı, hakkım(ız)da “Terör örgütü propagandası yapmak suçundan cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açılmış ise de; bu sanıkların show programına telefonla katılıp konuşma yapan ve hakkında terör örgütü propagandası yapmak suçundan suç tarihi itibariyle soruşturma başlatılmış olan sanık ...

Devamını Oku »

Ne Oldu O “İmtiyazsız, Sınıfsız, Kaynaşmış Kitle”ye? [1] – Sibel Özbudun

“Suum cuique tribuere.”[2] İtiraf etmeli ki zor bir konu… Özellikle bu hızlı değişen dünyada… Ve özellikle, olan bitenlerin, “yozlaşma, çürüme” vb. yaftalarla geçiştirilmesine göz yummayıp kültürel değişmeyi anlamaya/anlamlandırmaya çalışan bir disiplinden geliyorsanız… Bereket, Talcott Parsons[3] ya da Clifford Geertz’inkiler[4] gibi, “kültür”ü diğer insanî faaliyet alanlarından hemen tümüyle soyutlayıp ona özerk, hatta bağımsız ve diğer etkinlik alanlarını kontrol eden bir rol biçen görüşlere, veya kültürü ...

Devamını Oku »

“Cumhurbaşkanlığı Sistemi” Veya Bu Kadar Yetkiyi Babanıza Verirmiydiniz?[*] – Sibel Özbudun

Hazret 11 Şubat 2017 tarihinde İstanbul’da SETA tarafından düzenlenen “Cumhurbaşkanlığı sistemi” konulu sempozyumda, çıtayı yükseltti: “Teoride parlamenter sistem monarşiye ve totalitarizme karşı verilen mücadelenin ürünüdür. Avrupa ülkelerinin pek çoğunda kralların ve kraliçelerin bulunduğunu görüyoruz. Japonya, Tayland gibi dünyanın başka yerlerinde benzer durumlarla karşılaşılabiliyor. Efendim bu monarklar semboliktir, aslında oralarda parlamenter demokrasi vardır diyeceklerdir. Devlet sisteminde bir aktör varsa hiçbir zaman ...

Devamını Oku »

Alevilik ve Sınıf Mücadelesi: Kültür ve Ekonomi Politik [1] – Sibel Özbudun

“Cahiller kâmile sen bilmen deyip anın için kaybettiler irfanı.”[2] Yerinde bir soru: “Türk devlet geleneği neden Sünnîliğe yaslanır”? Bu sorunun Osmanlı açısından yanıtı, sanırım -en azından Yavuz Selim ve Çaldıran Savaşı’ndan bu yana- açıktır. Biçimlenişinin ilk yüzyıllarında heterojen ve heterodoks bir toplum yapısına müsamaha eden ve bu çoğulculuğu fethettiği coğrafyaların İslâmlaştırılmasında kullanma yetisine sahip İmparatorluk (nihayetinde Osmanlı, dinsel açıdan son ...

Devamını Oku »

“Demirin Tuncuna, İnsanın…” [*] – Sibel Özbudun

“Ayrıcalık,/hakkın en büyük düşmanıdır.”[1] Ağız alışkanlığı işte, aile içi şiddet, taciz, tecavüz, kadın cinayetleri, kadınların istihdam, siyaset, eğitim vb. alanlarında yaşadıkları eşitsizlikler, yeryüzündeki üretimin önemli bölümünü gerçekleştirmelerine karşın “dünya malı”nın pek azını elde tutmaları, sağlık sorunları, doğurganlık, reklamlarda kadın bedeni kullanımı, fuhuş, cinsiyetçi dil… vb. vb. tüm sorunları “kadın sorunu” etiketi altına yerleştirip geçiyoruz. Oysa bu “sorunlar”ın varlığı ve bir ...

Devamını Oku »