İSTANBUL | 27 – 03 – 2010 | Partizan, yaptığı bir açıklamayla Ali Yetgin’in gözaltında kaybedilme sürecini detayları değerlendirdi. Uluslararası dayanışmanın gücüne dikkat çeken Partizan, Avrupa ve Türkiye’deki tüm kurumlara tekrar teşekkür etti.
Dayanışmanın devam ettirilmesi için kontak bilgilerinin de verildiği açıklamanın tümü şöyle:
Adına “Sessiz Ölüm” denilen kaybetme politikası tüm ülkelerde sınıfsal ve ulusal kurtuluş mücadelelerinde devletin kullandığı en önemli silahlardan biri olagelmiştir. TC devletinin de bu konudaki sicili hayli kabarıktır. Bu sicilde yüzlerce devrimci ve yurtseverin ismi vardır.
İşte böyle bir devlet yönetiminde, çevresinde devrimci bir kişi olarak tanınan, üstelik Partizan dergisi gibi sosyalist bir yayının okuru olan bir kişinin bir hafta boyunca ortadan kaybolması normal ve doğal değildir.
Hele ki bu kişi geçtiğimiz ay içerisinde TEKEL direnişine destek için Ankara’ya gidip günlerce işçilerle birlikte çadırlarda kalır ve her eylemlerinin içinde yer alırken polisin “biz seni İstanbul’dan tanıyoruz, görüşeceğiz” gibi tehditleriyle karşılaşmışsa “normal” karşılamamak için çok sağlam nedenleriniz var demektir.
Bir de bunun üzerine kaybolmadan bir gün önce polisin evini arayıp (hiçbir hukuki problemi olmamasına karşın) “karakolda evrakı var, gelip alsın” denilerek “davet edilmişse” ve kaybolduğu gün işyerine gelen polis kendisini sormuşsa kaybedilmeye çalışıldığından başka bir şey kimin aklına gelir.
Biz işte bu nedenle okurumuz Ali Yetgin’in polis tarafından gözaltına alındığından ya da kaçırıldığından ve kaybedilmek istendiğinden emindik. Çünkü her Cumartesi Galatasaray Lisesi önündeki kayıp analarının “evlatlarını isteyen” çığlıklarını duyuyoruz. Çünkü bu ülkede devrimcilik yapmanın bedellerinin her türünün tanığıyız.
Bu nedenle “bizde yok” diyen Emniyet Müdürlüğü ve bağlı olduğu İçişleri Bakanlığı’nı rahat bırakmadık. Çığlığımız kulaklarını gerçekten sağır edinceye kadar Ali’nin yaşlı anasının Zazaca söylediği “Oğlumu sizden sağ istiyorum” çığlığını her yere taşıdık ve sonuçta yoldaşımızın akıbeti hakkında bilgi sahibi olabildik.
Ali Yetgin’den 8 Mart tarihinden bu yana haber alınamıyordu. Karakol, Terörle Mücadele Şubesi, hastane ve hapishaneler ve de sorulan tüm resmi kurumlar “bizde yok”tan başka bir kelime etmiyordu. Ali’nin ailesi tüm morgları tek tek dolaşıp oğullarını aradı. Ancak resmi ağızlardan verilen tek bir yanıt vardı; “Biz de yok!”
ISTANBUL- PŞTA Ali Yetgini arama eylemlerine başladı
Bunun üzerine Partizan Şehit Ve Tutsak Aileleri (PŞTA) bir eylem takvimi hazırladı ve bu önerilerini demokratik kamuoyu ile paylaşarak eylemlerini ortaklaştırdı.
İlk olarak 14 Mart Pazar günü İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek Ali Yetgin’in akıbetinin bir an önce açıklanmasını istedi.
PŞTA tarafından yapılan açıklamayı kendisi de kayıp yakını olan Birsen Gülünay okudu ve ülkemizde faili meçhul cinayetlerin, gözaltında kayıpların yaşandığına dikkat çekek Yetgin’in yaşamından polisin sorumlu olduğunu ifade etti. Yetgin’in ailesinin de katıldığı basın toplantısında özelikle ’90’lı yıllarda yaşanan gözaltında kayıplar hatırlatılarak devletin yetkili kurumlarının bir an önce açıklama yapması istendi.
“Failleri belli, Ali nerede?”sorusu her yerde…
14 Mart Pazar günü Taksim tramvay durağında bir araya gelen kitle “Ali Yetgin gözaltında kaybedilmek isteniyor” imzalı pankart açarak Galatasaray Lisesi’ne bir yürüyüş düzenledi.
Lise önünde gerçekleştirilen oturma eyleminde Yetgin’in annesinin baygınlık geçirmesi ile birlikte kitle; “Anaların öfkesi katilleri boğacak” sloganını attı. Yürüyüşün ardından Galatasaray Lisesi önünde basın açıklaması gerçekleşti. Açıklamayı yine Birsen Gülünay yaptı. Gülünay’ın ardından Yetgin’in abisi Haydar Yetgin, kardeşinin hayatından şüphe ettiklerini belirtti.
Her akşam Taksim’de yürüyüş…
15 Mart akşamı saat 19.00’da yine Taksim’de bir yürüyüş gerçekleştirildi. Eylemde “Gözaltında kaybedilmek isteniyor, sağ aldınız sağ istiyoruz” pankartı ve Yetgin’in fotoğrafları taşınarak sık sık “Ali Yetgin yalnız değildir”, “Faşist devlet hesap verecek” sloganları atıldı.
Galatasaray Lisesi önünde kitle adına açıklama yapan Semiha Köz, “Yetgin, polis tarafından aranıyordu. Ancak kaybolduktan sonra polis bir daha onu aramadı” dedi. Yetgin’in yaşamından polisin sorumlu olduğunu belirten Köz, “Yaşanabilecek yeni kaçırma ve gözaltında kaybedilmelere karşı kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz” dedi.
“Sağ aldınız, sağ istiyoruz!”
Ali Yetgin’in bulunması için yoldaşlarının eylemleri bunlarla da bitmedi. AKP il binası önünde eylem yapmaya çalışan ve Boğaz Köprüsü’nü trafiğe katan İşçi Köylü okurları “Ali Yetgin nerede?” diye sordular.
AKP İstanbul İl binası önünde toplanan ve yetkililerden Ali Yetgin’in durumu ile ilgili bilgi almak isteyen Partizan okurları polisin saldırısına uğradı. Bu saldırı sırasında 4 kişi dövülerek gözaltına alındı.
Binaya girmelerine dahi izin verilmeyen Birsen Gülünay, Pınar Kalaycı, Süleyman Şahin ve Ekin Kaan yerlerde sürüklendi ve slogan attıkları için hastane bahçesinde dahi dayağa maruz kaldı.
Aynı gün Boğaziçi Köprüsü de trafiğe kapatılarak Yetgin’in akıbetinin açıklanması istendi. Eylemde 12 kişi dövülerek gözaltına alındı.
“Sağ aldınız sağ istiyoruz” pankartı açarak, “Katil polis hesap verecek”, “Ali Yetkin gözaltında kaybedilmek isteniyor” sloganları atan kitlenin eylemi nedeniyle köprüde trafik durdu. Polisin oldukça sert müdahale ettiği eylemde, yaralı olan bir kişinin de aralarında bulunduğu 12 kişi dövülerek gözaltına alındı. Gözaltına alınanların tümü sorgularının yapılmasının ardından serbest bırakıldı.
BDP’li Şerafettin Halis, Ali Yetgin’i Meclis’e sordu…
BDP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis de Ali Yetgin olayını Meclis’e taşıdı.
Yetgin’den 8 Mart’tan bu yana, ailesinin tüm çabalarına rağmen haber alınamadığı konusunu İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a soran Halis, Yetgin’in arkadaşlarına daha önce polisler tarafından tehditler aldığını aktardığına da değindi. Yetgin’in ailesi ve avukatının İstanbul’daki karakollara, Terörle Mücadele Şubesi’ne başvurduklarında “akli dengesi yerindeyse gelir” ya da “bizde yok” denilerek olayla ilgilenilmediğini kaydeden Halis, Bakan Atalay’a şu soruları sordu: “Ali Yetkin’in bulunması için acil bir girişimde bulunacak mısınız? ‘Biz onu İstanbul’dan tanıyoruz, görüşeceğiz’ türünden tehditler yapan söz konusu polisler hakkında bir araştırma ve inceleme başlatmayı düşünüyor musunuz?”
ANKARA
Ali Yetgin için açıklama yapan çok sayıda demokratik kurum, başına gelebilecek her türlü olumsuzluktan başta İçişleri Bakanlığı olmak üzere Ankara ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün sorumlu olacağını söyledi.
Partizan, Halkevleri, ESP, DHF ve BDSP’nin de bulunduğu çok sayıda örgüt ve dergi cevreleri, Yetgin’e ilişkin İHD Ankara Şubesi’nde basın toplantısı yaptı. Okunan basın metninde Ali Yetgin’in 8 Mart tarihinden bu yana kayıp olduğuna işaret edildi.
Partizan devrimci, demokratik, ilerici ve yurtsever kamuoyuna teşekkür etti
Tüm bu çaba sonucunda Ali Yetgin’i gözaltına alan ve iletişim hakkını dahi engelleyenler onun akıbeti hakkında kamuoyuna bilgi vermek zorunda kaldılar. Ailesini arayan bir polis Yetgin’in Metris Hapishanesi’nde tutulduğunu bildirdi. Böylece devrimci ve demokratik kamuoyunun deneyim ve birikim haznesine “Ali Yetgin’i sağ aldınız, sağ istiyoruz” şiarıyla yeni bir halka daha eklendi. İşte bu çaba ve mücadele sonucu Yetgin’in Metris Hapishanesi’nde olduğu ailesine açıklanmıştır.
Bu gelişmeler üzerine Partizan dergisi yaptığı yazılı açıklamada “8 Mart’tan 16 Mart’a kadar gözaltına alındığı karakol ve tutulduğu Metris Hapishanesi başta olmak üzere devletin bütün yetkili kurumlarına ailesinin ve bizlerin yaptığı tüm başvurulara verilen ‘bizde yok’ yanıtı gözaltında kaybedilmek istendiği kanısını güçlendirmiş, bizleri dostlarımızla birlikte kamuoyu oluşturacak eylemler örgütlemeye yöneltmiştir(…) Bu çaba ve mücadele sonucu Ali Yetgin’in Metris Hapishanesi’nde olduğu ailesine açıklanmıştır.
Bu nedenledir ki, Partizan dergisi ve PSTA adına devrimci dayanışma zemininde harekete geçmeyi bir sorumluluk olarak gören yurtiçinde ve yurtdışındaki devrimci kurumlara, kitle örgütlerine, insan hakları örgütlerine, hukuksal sürece müdahil olan avukatlara ve eylemlere katılarak destek veren herkese teşekkür etmeyi borç biliyoruz.
- Yaşasın Enternasyonal Dayanışma!
- Dayanışma Halkların Nezaketidir!
- Devrici ve Sosyalistlere Yönelik Baskılara Son!
- Politik Tutsaklara Özgürlük!
PARTIZAN Dergisi / Türkiye
23. Mart 2010
Dayanışmanın devamı için kontaklar:
Partizan Dergisi:
umutyayincilik1972@hotmail.com,
PSTA: psta_bulten@hotmail.com
Tel: 0090-212- 521 34 30, Fax: 0090-212-621 61 33
IHD-Istanbul Tel: 0090-2122444423 Fax: 0090-2122513526, istanbul@ihd.org.tr
Ali Yetgin’in Avukatı:
GÜL ALTAY, ACILIM HUKUK BÜROSU
Tel: 0090- 532- 367 15 33, acilim2000@hotmail.com
Enternasyonal kontaklar için ATIK, konsey@atik-online.net, international@atik-online.net
Partizan_Ali_Yetgin TR – PDF
Partizan_Ali_Yetgin_DE – PDF
]]>
İSTANBUL | 16 – 03 – 2010 | İstanbul’da 8 Mart akşamından itibaren kendisinden haber alınamayan İşçi Köylü gazetesi okuru Ali Yetgin’in Metris Cezaevi’nde tutuklu olduğu ortaya çıktı.Bugün saat 18.45’te Ali Yetgin’in ailesini arayan İstanbul Emniyet Müdürlü Hüseyin Çapkın, Yetgin’in Metris Cezaevi’de bulunduğu bildirdi. Sevinçli haberin alınmasının ardından bugün saat 19.00 için çağrısı yapılan eylemde Yetgin’in bulunduğu duyuruldu.
Taksim Tramvay Durağı’nda yapılan açıklamada Emniyet Müdürlüğü ile yapılan konuşma hakkında bilgi verildikten sonra, geçtiğimiz süreçte Ali Yetgin hakkında Metris’ten bilgi istendiği fakat kendilerine yok yanıtı verildiği ifade edildi. Bununla beraber tutukluluk gerekçesi hakkında bilgi verilmediği de belirtildi. Yetgin’in kaybedildiği zaman diliminde yapılanlar aktarıldı.
Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri adına açıklamayı yapan Semiha Köz, hastanelere, karakollara, hapishanelere, İstanbul ve Ankara Emniyeti’ne Ali Yetgin’i sorduklarını, kendilerine sürekli “bizde yok” denildiğini ifade etti. Köz, girişilmerinden sonuç alamayınca, destekleyen kurumlarla birlikte sokak eylemlerine başladıklarını belirterek, Ululararası Af Örgütü’ne “acil eylem” çağrısı yaptıklarını söyledi. Mecliste grubu bulunan siyasi partilerle de görüştüklerini söyleyen Köz, meclise konu ile ilgili soru önergesi verildiğini hatırlattı.
Köz, devrimci dayanışma sayesinde Ali Yetkin’in kaybedilmesinin önüne geçildiğini ifade etti. Güler Zere’nin serbest bırakılması için örülen sürece atıfta bulunan Köz, yine sokakta, mücadele ile kazanıldığını vurguladı. “Ali’yi bulduk diğerleri nerede?” diye soran Köz, Ali Yetgin’in için eylem yapan arkadaşlarının gözaltında olduğunu belirterek, biran önce serbest bırakılmaları için İstanbul Emniyeti’ne çağrıda bulundu.
“Ali’yi bulduk diğerleri nerede?”, “Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!”, „Yaşasın devrimci dayanışma!”, “Ali Yetgin serbest bırakılsın!” sloganlarının atıldığı eyleme aralarından BDSP’nin de olduğu birçok devrimci kurum destek verdi. (Kızıl Bayrak)
]]>
İSTANBUL | 16 – 03 – 2010 | Gözaltında kaybedilmek istenen Ali Yetgin için bugün Taksim’de bir eylem yapıldı. 8 Mart’tan bu yana kendisinden haber alınamayan İşçi Köylü okuru Ali Yetgin için bugün saat 19.00’da Taksim Tramvay Durağı’nda biraraya gelen kitle sloganlarla İstiklal Caddesi’nde sloganlarla yürümeye başladı.
Yürüyüşte üzerinde Ali Yetgin’in fotoğrafının bulunduğu ve „Gözaltında kaybedilmek isteniyor“ yazan dövizler taşıyan kitle sık sık „Ali Yetgin yalnız değildir“, „Faşizme karşı omuz omuza“, „Anaların öfkesi katilleri boğacak“, „Yaşasın devrimci dayanışma“, „Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz“ sloganlarını attı. Yürüyüş başladıktan sonra üzerinde „Ali Yetgin gözaltında kaybedilmek isteniyor Sağ aldınız sağ istiyoruz“ yazılı resimli iki pankart ile Ali Yetgin’in resminin basılı olduğu bir başka pankart açıldı.
Galatasaray Lisesi’nin önüne gelindiğinde burada bir basın açıklaması yapıldı. Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri adına yapılan açıklamada şöyle denildi:
Ali Yetgin nerede?
Ali Yetgin’den 8 gündür haber alınamıyor. 8 Mart akşamı Gülsuyu’nda çalıştığı kafeden gece 11.00 sularında bir arkadaşı tarafından Yetmişevler Köprüsü’ne bırakılan Ali Yiğit hala kayıp. Hastanelere, karakollara ve hapishanelere sorduk; hepsi sözleşmişçesine aynı yanıtı verdi: Bizde yok…Ali Yetgin nerede?
Gencecik bir insan İstanbul’un orta yerinde bir anda ortadan kayboluyor. Tüm girişimlerimize rağmen İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve yetkili kurumlar Ali Yetgin’in bulunması için kılını bile kıpırdatmıyor. emniyet son olarak görüldüğü bölgede hiçbir araştırma yapmıyor. Mobese kayıtlarını incelemiyor, en ufak bir girişimde bulunmuyor. Derin bir sessizliğe gömülerek aynı sözleri tekrarlıyor: Bizde yok…Endişeliyiz?
Kardeşimiz, arkadaşımız, yoldaşımız, dostumuz Ali Yetgin’in yaşamından endişe duyuyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki bu ülkede insanlar sokak ortasında kurşunlanıyor. Kaçırılıyor, faili belli cinayetlere kurban ediliyor. Faşist çeteler, kontrgerilla birimlerinin ülkemizdeki sicili herkes tarafından biliniyor. Bin operasyon yapmakla övünenler binlerce yurtseveri, devrimci, demokrat insanı katletmiştir.Endişeliyiz!
Ali Yetgin’in evi, kaçırılmadan bir gün önce „karakoldan arıyoruz, bir evrakı var“ denilerek aranıp karakola çağrılmıştır. Yine aynı gün akrabasının mahalledeki kahvehanesine gelerek Ali Yetgin’i aradıklarını söylemişlerdir. Yetgin’i bulmak için bir gün önce böylesine telaşa kapılan polis şimdi neden suskunluğa gömülmüştür? Ali Yetgin’in hukuki bir sorunu varsa aramaya neden devam etmemektedir?
Açıklamanın devamında, Tekel işçilerinin direnişine destek vermek için gittiği Ankara’da, polisin „Biz seni İstanbul’dan tanıyoruz, görüşeceğiz„ diyerek Ali Yetgin’i tehdit ettiği belirtildi ve İstanbul’a dönüşünden kısa bir süre sonra kaçırıldığı vurgulanarak şöyle devam edildi:
]]>Ali Yetgin polis tarafından kaçırılarak gözaltında kaybedilmek istenmektedir. Yoldaşımızı, dostumuzu, arkadaşımızı, kardeşimizi karanlığın bekçilerinden istiyoruz, alacağız da! Bizden onu sağ aldınız sağ istiyoruz.
Ali Yetgin’in akibetini öğrenene kadar kafanızı çevirdiğiniz her yerde bizi göreceksiniz! elimiz yakanızda olacak. Ali Yetgin’i istiyoruz! (Alınteri)
İSTANBUL | 15 – 03 – 2010 | Partizan, Partizan Şehit Ve Tutsak Aileleri, 8 Mart 2010 tarihinden beri kendisinden haber alınamayan, Ali Yetgin için 14 Mart Pazar günü saat 18.00’de Taksim Tramvay Durağı’ndan Galatasaray Lisesi’ne kitlesel bir yürüyüş gerçekleştirdi.
Taksim Tramvay Durağı’nda biraraya gelen bileşenler kortej oluşturarak, sloganlarla Galatasaray Lisesi’ne yürüdü. “Ali Yetgin gözaltında kaybedilmek isteniyor! / Partizan” pankartının açıldığı eylemde, “Ali Yetgin’i sağ aldınız sağ istiyoruz!”, “Gözaltında kayıplara son!”, “Ali Yetgin 7 gündür kayıp” dövizleri taşındı. Eylemde ayrıca, Ali Yetgin’in resimleri ve 20 Temmuz 1992’de gözaltında kaybedilen Hasan Gülünay’ın resmi de taşındı.
Ali Yetgin’in ailesinin de katıldığı eyleme BDSP, DHF, PDD, Halk Cephesi ve Alınteri destek verdi. Yürüyüş boyunca, “Ali Yetgin yalnız değildir!”, “Ali Yetgin serbest bırakılsın!”, “Anaların öfkesi katilleri boğacak!”, “Ali Yetgin bulunsun hesap sorulsun!”, “Faşist devlet hesap verecek!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!”, “Faşizme karşı omuz omuza!” sloganları sıklıkla atıldı.
İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Mehpisto Kitabevi önüne gelindiğinde, Ali Yetgin için oturma eylemi gerçekleşti. Oturma eylemi sırasında, anne Beser Yetgin’in kısa süreli bir fenalık geçirmesi üzerine kitle tarafından, “Anaların öfkesi katilleri boğacak!” sloganı öfkeyle atıldı. Anne Beser Yetgin, bir haftadır haber alamadığı oğlunu sağ olarak istedi. Güzel Ana ise halka seslenerek, “Yarın sizin de başınıza gelebilir. Vakit çok geç olur karanlıkta kalırsınız. Karanlıkta kalmadan, çok geç olmadan hep birlikte buna dur diyelim” dedi.
Oturma eyleminin ardından, Galatasaray Lisesi önüne gelindiğinde bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Yapılan açıklamada, ülkede yaşanan krizle birlikte işçi ve emekçilere, halka yönelik saldırıların her geçen gün daha da arttığı ifade edilerek, devrimci ve yurtseverlerin sokak ortasında linç saldırısına maruz kaldığı, devrimci demokratik kurumların saldırıların odağına yerleştirildiği belirtildi. Alaattin Karadağ cinayetinde olduğu gibi sokak infazlarının halkı sindirmenin kanlı bir yöntemi olarak yeniden devreye sokulduğu ifade edilen açıklamada, gözaltında kaybetme politikasının halka gözdağı vermenin, sindirmenin aracı olarak özellikle 90’lı yılların başında sıkça kullanıldığı, tıpkı Arjantin’de Plaza De Mayo Anneleri’nin mücadelesi gibi Cumartesi Anneleri’nin uzun soluklu mücadelesini gündeme getirdiği ifade edildi.
Açıklamada, devrimci demokrat kimliğiyle tanınan ve geçtiğimiz haftalarda TEKEL işçilerinin direnişine aktif katılarak Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı siyasi polislerin “Biz onu İstanbul’dan tanıyoruz, görüşeceğiz” tehditleriyle gözdağı vermek istediği İşçi Köylü gazetesi okuru Ali Yetgin’den 8 Mart tarihinden itibaren haber alınamadığı belirtildi. 8 Mart tarihinde Gülsuyu’nda çalıştığı çay bahçesinden saat 23.00 sularında ayrılarak arkadaşı tarafından özel araçla E-5 üzerindeki 70 Evler köprüsüne bırakılmasının ardından Yetgin’i bir daha gören kimsenin olmadığı ifade edilerek şunları söyledi: “Ailesinin ve avukatının tüm girişimlerine, karakollara ve İstanbul TMŞ’ye başvurularına rağmen aldıkları yanıt ‚bizde yok‘ olmuştur.”
Ali Yetkin’in gözaltında olduğu konusunda güçlü kanıların mevcut olduğunun ifade edildiği açıklamada, bugüne kadar yaşanan yüzlerce gözaltında kaybetme olayının da bu kanıyı güçlendirdiği söylendi. Açıklamanın sonunda şunlar belirtildi:
“Bizler, başta İçişleri Bakanlığı olmak üzere Ankara ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden, 8 Mart tarihinden bu yana kendisinden haber alınamayan Ali Yetgin’in durumuyla ilgili derhal açıklama yapmasını istiyoruz. Ali Yetgin’in başına gelebilecek her türlü olumsuzluktan başta İçişleri Bakanlığı, Ankara ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü sorumlu olacaktır.”
Basın açıklamasının sonunda, Yetgin’in ağabeyi Haydar Yetgin, kardeşi kaybedilmeden bir gün önce 7 Mart 2010 tarihinde polisin, evini arayarak, bir evrakı alması için kardeşini karakola çağırdıklarını söyledi. Aynı gün kardeşinin işyerine giden polislerin ise “Ali Yetgin’i tanıyor musunuz? Onu arıyoruz” dediklerini ifade etti.
Ali Yetgin için 15 Mart günü eyleme
Ali Yetgin’i sahipsiz olmadığının ifadesi olarak 15 Mart Pazartesi günü bir eylem daha gerçekleştirilecek. Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri, konuyla ilgili bu akşam Taksim Tramvay Durağı’nda basın açıklaması yapacak.(Kızıl Bayrak)
Tarih: 15 Mart 2010 Pazartesi
Saat: 19.00
Yer: Taksim Tramvay Durağı
İSTANBUL | 13 – 03 – 2010 | Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri (PŞTA) yaptığı bir açıklamayla İşçi Köylü okuru Ali Yetgin’in gözaltında kaybedilmek istediği söyledi. PŞTA, TEKEL direnişinde polisler tarafından tehdit edilen Ali Yetginden 4 gündür haber alınamadığını belirterek, derhal nerede olduğuna dair açıklama yapılmasını istedi.
PŞTA aşağıdaki açıklamayla aynı zamanda Pazar günü İHD İstanbul Şubesinde yapılacak basın açıklamasını duyurarak, şu sözlere yer verdi:
]]>Ülkemiz egemenleri yaşanan krizle birlikte işçi ve emekçilere, halka yönelik saldırılarını her geçen gün daha da arttırmaktadır. Devrimci ve yurtseverler sokak ortasında linç girişimlerine maruz kalmakta, devrimci demokratik kurumlar saldırıların odağına yerleştirilmektedir. Tıpkı Esenyurt’ta katledilen Alaattin Karadağ gibi sokak infazları halkı sindirmenin kanlı bir yöntemi olarak yeniden devreye sokulmaktadır.
Devrimci demokrat kimliğiyle tanınan ve geçtiğimiz haftalarda TEKEL işçilerinin direnişine katılarak Ankara polisinin “biz onu İstanbul’dan tanıyoruz, görüşeceğiz” tehditleriyle gözdağı vermek istediği İşçi Köylü okuru Ali Yetgin’den 8 Mart tarihinden itibaren haber alınamıyor. Tekel işçileriyle omuz omuza eylemlerde yer alan Ali Yetgin Ankara Emniyet Müdürlüğüne bağlı polislerce tehdit edildi, şimdi ise kendisinden haber alınamıyor. 8 Mart tarihinde Gülsuyu’nda çalıştığı çay bahçesinden saat 23.00 sularında ayrılarak arkadaşı tarafından özel araçla evine gidebilmesi için 70 Evler köprüsüne (E–5) bırakılmasının ardından Yetgin’i bir daha gören olmamıştır.
Ailesinin ve avukatının tüm girişimlerine, karakollara ve İstanbul TMŞ’ye başvurularına rağmen aldıkları yanıt “bizde yok” olmuştur.
Ali Yetgin’in gözaltında olduğu konusunda çok ciddi şüphelerimiz mevcuttur. Zira yukarıda da belirttiğimiz gibi Yetgin çevresinde politik kimliğiyle tanınmakta ve Ankara Emniyetine bağlı polisler tarafından da yakın zaman önce tehdit edilmekteydi. Ve ayrıca bugüne kadar yaşanan yüzlerce gözaltında kaybetme olayları da bu kanımızı güçlendirmektedir.
Bizler, Ankara ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden, 4 gündür kendisinden haber alınamayan Ali Yetgin’in nerede olduğuna dair açıklama yapmasını istiyoruz.
Ali Yetgin’in başına gelebilecek her türlü olumsuzluktan başta İçişleri Bakanlığı, Ankara ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü sorumludur.
Konuyla ilgili İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde yapacağımız basın açıklamasına tüm ilerici ve yurtsever kamuoyunu duyarlılık göstermeye, katılmaya çağırıyoruz.
Tarih: 14 Mart 2010 Pazar
Saat: 13.00
Yer: İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
Partizan Şehit Ve Tutsak Aileleri
psta_bulten@hotmail.com
ATİK | 13 – 03 – 2010 | 12 Mart 2010 tarihinde Partizan Şehit ve Tutsak Aileleleri ve Umut Yayımcılık adına yapılan basın açıklamasına göre; İşçi Köylü gazetesi okuru ALİ YETGİN gözaltında kaybedilmek istenmektedir.
Ali Yetgin’in akrabaları ve dostları 8 Mart gecesi saat 23:00’den itibaren kendisinden haber alınamadığını belirtiyor ve bulunmasını istiyorlar. Devrimci-demokrat kimliğiyle tanınan bir işçi olan ALİ YETGİN, TEKEL işçilerinin aylarca süren görkemli direnişi ile aktif dayanışma içinde olmasıyla dikkat çekiyordu. Ankara Emniyet Müdürlüğü siyasi polisleri tarafından bu nedenle tehdit edilen ve sindirilmek istenen ALİ Yetgin‘den bir kaç gündür haber alınamıyor ve gözaltında kaybedilmiş olabileceğinden endişe ediliyor. Ailesinin ve avukatının tüm girişimlerine rağmen güvenlik güçlerinden sadece ‘bizde yok‘ cevabı alındığı söyleniyor.
ATİK olarak ALİ YETGİN’in akıbetinin açıklanmasını ve gözaltındaysa derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Özellikle TEKEL işçilerinin direnişini aktif destekleyen devrimcilere karşı türk güvenlik güçleri ve patronlar adeta bir sürek avı başlatmış durumdadırlar. Bu olay tekil bir mesele değil, aksine Türk siyasi polisinin ve sivil uzantılarının yeni bir yıldırma girişimi başlattıklarına dair çok somut verilerdir.
Benzer bir olay bir kaç gün evvel İzmir’de olmuştur. 6 Mart gecesi saat 02.00 civarında, yerel bir halk sanatçısı da olan, İşçi Köylü okuru ALİYAR NİHAN arabasıyla evine giderken polis saldırısına maruz kaldı. Nihan, bir süre takip edildikten sonra Şirinyer NATO bölgesinde arabası durdurularak arama yapılmak istendi. Nihan’ın ‘arama izniniz var mı’ sorusu üzerine polis yanlarında bulunan sivil faşistlerle beraber Nihan’a saldırarak, daha sonra gözaltına aldı. Polis, yanında getirdiği tabancayı Nihan’a mal etmeye çalışsa da, tutmayan bu komplo planının deşifre olmasının ardından, güvenlik güçleri Aliyar Nihan‘ı serbest bırakmak zorunda kaldı.
Yine bir başka olay TÜBİTAK işçisi AYNUR ÇAMALAN, 4 Şubat‘ tarihinde TEKEL işçileriyle dayanışma grevine katıldığı için işten atılması olmuştur. Sınıf kardeşleriyle dayanışmasını hazmedemeyenler, TEKEL direnişçilerinin sona ermesinin ardından Çamalan çalıştığı işten atıldı. Aynur Çamalan buna boyun eðmedi. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde çocukları Gözde, Yalın, Yaren ve kendisine destek veren dostlarıyla birlikte Ankara’da TÜBİTAK Kavaklıdere binası önünde oturma eylemi baþlattı. ÇAMALAN işçi ve emekçilere dayatılan sosyal yıkım sömürü politikalarına boyun eğmeyen mücadeleci kadınların sesi olarak yeniden direniş bağrağına sarıldı ve onurlu kavgasını Ankara’ın göbeğinde sürdürmektedir.
ALİ YETGİN, ALİYAR NİYAN ve AYNUR ÇAMALAN şahsında devrimcilere yönelik her türlü saldırganlığı kınıyoruz. Onurlu bir mücadele yürüten devrimci-demokrat bireylere, örgütlere ve halka karşı sürdürülen bütün saldırganlıkları kınıyor ve sorumlularının yargılanmasını talep ediyoruz. Uluslararası kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Yaşasın Uluslararası Dayanışma
Not: ALİ YETGİN’le dayanışmak için e-posta: psta_bulten@hotmail.com, umutyayimcilik2007@hotmail.com, İnsan Hakları Derneği-Istanbul Şubesi: istanbul@ihd.org.tr Tel: 0090-2122444423 Fax: 0090-2122513526
AYNUR ÇAMALAN ile dayanışma mesajı ve yazışmak için: alinterimb@gmail.com ,
Çamalan’ın işe geri dönmesini istemek ve protesto iletileri için: TÜBİTAK Başkanlık Telefonu 00 90 312 468 53 00, bhi@tubitak.gov.tr
ATIK_Ali_Yetgin – PDF
]]>