Son günlerde tüm dünyada yaşadığımız gelişmeler ortadadır. Başta Avrupa’da olmak üzere tüm dünyada hızla şiddetlenen bir işçi mücadelesi vardır. Daha Fransa ve İngiltere’deki eylemleri unutmadan şimdi de Türkiye’de benzer işçi direnişleri yaşanmaktadır. Daha dün TEKEL işçilerini konuşurken bugün çok daha sert koşullarda DERİ işçilerinin eylemlilikleri söz konusudur.
Sendikaya üye olmanın bile işten çıkartılmanın yeterli bir sebebi olduğu Türkiye’de DESA, Grup Suni Deri ve Yeşil Kundura’da çalışan işçilerinin durumu bu gerçekliği tekrardan gündeme taşıyor.
Örgütlenmek ve demokratik hakları talep etmek tüm yeryüzünde “en doğal hak” olarak tabir edilirken DESA, Grup Suni Deri ve Yeşil Kundura’da çalışan işçilerin bu hakkının gasp edilmesi kadar tahammül sınırlarını zorlayan bir olay olamaz. Özellikle “demokrasi” güfteleri okunan Türkiye’de, halende sendikal mücadele tüm yasal düzenlemelere karşı halen “illegal” gibi lanse edilmekte, bu mücadeleye katılan işçi ve emekçiler işkence niteliğindeki uygulamalara göğüs germek zorunda kalmaktadır. Örgütlenmek ve özlük hakları için mücadele vermek hepimizin en doğal hakkıdır ve vazgeçilmezidir.
Bizler,Hamburg Kültür ve Dayanisma Dernegi olarak; bu direnise bir duyarlilik yaratmak ve bir nebze de olsa maddi katki sunmak icin bir kahvalti düzenliyoruz ve düzenleyecegimiz bu kahvaltiya tüm bsain mensublarini ve halkimizi davet ediyoruz..
TARIH: 27.02.2011
SAAT : 11.00
Yer : Hamburg kültür ve Dayanisma Dernegi
(Bartelsstr 21, 20357-Sternschanze)
DÜZENLEYEN: Hamburg Kültür ve Dayanisma Dernegi
]]>
ATİK | 20 – 01 – 2011 | Son günlerde tüm dünyada yaşadığımız gelişmeler ortadadır. Başta Avrupa’da olmak üzere tüm dünyada hızla şiddetlenen bir işçi mücadelesi vardır. Daha Fransa ve İngiltere’deki eylemleri unutmadan şimdi de Türkiye’de benzer işçi direnişleri yaşanmaktadır. Daha dün TEKEL işçilerini konuşurken bugün çok daha sert koşullarda DERİ işçilerinin eylemlilikleri söz konusudur.
Sendikaya üye olmanın bile işten çıkartılmanın yeterli bir sebebi olduğu Türkiye’de DESA, Grup Suni Deri ve Yeşil Kundura’da çalışan işçilerinin durumu bu gerçekliği tekrardan gündeme taşıyor. Durumu anlatmak gerekirse;
“DESA’da işçiler üzerindeki baskı devam ediyor. Düzce’de işçi sınıfının uyanışı ve artan mücadelesi, DESA’da ki işçilerin sendikaya üye olması sonucu DESA yöneticilerinin işçiler üzerindeki baskıları artmış durumdadır. Özellikle işçiler üzerinde psikolojik taciz vakaları artmaktadır.”
“DESA yönetimi tarafından sendikaya üye olan işçiler gün boyu kameraya çekerek göz hapsine almakta, özellikle kadın işçiler yönetim tarafından çağrılarak sendikaya üye olup olmadıkları sorgulanmakta, istifa etmeleri için baskı uygulanmaktadır.”
“Sağlığa zararlı kimyasal maddelerin kullanıldığı bölümlerde havalandırmalar düzenli açılmayarak işçilerin sağlığı ile oynanmakta, işçiler üzerinden yapılan baskılarla sendikanın DESA’ya girmesi, işçilerin kendi sendikal örgütünü kurması engellenmek istenmektedir.”
“Çorlu’da işçilerin sosyal ve anayasal haklarını koruma ve geliştirme temelinde örgütlenme hakları için yürüttükleri çalışmayı gerekçe göstererek Grup Suni Deri’de işçilerin bir kesimi işten atılmak istenmiştir.”
Deri-İş Sendikası 14 Ocak 2011 tarihli başkanlar kurulu bildirgesinde özellikle bu duruma yer vermiştir. Görülmekte ki gelişen işçi mücadelesi tüm dünyada farklı engellemeler ve saldırılarla karşılaşmaktadır. Nitekim Avrupa’da patronlar direnişçi işçilerin üstüne polislerle saldırırken Türkiye’de şu anda bu durum çok daha gerici ve gayri-insani uygulamalarla gerçekleştirilmektedir.
Örgütlenmek ve demokratik hakları talep etmek tüm yeryüzünde “en doğal hak” olarak tabir edilirken DESA, Grup Suni Deri ve Yeşil Kundura’da çalışan işçilerin bu hakkının gasp edilmesi kadar tahammül sınırlarını zorlayan bir olay olamaz. Özellikle “demokrasi” güfteleri okunan Türkiye’de, halende sendikal mücadele tüm yasal düzenlemelere karşı halen “illegal” gibi lanse edilmekte, bu mücadeleye katılan işçi ve emekçiler işkence niteliğindeki uygulamalara göğüs germek zorunda kalmaktadır. Örgütlenmek ve özlük hakları için mücadele vermek hepimizin en doğal hakkıdır ve vazgeçilmezidir.
Biz ATİK olarak halen direnişte olan işçilerin haklı ve meşru direnişlerini selamlıyor ve destekliyoruz. Ayrıca bu patronların güç bulduğu ticari ilişkilerin bir çoğu ise gene Avrupa’dadır. İşçi mücadelesinin enternasyonal olduğunu unutmamak gerekir. Her direniş farklı desteklere ihtiyaç duyar. İşte bu desteği tüm dünyada yaptığımız gibi Türkiye’deki işçilere de göstermek için; emekten yana olan kişi ve kurumları direnişteki işçilere destek vermeye çağırıyoruz.
]]>
ÇORLU | 18 – 01 – 2011 | Çorlu’da sendikamızın örgütlenme çalışmasını sürdürdüğü Grup Suni Deri’de işverenin sendika karşıtı tutumu artarak devam ediyor. Fabrikada işçilerin çoğunluğunun sendikamıza üye olmasına ve sendikamızın Bakanlığa yetki başvurusunu yapmasına karşın sendikamızla görüşmeyi reddeden ve süreci uzatmak için işkoluna itiraz eden işveren işçileri sendikadan istifa etmeye zorlamaktadır. İstifayı reddeden 15 üyemiz işten çıkarılmıştır. Haksız yere işten çıkarılan üyelerimiz 10 Aralık’tan bu yana fabrika önünde beklemekte, soğuktan ve kış şartlarından korunmak için kurdukları çadırda direnişlerini sürdürmektedir.
İşveren bununla yetinmemiş ve çeşitli baskı yöntemlerini uygulamayı sürdürmüştür. Bunun son örneği olarak ise 16 Ocak Pazar akşamı direniş çadırımız yakılmıştır. 17 Ocak Pazartesi sabahı direniş yerine gelen üyelerimiz yanmış çadırla karşılaşmışlardır. Yanan çadırla beraber üyelerimizin eşyaları ve erzakları da yanmıştır. Fabrikada 7 gün 24 saat nöbet bekleyen güvenlik elemanları ise fabrika önündeki çadırın nasıl ve ne zaman yandığını görmediklerini ileri sürerek suçluyu deşifre etmişlerdir.
Anayasal haklarını kullanan ve örgütlenmek için tüm yasal prosedürleri yerine getiren üyelerimize karşı işverenin bu yasa dışı ve sendika-işçi düşmanı tutumunu protesto ediyoruz. Gece gündüz, 2 vardiya halinde çalışan işçilerin emeği üzerinden büyük zenginlik elde eden işveren işçilerin en temel haklarına saygı göstermemektedir. Sendikamızın görüşme taleplerini reddetmekle ve 15 işçiyi haksız yere işten çıkarmakla kalmamakta, fabrika içindeki üyelerimizi istifaya zorlamakta, üyelerimize ve sendikamıza hakaretler etmektedir. Çalışan işçilerin direnişteki üyelerimizle dayanışmasını engellemek için de çeşitli yöntemler deneyen işveren uyguladığı tüm baskı yöntemleri işe yaramayınca bu kez öfkesini direnişteki işçilerin soğuktan korunmak için kullandığı direniş çadırını yaktırarak ortaya sermiştir.
Sendikamız mücadelesini farklı biçimlerde ifade etmektedir. Fabrika içindeki üyelerimizle direnişteki işçiler arasında dayanışma kırılamamaktadır. Sendikamız Çorlu’daki diğer fabrikalardaki üyelerimizle, çeşitli sendikalardan işçi arkadaşlarımızla ve emekten yana demokratik güçlerle beraber dayanışmayı yükseltmektedir. 15 Ocak 2011 tarihinde olduğu gibi hem Grup Suni Deri’nin ortağı olan Alfa Suni Deri’nin İkitelli’deki fabrikası önünde hem de işçilerin örgütlenme özgürlüğüne saygı göstermeyen Yeşil Kundura’ya karşı Cevizlibağ’da eylemler yapan sendikamız kamuoyundan destek görmektedir. Çorlu’da fabrika önündeki eylemlerin ardından eylemlerin İstanbul’a taşınmasının hemen sonrasında çadıra saldırının gerçekleşmesi işverenin rahatsızlığını kanıtlamaktadır.
Sendikamız 62 yıllık mücadele tarihinde yarattığı direnişçi geleneğini böylesi saldırgan tutumlarla terk edecek, boyun eğecek değildir. Sendikamız işçilerin haklı mücadelesini büyütmek için emek verirken işverenin her türlü zorba tavırlarına karşı koyacak güce ve deneyime sahiptir. Sendikamız haklı davamızdan, ekmek kavgamızdan aldığımız güçle işverenin zorbalığını bertaraf edecektir. Bu mücadelemizde emekten yana tüm güçleri desteğe ve dayanışmaya davet ediyoruz.
Deri-İş Sendikası Yönetim Kurulu
]]>
TÜRKİYE | 09 – 01 – 2011 | Sendikamızın ucuz emek cenneti haline getirilen Çorlu’da işçilerin ekonomik, sosyal ve anayasal haklarını koruma ve geliştirme temelinde örgütlenme çalışmaları devam etmektedir. Bunun son örneği ise Grup Suni Deri’de yaşanmaktadır. Aralık ayının başında 102 çalışanın 62’sinin üye olduğu sendikamız işyerinde çoğunluğu almış ve bakanlığa yetki başvurusunda bulunmuştur.
Ancak işveren işçilerin anayasal ve meşru haklarını kullanmalarına saygı göstermemiş, iş koluna itiraz etmiş ve işçileri sendikadan istifaya zorlamış, istifayı kabul etmeyen işçilerin 15’ini işten çıkartarak anayasal suç işlemiştir. İşten çıkarılan işçiler fabrika önünde 10 Aralık’tan bu yana direnişlerini sürdürmektedir.
12 saatlik iki vardiya halinde işçilerin çalıştığı, esnek ve kuralsız çalışmanın dayatıldığı, hafta sonu-hafta içi ayrımının yapılmadığı, maaşların düzenli ödenmediği, mesailerin ve ikramiyelerin zamanında ve tam karşılığıyla verilmediği, işçilere yönelik baskı, hakaret gibi ayrımcı uygulamaların kural halini geldiği Grup Suni Deri’de işçiler bu kötü şartlara dur demişler ve sendikamızda birleşerek haklarını koruma kararını vermişlerdir.
İşçilerin üye olmasının ardından henüz sendika yetkiyi almamasına rağmen çalışma saatleri 12 saatten 8 saate düşürülmüş, yemeklerin kalitesi düzeltilmiş, hafta sonu izinleri düzenli hale gelmiş, ücretler zamanında yatırılmıştır. İşçilerin düzensiz olan servis saatleri düzenli hale getirilmiştir.
Ancak çalışan işçiler üzerinde işverenin ve yönetimin baskıları farklı biçimlerde sürmeye devam etmektedir. İşçiler tek tek yönetime çağrılmakta, sendikadan istifa etmeleri istenmekte, istifa karşılığı ücretlere zam önerilmektedir. Üyeliğinden vazgeçmeyen işçilere ise baskı, hakaret ve tehditler savrulmaktadır. İşçiler arasında memleket, milliyet ayrımlarını körüklemeye çalışmaktadır.
İşveren çalışan işçilerin direnişteki işçilerle dayanışmasını engellemek için de çeşitli önlemler almaktadır. Artık işçilerin fabrikada cep telefonlarını kullanmaları yasaklanmıştır. Öncesinde bahçede sigara içen işçilerin sigara içmeye bahçeye çıkmasına izin verilmemektedir. Servisler artık işçiyi fabrika içinde bırakmakta, iş girişlerinde bahçe girişindeki güvenlik kulübesinde değil fabrika içinde kart basmaları sağlanmaktadır. Bununla beraber yeni işçi arayışına girmekte ve daha öncesinde işten kovduğu işçileri dahi daha yüksek ücretle çalışmaya çağırmaktadır.
Ancak işverenin tüm bu saldırgan tutumlarına karşın direnişimiz büyük bir kararlılıkla sürmektedir. Çalışan ve direnişteki üyelerimiz sendikalarının meşruluğunu savunmakta, istifa baskılarını reddetmektedir. İşyerinde işverenin işçiye ve sendikaya saygısızlığı nedeniyle çalışma barışı bozulmuş, işyerinde huzur kalmamıştır. Bu şartlar altında işçiyi çalışmaya mecbur bırakan, 15 işçinin çalışmaması ve bu nedenle kalifiye işçi eksikliğinden kaynaklı istediği üretimi elde edememesi sebebiyle de üyelerimize yoğun baskı uygulamaktadır..
Bizler anayasal ve meşru hakkımız olan işçilerin sendikada örgütlenme özgürlüğünü, toplu pazarlık hakkını kullanma hakkını savunmaya devam edeceğiz. Sendikamız işçilerin ekonomik, sosyal, demokratik ve hukuki hakları için mücadelesini yeni eylem ve kampanyalarla büyütecektir. Tüm emek yanlısı kamuoyunun desteğini bekliyoruz.
Deri-İş
]]>
İSTANBUL | 19 – 12 – 2010 | Sendikamız işçi sınıfının kölece şartlarda çalışmaya zorlandığı Çorlu’daki örgütlenme hamlesini sürdürmektedir. Yeşil Kundura’daki örgütlenme çalışmalarımız devam ederken şimdi de Grup Suni Deri’de örgütlenerek işçilerin sendikal örgütlenme özgürlüklerini savunma ve mücadelemizi yükseltme kararlılığımızı bir kez daha ilan ediyoruz.
105 işçinin çalıştığı ve yurtiçine ve yurtdışına üretim yapan Grup Suni Deri’de sendikamız çoğunluğu almış ve yetki başvurusunu Bakanlığa yapmıştır. Başvurumuzun ardından sendikal örgütlenmeden haberdar olan işveren ve fabrika yönetimi ise üyelerimiz üzerinde baskı yapmaya başlamıştır. Üyelerimiz teker teker yazıhanelere çağrılarak sendika üyeliğinden istifaya zorlanmış, ancak üyelerimiz sendikal hak ve örgütlenme özgürlüklerine sahip çıkarak geri adım atmamıştır. Bunun üzerine 8 Aralık’ta 2 üyemiz, 9 Aralık’ta 2 üyemiz, 10 Aralık’ta 3 üyemiz ve 12 Aralık’ta 7 üyemiz olmak üzere toplamda 15 üyemiz fabrikaya alınmamıştır. Üyelerimiz haksız işten çıkarmalarla beraber tekrar işe dönmek üzere fabrika önünde direnişe geçmiştir. Fabrika önünde soğuğa ve karlı havaya karşın sendika üyelerimiz kararlılıkla ve coşkuyla direnişlerini sürdürmektedir.
Fabrika içindeki üyelerimiz de işten çıkarılan arkadaşlarımıza desteğini aktif şekilde göstermektedir. Üye arkadaşlarımızın işten atılması sebebiyle çalışma yerinde huzursuzluk baş göstermiştir. İşçi arkadaşlarımız fabrika yönetimine sendikayı tanıması, işten atılan üyelerimizin geri alınması ve sendika ile masaya oturması çağrısında bulunmakta, aralarda dışarıdaki işçilere slogan ve alkışlarla destek sunmaktadır. Başta Yeşil Kundura işçileri olmak üzere ilerici ve emekten yana kamuoyu da direnişteki arkadaşlarımızın haklı taleplerini desteklemektedirler.
Grup Suni Deri işçilerinin sendikamızla ilişkiye geçerek kısa sürede sendikamızda örgütlenmesinin sebepleri ise temel hatlarıyla şunlardır:
– Maaşlar düzenli yatırılmamaktadır.
– Fabrika 24 saat 2 vardiya halinde çalışmakta, işçiler her gün 12 saat çalışmaya zorlanmaktadır.
– Fazla mesai ve hafta sonu çalışma karşılığı gerekli ücret ödenmemektedir.
– Esnek çalışma dayatılmaktadır ve yasalara aykırı şekilde Cumartesi çalışan veya 10-12 saat fazla mesai yapan işçi arkadaşlarımızdan hafta içi bir gün işe gelmemeleri istenmekte ve böylece telafi çalışması dayatılmaktadır.
Sendikalı olmak işçilerin anayasal hakkıdır. İşvereni işçilerin anayasal hakkı olan örgütlenme özgürlüğüne saygı göstermeye çağırıyoruz. Tüm emekten yana güçleri direnişimizi desteklemeye davet ediyoruz.
DERİ-İŞ SENDİKASI YÖNETİM KURULU
]]>