Anasayfa , Haberler , Bir Çay Da Senden Olsun – Hasan Köse

Bir Çay Da Senden Olsun – Hasan Köse

HASAN KÖSE | 05.08.2019 | Bir Çay da senden olsun!

Kitap elime biraz geç geçtiği için ancak okuyabildim. Elime aldığımda ilk gördüğüm oldukça kaliteli ve güzel bir basım ürünü olduğunu keşfetmek oldu. Bu vesileyle, “Dönüşüm Yayınlarına” teşekkür ediyorum.

Kitabı derleyen, hazırlayan ve bunun için sabırlı ve uzun soluklu bir çalışma yürüten, Osman’ı 1975”ten beri tanırım, yoldaşlarına, dostlarına karşı vefalıdır, kafasına koyduğunu mutlaka gerçekleştirme azmi ve kararlılığına sahiptir. Pratik olarak iş yapmayı sever, konuşma yerine, somut adım atmak onun hep tercihi olmuştur. Osman için teori önemlidir ancak eylemin dönüştürücü gücü daha da önemlidir. ATİF başkanlığı yaptığı dönemde ki Osman yıllar sonra yeniden “kendi benliğine” dönerek bu kitapla karşımıza çıkıyor. İyi ve güzel bir iş başarmış bu yüzden teşekkürü ve kutlanmayı fazlasıyla hakkediyor.

“Bizden bize” adına böyle bir kampanya düzenlemek, sanıldığı kadarıyla kolay olmamıştır. Herhangi bir örgütsel birliği ifade etmekten uzak, sadece geçmiş yoldaşlık bağlarıyla bir arada bulunan az sayıdaki yoldaşın temsil ettiği bir platform niteliğindeki bu oluşum güçlü maddi imkanlara da sahip değildir. Kişi olarak Osman yoldaş da maddi sıkıntılar içinde yaşamını sürdüren biridir. Tüm bu koşullara rağmen böylesine bir kampanya örgütlemek ancak, yoldaşlık duygu ve sorumluluğu ile açıklanabilir. Kampanyanın ana gövdesini bizden bize çevresi oluşturmuş olsa da, edindiğim bilgilere göre daha farklı bazı kesimler de bu kampanyaya destek verdiler. Örneğin, Bolşevik Partizan gurubu
Hakkari de yaşayan ve çocukları cezaevinde bulunan yoksul bir aileye yardımda bulunmuşlar, ayrıca Hamburg somutunda benim de içinde yer aldığım bir gurup arkadaş adına, sadece Kadın tutsaklara maddi yardımlar yapıldı ve bu çalışmada, Resmiye Vatansever yoldaşın olanak yaratma ve gönderilen miktarı ihtiyacı olan yoldaşlara ulaştırma gibi faaliyetlerde çok önemli desteğini gördük. İlişkiler ve yazışmalar 2016 da ki, darbe kalkışmasıyla sonlandı. Bu bilgileri, Osman yoldaş önderliğinde başlatılan ve sürdürülen kampanyanın kitap da ortaya konan çerçeveyi tamamlama amacıyla yazıyorum. Cezaevleri sorunu öteden beri kanayan bir yaradır. Siyasetle uzak yakın ilişkisi olanlar, zindanların ve orada tutsak olarak yaşayanların içinde bulundukları koşulları genel hatlarıyla bilirler, ancak gerçek durum hakkında bilinenler oldukça soyut ve yetersizdir, kitap bu alandaki boşluğu giderme ve çıplak gerçeklikle yüzleşmeyi sağlama bakımından da önemli bir işlev üstleniyor. “Bir Çay da Senden Olsun” asıl gerçekliğin “küçük ayrıntılardan “gizli olduğunu bizlere çarpıcı bir biçimde sunmaktadır. Günlük yaşamlar, çekilen zorluklar, yaşanan işkenceler, hasret ve duygu dolu düşler, geleceğe dair beslenen umut dolu hayaller, umutsuzluklar, hastalıklar, sakatlıklar, farklı siyasi değerlendirmeler, kültürel ve sanatsal yetenekler, hobiler, özel zevkler ve korkular, haksızlık ve hukuksuzluklar ve daha pek çok sorun mektup yazan yoldaş ve dostların kalemlerinden etraflı ve kapsamlı bir biçim de okuyucuya sunulmaktadır. Pek çok tutsak yoldaşın on yılı aşkın bir süredir özgürlüklerinden yoksun bin bir zorluk içinde hayata tutunduklarını, direnç ve mücadele azmini koruyarak geleceğe umutla baktıklarını, bizzat kendi kalemlerinde öğreniyor ve durumun vahameti ile yüzleşiyoruz.

“Bir Çay da Senden Olsun” bizlere, sıcak bir selam ve destekte bulunmanın bile tutsaklar için ne kadar büyük bir önem taşıdığını, hiç tanımadıkları birinin kendileriyle samimi olarak ilgilenmesi halinde ne büyük bir sevinç ve umut duygusuyla yaşama sarıldıklarını göstermektedir. Karşılıklı yazışmak, sohbet etmek, sorunları ele almak, çözüm yollarına birlikte kafa yormak, insana dair tüm konularda duygu ve düşünceleri paylaşmak bu kampanyanın belki de en önemli ayağıdır. Bu bağlamda değinmeden geçemeyeceğim bir örnek üzerinde durmak istiyorum. Osman, yazıştığı yoldaşların “memleket özlemlerini” ve oldukça uzun yıllar cezaevinde bulunmalarını dikkate alarak, kimi yoldaşların köy ve kasaba sitelerine girerek çeşitli resimleri onlara gönderiyor. Köyleri veya özel yaşamlarını yansıtan bu resimler ilgili yoldaşları duygu dolu bir sevince boğuyor, tekrar, tekrar minnet ve teşekkür duygularını paylaşıyorlar, bu da bize, böylesine küçük güzelliklerin bile ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

“Bir Çay da Senden Olsun” ağırlıklı olarak, İbrahim Kaypakkaya kökenli yoldaşlarla yazışmanın bir ürünü olmakla birlikte farklı siyasi oluşumu temsil eden dostlara da sofrasını açmıştır. Aynı samimiyet, ciddiyet ve dostlukla bu arkadaşların sorunlarına bir nebzede olsa yardımcı olmanın çabalarını içermektedir.

“Bir Çay da Senden Olsun” bir roman veya öykü kitabı değil, bu sebeple okurken, insan öfkelenmekte, karamsarlığa düşmekte ve kendi durumunu sorgulama ihtiyacı duymaktadır, nerdeyse tümüyle “kasvetli konuları” ele alan bu tür çalışmaları okumak gerçekten de bazılarımız için zor olabilir, ancak her şeye rağmen bıkmadan, usanmadan gerçekleri öğrenmenin peşinde gitmeli ve hiç değilse böyle
bir “fedakarlıkla” tutsak yoldaşlara borcumuzu bir parça da olsa ödeyebilmeliyiz.

Kitabın konu başlıklarına göre düzenlenmiş olması olumludur, ancak bu alanda önemli zorlukların yaşandığı da kendini ele vermektedir. Bir ara bölüm başlığı tam dört kez tekrarlanmış ve bazı paragraflar birden fala kez paylaşılmış, buna benzer eksiklikler belki de kendi alanında bir ilk olmanın sonuçlarıdır, bu tür eksikliklere rağmen güzel ve başarılı bir çalışma olmuş. Kitabı okurken, cezaevleri sorunuyla ilgili zihnimde öteden beri var olan bazı önemli konular daha da berraklaştı, bunları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Birincisi, siyasi örgütlerin tek başlarına ve sadece kendi yoldaşlarını kapsayan “dayanışma” kurumları aracılığıyla cezaevi sorununa el atmaları, verili koşullarda sayıları 10 bin civarına varan siyasi sol tutsakların taleplerini karşılamaktan bir hayli uzaktır.

İkincisi, cezaevleri devrimci mücadele için çok büyük bir potansiyel gücü temsil ediyorlar. Tutsak yoldaşların mücadeleye sunabilecekleri katkılar son derece önemlidir. Bu bilinçle kucaklayıcı, kapsamlı bir çalışma ağı oluşturulmalıdır.

Üçüncüsü, özel olarak, Kadın yoldaşların cezaevlerinde ki durumları dikkate alınmalıdır. Denebilir ki, 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde bile bu kadar çok siyasi açıdan yetkin ve donanımlı Kadın yoldaş zindanlarda bulunmuyordu. Bu büyük potansiyel gücün mutlaka doğru bir temelde devrimci mücadeleye katkı sunmasının yolları açılmalıdır. Zindanlar, geçmişten günümüze, edebiyat, şiir, resim, roman, öykü, siyaset gibi pek çok dallarda devrimci harekete büyük katkı sunmuştur. Bin bir zorluklar içinde yaratılan bu tür değerleri en geniş okur ve çevrelere ulaştırma, bunun için yol ve yöntemlerin bulunması ve geliştirilmesi son derece önemlibir görevdir.

BİR ÇAY DA SENDEN OLSUN’U OKUYALIM VE ÇEVREMİZE YAYALIM…
23.07.2019 Hasan Köse.