Anasayfa , Haberler , Armenak’ın mezarı

Armenak’ın mezarı

armenak

Armenak Bakirciyan, 13 Mayıs 1980 günü, Karakoçan’da yakalandığı bir pusuyla katledildi. Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML) saflarında dövüşen bir devrimciydi o. Bazıları, “Orhan” diye tanırdı. Mâlum, “Ermeni” sözcüğünün kimilerinin dilinde küfür olduğu topraklar…

Ölümünden sonra devlet, ailesinin bütün ısrarına rağmen, vermez Armenak’ın cenazesini. Ama utanmadan, haber geçerler ajanslara: “Bir terörist öldürüldü, cenazesine kimse sahip çıkmadı.”  Örgütü, cenazeyi devletin elinden alır sonra. Armenak’ın vasiyet ettiği bir yer vardır Dersim dağında, Munzur manzaralı; götürüp oraya gömerler yoldaşlarını. Ama yıllarca Armenak’ın peşini bırakmayan devlet, bu kez de mezarının peşine düşer. Defalarca kez çıkarırlar cansız bedenini topraktan. Yan yana getirilen para ve emekle yapılan mezar taşlarını kırıp dökerler.

orhan-20bakir-34d6b8

Ablası Süslü Bakır, şöyle anlatır mezarın başına gelenleri: “…rahat bırakmadılar. Biz yaptırdık, devlet kırdı. Bir zaman kendi gezerdi dağ tepe, sonra mezarı gezdi dağ tepe.”

Armenak’ın anası Meryem Ana ise, oğlunun çocukluk arkadaşı Hrant Dink’e dert yanar, şu cümlelerle: “İki kere o mezarı açmışlar. Tunceli’de bi tane çocuk vardı, hastahanede çalışıyordu, dedi ‘İki kere geldik, baktık mezar açık.’ Savcıya sormuşlar, o da demiş ‘Hâlâ emin değilim odur, o değil.’ Bi kere de kemiklerini tutmuşlar dereden aşağıya atmışlar, gidip hepsi kemikleri toplamışlar gene getirip aynı mezara koymuşlar, ama bırakmamışlar mezarı yapalar. Artık şimdi bilmiyem mezar ne olmuş? Şimdi orda mezar var yok bilmiyem. Mayıs’ın 13’üydü tam. O gün kaynımgilin evi yanmıştı. Orda biraz üzüldük ağladık, eve geldik ikinci gün ölüm haberi geldi. Dedim, keşke benim de evim yanaydı da bu olmayaydı.”

***

Yalnız birkaç ajansa düşebildi bir haber: Tunceli Valiliği, Armenak Bakirciyan’ın anıt mezarını yıktıracak.

35 koca yılın ardından geçtiğimiz yıl, anası Meryem Ana göçüp gittikten sonra üstelik, bir mezar daha yaptırılabilmişti Armenak’a. “Benim için türküler söyle Armenak!” yazıyordu üstünde; “Karanlıklar ezginle erisin. Dağ sesinle uyansın. Seninle yürüsün hayat…”  Ve Armenak ardından hırsla harelenmiş bir söz öbeği: “Rahat uyu ihtilalin oğlu. Yarın sensiz ama mutlak, Karakoçan Kızılkoçan olacak!”

36 koca yıl. O yıl dünyaya gelen bebeler, Armenak’tan büyük bugün. Devletin düşmanlığı bitecek gibi değil. Eskiden gece yarısı ansızın, gizli kapaklı yaptıklarını, bugün “kanun hükmünde” bir hoyratlık, umarsızlıkla hayata geçiriyorlar. Çünkü memlekette “kolektif hafızanın” zayıf olduğunu söyleyenler, aslında doğru söylemiyor; Armenak’ın hatırası, fırsatını bulduğunda örgütlenmeyi sürdürüyor hala; devlet-ulusun hafızası ise kırdığı soyları birer birer hatırlıyor.

***

Nikos Kazancakis’in romanı “Yeniden Çarmıha Gerilen İsa”da bir ihtiyar vardır. Türk işgaliyle yakılıp yıkılmış köyünden kaçmış kafilenin en başında, sırtında çuvalıyla yürür tepeler boyunca. Yola çıkmadan bir aralık, köyün mezarlığını eşeleyip atalarının kemiklerini toparlamış, bir çuvala koymuştur. “Neden bu yaşında, bunca yolda yük ediyorsun onu” diye sorana, aşağı yukarı şöyle yanıt verir: “Köyümüzü kurmak için yeni bir yer bulduğumuzda, evlerimizin temelleri altına atalarımızın kemiklerini gömeceğim. Ölülerimizin olmadığı yer, yaşayanlarımıza da yurt olmaz.”

İçerdiği tüm zulme, kötülüğe rağmen direnişle yıkanabilmiş hafızamızı, “kafamızın içindeki yurdu” tarumar etmek istiyor, mezar taşlarını bombalayanlar. Armenak’ın mezarına da bu yüzden saldırıyorlar. Hafızamızı savunmak, bugünü savunmaktır şu durumda. Hafızamızı savunmak, memleketi savunmaktır.

OSMAN OĞUZ/YENİ ÖZGÜR POLİTİKA/05 Aralık 2016 Pazartesi