Home , Haberler , 31 Mayıs 2013’ün özeti: AKP faşizmine karşı yükselen halk direnişi!

31 Mayıs 2013’ün özeti: AKP faşizmine karşı yükselen halk direnişi!

taksim-hukumet-istifa-mansetiİSTANBUL | 01 – 06 – 2013 |

  • 31 Mayıs, AKP iktidarı ile halk muhalefeti arasında 1 Mayıs ile başlayan, faşizme karşı özgürlük mücadelesinin devamıdır.
  • 31 Mayıs, sadece Gezi Parkı’na sahip çıkma mücadelesi değil başta Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP’ye karşı biriken öfkenin isyan ve direnişe dönüşmesidir.
  • 31 Mayıs, halkın yaşamına, yaşam tarzına yönelik başta Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP iktidarının otoriter, gerici müdahalelerine isyandır.
  • 31 Mayıs, AKP kadrolarının (vali, belediye başkanı, emniyet müdürü) Tayyip Erdoğan’a karşı kulluğu, beceriksizliği, demokratik kapasite yoksunluğudur.
  • 31 Mayıs, AKP karşısında bir başka egemen sınıf siyasetinin sahne alması değil demokratik halk muhalefetinin bütün renkleriyle ortak direnişidir.
  • 31 Mayıs, AKP’nin emekçi halkı ve demokratik hakları yok saydığı, bu halkın onurunu ayaklar altına aldığı 11 yılın biriken öfkesidir.  Halkın “ben karar verdim, yaparım, kimseyi de dinlemem” diyen AKP’ye karşı emeğine, doğasına, yaşamına, kentine sahip çıkmasıdır.
  • 31 Mayıs, bir son değil cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar etkisi devam edecek bir siyasal eylemdir.

Gezi Parkı’nda AVM inşaatı için ağaçların kesilmesini engellemek isteyen İstanbullulara iki gün üst üste şafak vaktinde yapılan polis baskınları, önce İstanbul’da sonra da ülke çapında geniş çaplı eylemleri tetikledi.

Bir kent, bir ülke ayağa kalktı: Yaygın, meşru, militan ve kitlesel

1 Mayıs ve Reyhanlı protestolarındaki meşru, militan, kitlesel duruş Gezi Parkı eylemlerinde toplumsal muhalefetin kolektif deneyiminin boşa gitmediği ortaya koyan daha etkili ve yaygın direnişlerle karşılık buldu.

Taksim’deki direniş emsalsiz polis şiddetine rağmen kesintisiz sürerken çevre halkı ve esnaf eylemcilere kapılarını açtı, büyük destek verdi.

İstanbul’daki eylemler Taksim’le sınırlı kalmadı Kadıköy, Bağdat Caddesi, Erenköy, Okmeydanı, Bakırköy, Üsküdar, Beşiktaş, Kurtuluş, Nişantaşı, Zincirlikuyu, Avcılar gibi pek çok merkezde halk tencere, tava ve düdüklerle sokağa çıktı.

İstanbul dışında da Ankara, İzmir, Eskişehir, Antalya, Isparta, Bolu, Konya, Edirne, Adana, Antakya, Hopa, Samsun, Kocaeli, Zonguldak ve Kayseri’de eylemler vardı.

AKP karşıtı, anti-faşist bir isyan

Ankara’da halk Meclis’e yürürken, Türkiye çapında eylemlerin ana hedefi AKP binaları idi. Eylemlerde AKP’ye karşı anti-faşist bir isyanı simgeleyen sloganlar öne çıktı. En çok AKP hükümetinin, Tayyip Erdoğan’ın, İstanbul Valisi Hüseyin Mutlu’nun, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın istifasını isteyen sloganlar ve “faşizme karşı omuz omuza” sloganları atıldı.

Halk yalnızca Gezi Parkı’nın ağaçlarının kesilmesine değil, AKP’nin doğayı, insanı, kenti, emeği, demokratik hak ve özgürlükleri hiçe sayan gerici, rantçı, faşist politikalarına isyan etti.

Tayyip Erdoğan’ın kararı uygulandı: Sınırsız saldırı, binin üzerinde yaralı

Taksim çevresinde göğü göz yaşartıcı gaza boğan, yerde de gaz bombası kapsülünden adım atacak yer bırakmayan polisin tazyikli su ve plastik mermi de kullandığı saldırılarda 6’sı ağır binin üzerinde İstanbullu yaralandı. Polis eylemci olsun olmasın önüne gelene saldırdı. Turistler, metro çalışanları, esnaf, Beyoğlu sakinleri polis şiddetine maruz kaldı.

Medyanın içler acısı hali

Medyanın tutumu ise içler acısıydı. Halk Tv, +1, Hayat TV gibi kanallar dışında “büyük Türk medyası” utanç verici bir suskunluk içindeydi. Ama Taksim’i dünya basını duyurdu. Gece saatlerinde çatışmalar sürerken medyanın en acıklı vakalarından NTV, Tayyip Erdoğan’ın “ulusal sesleniş” konuşmasını yayımlıyordu. Dünya basını ise Taksim eylemlerini “Türk baharı” diye veriyordu.

Nafile çabalar durumu kurtaramadı

Yaşananların baş müsebbibi Başbakan ortalarda görünmezken Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve İstanbul Valisi Hüseyin Mutlu bir basın toplantısı yaptı. Topbaş, Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları karşısında hiçbir inandırıcılığı olmayan bir açıklamayla ortada AVM inşaatı olmadığını iddia ederken, Mutlu da vahşi polis saldırısını “kanunsuzluğu engelleme” olarak savunmaya çalıştı. Topbaş’ın Mimarlar Odası ile konuşup anlaştıklarını, odanın da eylemlerden rahatsız olduğunu iddia etti. Ancak Mimarlar Odası kısa sürede Topbaş’ı yalanladı.

Tam da 31 Mayıs günü, eylemlerin ortasında 6. İdare Mahkemesi’nden alelacele çıkarılan Gezi Parkı’na Topçu Kışlası / AVM inşaatı projesine ilişkin yürütmeyi durdurma kararı da kimseyi tatmin etmedi. Bu karar iktidar talimatıyla alındığı belli bir oyalama taktiği olarak değerlendirildi.

Tayyip Erdoğan’ı en yakınları bile savunamadı

Yalnızca Cemaat yayınları değil Vakit gazetesi dahil İslamcı medya AKP’nin Gezi Parkı kararını ve polis saldırılarını savunma gayretine girmedi. Vakit gazetesi yazarları, “bir ağaç kesilirse kendimizi zincirleriz” diyen Numan Kurtulmuş’un nerede olduğunu sorarken Zaman yazarları da Erdoğan’ı halkın nefretini büyütüp iktidarı riske atarak yanlış yapmakla suçladı.

Sendika.Org