Home , EMEĞİN GÜNDEMİ , 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi, 45 yıldır sınıf mücadelesine ışık tutuyor

15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi, 45 yıldır sınıf mücadelesine ışık tutuyor

CFY8xdhWoAA6TLm15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi 45’inci yıldönümünde insanca bir yaşam talebiyle taşerona ve güvencesizliğe karşı mücadele edenlere ışık tutuyor. 

1970 yılında, DİSK’in fiili varlığına son vermek, işçilerin örgütlenme özgürlüğünü ellerinden almak için bir yasa değişikliği yapıldı. Yasa değişikliğiyle sendikaların işkollarında toplu sözleşme yetkisi ve konfederasyonların işçileri temsil yetkisi tüm çalışanların üçte birinin üye olması koşuluna bağlanıyor, üyelik için noter onayı şartı getiriliyordu.

İşçiler her gün daha da vahşileşen çalışma koşullarına karşı tek dayanakları olan sendikalarının ellerinden alınmaması için direnme haklarını kullanarak 15 Haziran’da sokaklara döküldü. 115 fabrikadan 75 bin işçi üretimi durdurarak eyleme geçti. İstanbul’un sanayi bölgeleri ve İzmit karayolu binlerce işçinin “Yaşasın işçi sınıfı” sloganlarıyla iki gün boyunca inledi.

İşçilerin direnişi karşısında çaresiz kalan iktidar, sıkıyönetim ilan ederek şiddet kullandı. Polisin saldırılarıyla 3 kişi yaşamını kaybetti. Yüzlerce işçi işinden atıldı, 162 işçi tutuklandı. Ancak direniş sonuç verdi ve yasa senatoya geri gönderildi. 1972’de yasa iptal edildi.

DİSK’e üye işçilerin örgütlerini korumak için başlattığı direnişe umudunu DİSK’e bağlamış Türk-İş üyesi işçiler ve sendikasız işçiler de katılmıştı. 15-16 Haziran Türkiye devrimci sosyalist hareketinin tarihi açısından hala büyük önem taşıyan bir dönüm noktası niteliğindedir.

15-16 Haziran büyük işçi direnişi, 45 yıl sonra bugün onlarca işyerinde insanca bir yaşam talebiyle direnişte olan; taşerona ve güvencesizliğe karşı mücadele eden işçilerin önüne ışık tutuyor, yol gösteriyor.

images-1

Komünist Önder İbrahim KAYPAKKAYA  15-16 Haziran’ı şöyle değerlendirir: 


„İşçi sınıfımızın kendiliğinden gelme mücadelesi 15-16 Haziran’da doruğuna ulaştı. İşçiler bütün burjuva ve küçük-burjuva revizyonist kliklerini tepeleyip geçtiler. 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi ve arkasından gelen sıkıyönetim, bazı kadroların bilincinde önemli bir sıçrama yarattı. Bu arkadaşlar, işçi hareketinden ve onu izleyen zor mücadele günlerinden önemli dersler çıkardılar.
İşçi hareketi, birinci olarak, devrimin şiddete dayanacağını, bunun zorunlu ve kaçınılmaz olduğunu gösterdi. Aybar-Aren oportünizmine ve bütün pasifist, parlamentarist görüşlere ağır bir darbe indirdi. 


İkinci olarak, işçi hareketi, burjuva devlet teorilerine ağır bir darbe indirdi. Halkın kurtuluşunu hakim sınıfların ordusundan beklemenin ne derece ahmakça bir hayal olduğunu gözler önüne serdi. Çünkü işçi direnişi tanklarla, süngülerle, sıkıyönetimle bastırılmıştı. Süngülerin gölgesine sığınan patronlar, sıkıyönetim makamlarıyla birlikte yüzlerce işçiyi işten atmışlardı. Yüzlerce devrimci işçi ve aydın, sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı. Bütün bunlar M. Belli’nin, D. Avcıoğlu’nun ve H. Kıvılcımlı’nın cuntacı hayallerinin ve anti-Marksist-Leninist devlet ve ordu tahlillerinin saçmalığını ortaya çıkardı. 


Üçüncüsü, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi, gerçek kahramanın kitleler olduğunu bir kere daha gösterdi. Ve bir avuç seçkin aydın grubuna dayanarak devrim yapmayı hayal eden bireyci küçük-burjuva akımlarına ağır bir darbe indirdi. 


Dördüncüsü, 15-16 Haziran direnişinin bastırılması, devrimin ilk başlarda şehirlerde başarıya ulaşamayacağını, şehirlerde zaman zaman ortaya çıkacak işçi ayaklanmalarının kırlık bölgelere çekilmediği taktirde bastırılmaya mahkum olduğunu gösterdi. PDA kliğinin belirsiz bir gelecekte, şehirlerde genel ayaklanma ile iktidarı ele geçirme hayallerine ağır bir darbe indirdi. 


Beşincisi, 15-16 Haziran’dan sonra gelen ve üç ay süren sıkıyönetim, en zor şartlarda dahi mücadeleye devam etmenin ancak gerçekten devrimci bir örgütlenmeyle, kanun dışı bir temel atarak ve çalışmaları bu temel üzerine inşa ederek mümkün olabileceğini gösterdi. Legaliteye bel bağlamanın, revizyonist örgütlenmenin, şiddetlenen sınıf mücadelesi şartlarında halkımıza zarar vermekten başka bir işe yaramayacağını gösterdi. 


Altıncısı, 15-16 Haziran direnişi, ülkemizde devrimin objektif şartlarının ne kadar olgunlaştığının somut bir delili oldu.“

(İbrahim KAYPAKKAYA, Seçme Yazılar, s. 273-275, Ocak Yayınları, İstanbul 1979)